AYRILIK

404 26 11
                                    

Ali Rahmet aşağıya inip ışıkları açtığında Demir'le karşılaşmıştı. Demir aşkına karşılık bulmanın verdiği mutlulukla içtiği iki duble içkinin ardından  hafif  çakırkeyf olmuştu. Yüzündeki gülümsemeyi gören Ali Rahmet herşeyin yolunda olduğunu anlamış, Demir'i arkasında bırakıp odaya geçmeye yeltenirken karısının merdivenlerden indiğini görmüştü.
F; Yavrum sen uyumuyor muydun.
H; Sen başımı yastığa bıraktığında uyandım.
Yaklaşıp Demir'i sarılıp öptükten sonra
H; Demir annem hayırdır aşkına karşılık bulmanın mutluluğuyla aşk sarhoşu mu oldun sen. Yoksa alkol mü çarptı. Şişede durduğu gibi durmaz o meret.
F; Hadi yavrum biz çıkıp yatalım.
D; Madem sordun söyleyeyim annem.Evet aşkımın karşılıklı olduğunu öğrenince iki duble içtim o kadar. Hadi sen de git yat Hünkar Sultan.
Ali Rahmet ve Hünkar odalarına çıkarken Demir'de şöminenin önünde Fekeli'nin her zaman oturduğu koltuğa oturmuş Meltem'i düşünüyordu. Annesi ve Ali Rahmet odalarına çekilip uyumuşlardı, Demir se biraz bahçede dolaşmış, Ali Rahmet'in çalışma odasındaki kitaplığından bir şiir kitabı alıp okumuş sonrasında kitaplığı incelerken annesiyle abi dediği adamın aynı kitapları okuduğunu, bu kitapların Ali Rahmet tarafından hediye edilmiş olabileceğini düşünmüştü. Kendi kendine annem o kitapları bu yüzden kerelerce okumuş demek ki diye geçirmişti içinden. Gece yerini sabaha bırakırken odasına geçip kendini uykunun kollarına bırakmıştı. Hünkar uyanmış sanki yıllardır ayrı kalmış ya da kalacakmış gibi kocasının yüzünü izlemeye başlamıştı. Bir yandan aklına kazır gibi izlerken bir yandan da kocası uyanıp izlediğini görmesin diye içten içe dua ediyordu. Ali Rahmet uyanmış karısının kendisini izlediğini görmüştü ama bir gariplik vardı.Hünkar ağlıyordu.
F; Günaydın kalbim
Kocasının kalbim demesiyle uyandığını anlamış gözlerini silmisti Hünkar.
H; Günaydın ömrüm
F; Bir sorun mu var yavrum neden ağlıyorsun.
H;  Yok birşeyim bitanem.
F;  Hadi ama Hünkar nasıl yok birşeyin ağlıyordun gördüm.
H; Sanki birşey olacak ve biz yeniden ayrılacağız gibi hissettim bir an.
Fekeli karısına sarılıp saçlarını oksarken Hünkar katıla katıla ağlamaya başlamıştı.
F; Güzelim biraz sakın ol bak ben yanındayım.
Hünkar'ı kendinden uzaklaştırıp gözyaşlarını silerken devam etti konuşmaya.
F; Hadi yavrum bak bana. Bu saatten sonra kim ya da ne , nasıl bir sır, hangi yalan ayırabilir ki bizi birbirimizden. Ben bırakmam seni.Sen de beni bırakmayacağına göre o zümrütlerden süzülen yaşlara yazık. ...
Diyip bir öpücük bırakmıştı karısının yanağına. Hünkar'ı dizlerine yatırmış saçlarını okşamaya başlamıştı. Aslında Ali Rahmet'te içinde aynı hislerin büyüdüğünü hissetmişti ama karısına belli etmemek için çok çaba sarf ediyordu. İçlerindeki bu kötü hisleri bir kenara bırakıp birbirlerinin gözlerinde kaybolmuşlardı ki Lütfiye'nin kapıyı tıklatmasıyla ayrılmışlardı kalplerinin aynası olan gözlerinden.Ellerini yüzlerini yıkayıp, üstlerini değiştirip inmişlerdi aşağıya. Lütfiye her ikisinde de gariplik olduğunu düşünmüş Hünkar'ın gözlerinin kızardığını görünce anlamıştı bir sıkıntıları olduğunu.
H; Günaydın Lütfiyem
L; Günaydın Hünkar Sultan. Sana da Günaydın Fekeli ağam.
F; Günaydın Lütfiye.
H; E yok mu bizim taze aşık.
F; Yavrum yapma Demir'in yanında da söyleyip utandırma çocuğu.
Hünkar kocasının son söylediğiyle dayanamamış kahkahayı patlatmıştı.
H; Ay Ali Rahmet saçmalama lütfen annesiyim ben onun neden utansın benden.
Hünkar bir anda koşar adım merdivenleri çıkıp oğlunun odasına gitmişti. O odadan içeri girince Ali Rahmet'te peşinde merakla karısının ne yapacağına bakıyordu. Hünkar oğlunu uyandırmaya çalışmış uyanmayınca kenarda duran sürahinin suyunu boca etmişti başından. Ali Rahmet karısının yaptığını görünce şaşırmış, Demir'in ne tepki vereceğini merakla bekler olmuştu. Dökülen suyla uyanan Demir.
D;  Günaydın Hünkar Sultan....diyip öpmüştü annesini
H; Günaydın taze aşık ne o sabahladın mi yoksa uyanamadın.
D; Evet sabaha karşı uyudum.
Ali Rahmet karısını ve Demir'i yalnız bırakmak için odadan çıkarken
D; Günaydın abi.Kusura bakma fark etmemişim burda olduğunu.
F; Günaydın evlat. Yavrum hadi biz çıkalım da Demir de üstünü giyinip gelsin.
Fekeli ve Hünkar aşağıya inip masaya oturmuşlardı. Kocasının bakışlarını üzerinde hisseden Hünkar
H; Ne oldu niye öyle bakıyorsun.
F; Sen az önce yukarıda ne yaptın öyle.
Hünkar tam lafa girecekken yanlarına gelen Demir başlamıştı anlatmaya.
D; Abi üniversitenin bittiği ilk yıllardı.Berlin'den dönünce aradaki saat farkında dolayı uyumakta ve uyanmakta baya zorlanmıştım. Sabaha çok önemli bir toplantım vardı saati duymamışım, annem uyandırmaya çalışmış uyanmamışım o zaman da böyle su dökerek uyandırmıştı beni.Yani ben alışkınım abi.
Kahvaltı edilmiş Demir ve Fekeli çırçıra gitmek üzere ayrılmışlardı evden.
2 HAFTA SONRA
Sabah kahvaltısından sonra Demir ve Fekeli çırçıra gitmiş, Lütfiye'de Hünkar'ı hastaneye kontrole götürmek için evden çıkmıştı. Onların çıkmasının ardından Saniye'de Gülten'e bakmak için evden çıkarken arkasından gelen Çınar'ı fark etmemişti. Lütfiye ve Hünkar'ın evden çıkmasının ardından Saniye'nin de Çınar'ı yalnız bırakması Musa'nın işine yaramıştı. Bahçede kimsenin görünmemesini fırsat bilen Musa Çınar'ı kaçırmıştı. Eve döndüğünde Çınar'ı bıraktığı yerde bulamayan Saniye her yeri aramış, seraya dahi bakıp bulamayınca çırçırı arayıp Çetin'e haber vermesiyle Demir ve Fekeli bir hışım çırçırdan çıkıp konağa varmışlardı. Fekeli Saniye'yle konuşurken, Demir de kapıdaki adamları sorguya çekiyordu
X; Beyim biz kimseyi görmedik
D; Bu kadar adamsınız nasıl görmezsiniz ne işe yarıyorsunuz siz. Gaffur sen görmedin mi.
G; Beyim ben atların yanindaydım birşey göremedim.
Fekeli bahçeye çıkmış Demir'le konuşurken kalbini tutup Demir'in kollarına bayılmıştı. Demir arabaya koyduğu gibi hastanenin yolunu tutarken Hünkar ve Lütfiye de hastaneden çıkmış Lütfiye'nin ısrarı üzerine bir pastaneye oturmuşlardı. Hünkar'ın içi rahat etmeyince tatlıları yemeden kalkmışlardı. Konağa gelince Hünkar üstünü değiştirip oğluna bakmak için odaya girdiğinde oğlunu göremeyince aşağıya inerken Çetin de gelmiş mutfakta Saniye'ye konuşmaya başlamıştı.
Ç; Saniye abla var mı Çınar'dan bir haber.
S; Yok.
Ç; Demir beyim ve Fekeli ağam nerde.
S; Ağam fenalaştı beyim de hastaneye götürdü.
Demiş tüm konuşulanları mutfağa gidecekken mutfak kapısının önünde durup konuşmaları dinlerken duymuştu Hünkar. Mutfaktan çıkan Çetin karşısında Hünkar'ı görünce Hünkar'ın herşeyi duyduğunu anlamıştı. Kapıya doğru yönelen Hünkar bir anda gözü kararınca düşmüş bayılmıştı. Hanımının bayıldığını gören Çetin Raci'ye durumu anlatıp hastaneye götürmüşlerdi.
D; Çetin ne oldu
Ç; Biz Saniye ablayla mutfakta konuşurken duymuş bayıldı.
Hünkar'a gerekli müdahale yapılmış, yüksek tansiyondan bayıldığı çıkmıştı ortaya.Karısının da hastanede olduğunu öğrenen  Ali Rahmet serumu biter bitmez karısının yanına gitmişti. Birkaç saat sonra ikisi de hastanede duramamış eve geçmişlerdi. Ali Rahmet bir yandan sürekli ağlayan karısını susturmaya çalışırken bir yandan da Çetin'e adamlarla birlikte bütün Çukurova'yı aramalarını söylemişti. Çınar'ı hiçbir yerde bulamayınca kaçırıldığına kanaat getirmişlerdi. Hünkar'ı Lütfiye'ye emanet edip Demir'le Fekeli de çıkmışlardı konaktan. Fekeli Musa'dan şüphelenip önce hastaneye gidip kızına nerde olduğunu sormuş, sonra gören bilen var mı diye bütün Çukurova esnafına sorup soruşturmuştu. Akşam olduğunda eli boş konağa  dönecek olmak , karısının gözyaşlarını dindirememek kahrediyordu Ali Rahmet'i. Hünkar kendini oğlunun odasına kapatmış ağlarken Fekeli nasıl teselli edeceğini şaşırmış o da bu çaresizlik karşısında gardını indirmiş, gözyaşlarının akmasına müsaade etmişti.
H; Ali Rahmet oğlumuz nerde.
F; Bilmiyorum yavrum
H; Aç mı, hasta mı ,beni arıyor mu bilmiyorum.
F; Yavrum sen annesin evladımızın başına kötü birşey gelse hissedersin değil mi?
H; Evet
F; Peki öyle birşey hissettin mi
H; Hayır....derken hala ağlıyordu.
Ali Rahmet karısına sarılıp
F; Bunu bize yapanı,senin gözünden akan gözyaşlarına sebep olanı kendi ellerimle öldürücem.
H; Sakın Ali Rahmet oğlumuzu bulduğunda elini silaha sürmeyeceksin.
Ne Hünkar ne Demir ne de Ali Rahmet ve diğerleri sabaha kadar göz kırpmamış haber gelmesini ümid ederek beklemişlerdi. Sabaha karşı ağlamaktan yorgun düşen Hünkar elinde oğlunun yeleğini koklarken kocasının omuzunda uyuyakalmıştı. Sabah olmuş gece boyu Çukurova'yı karış karış arayan adamlar geri dönmüşlerdi ama beklenen haber hala gelmemişti. Ali Rahmet karısını uyandırmayaya çalışarak koltuğa yatırmış ,dışarı çıkmıştı. Haber beklerken daraldığını dışarı çıkıp derin derin nefes almaya başladığında anlamıştı. Öğlene doğru telefon sesine uyanmıştı Hünkar
H; Alo
M; Alo ben Musa
H; Ne var Allah'ın cezası.
M; Senin yerinde olsam oğlumun hayatı ellerinde olan bir adamla daha düzgün konuşurdum Hünkar.
H; Oğluma karşılık ne istiyorsun söyle.
M; Seni.Yani şimdi söyleyeceğim yere tek başına gelmen lazım yoksa oğlunun cenaze işlemlerine başlarsın.
H; Pisliksin. Seni kendi ellerimle öldüreceğim. Söyle nereye geleyim.
M; Yüreğir'de zahirecinin arkasındaki depoya gel.Ha  vazgeçtim kocanla gelin onun yanında sana dokunmak , sana sahip olmak büyük bir zevk olacak benim için.
H; Sen öyle san şerefsiz pislik.
Hünkar telefonu kapatıp hemen bahçeye çıkmış, bahçede adamlarla konuşan kocasına Musa'nın aradığını ve söylediklerini anlatmıştı.
F; Yavrum bak sen önden Raci'yle gideceksin biz arkandan gelicez.  Depoya girdiğinde sakın yanlış bir şey yapma.
H; Nasıl yani Ali Rahmet.Ne diyorsun sen bana dokunmasına müsaade mi edeyim.Kafayı mı yedin sen be adam.
D; Anne dur dur hemen öyle değil.
F; Hemen Yaman hanımlığa başlama da bir dinle. Yavrum sen yanlış birşey yaparsan sana da Çınar'a da zarar verebilir. Biz hemen arkandan olacağımız için sana dokunmasına müsaade et
H; Tamam
Hünkar arabasına binerken Ali Rahmet'te bütün adamlarına neler yapacaklarını anlatmış yola çıkmışlardı. 2 saatlik yolun ardından Musa'nın dediği depoya gelmişlerdi. Ali Rahmet adamlarına deponun etrafını sarmasını söylemişti. Hünkar içeri girmiş
M; Oo bebeğim geldin mi
H; Oğlum nerde
M; Ne huysuz oğlun varmış susmadı bir türlü.
H; Babasından ve benden ayrıyken huysuzlanır. Nerde oğlum.
M;Ne o kocan gelmedi mi
H; Oğlum nerde dedim.
M; Bak orda uyuyor. Çok zor uyuttum ama iyi ki yeni uyudu biz de o uyanana kadar eğleniriz biraz seninle.
Diyip Hünkar'a yaklaşmış boynunu öpmeye çalışırken Hünkar itmisti onu
M; Naz yapma güzelim  zevk almaya bak kocanın kollarında olduğunu düşün....diyip tekrar Hünkar'ın üstüne gitmeye başlamıştı.Musa. üzerine doğru geldikçe Hünkar adım adım geri gitmeye başlamıştı ta ki son adımını atıp sırtı duvara gelene kadar. Musa tam Hünkar'ın mantosuna elini atmıştı ki Ali Rahmet'in sesini duymuş,
M; Güzel... hoş geldin Ali Rahmet. Şimdi senin gözlerinin önünde karınla bir oyun oynayacağız. Her gece senin kollarında seninle sevişen karına şimdi ben sahip olucam...
Hünkar'a dönmüştü ki Ali Rahmet'in silahına davrandığını gören Çetin ondan önce davranıp ateş etmesiyle kurtulmuştu Hünkar Musa'nın elinden.Kurşun Musa'nın batın bölgesine denk gelmişti,  belki Çetin'in kurşunu onu öldürmezdi ama Fekeli ve Demir'den o haliyle yediği dayak komaya girmesini sağlamıştı. Ertesi sabah herkes kahvaltıdayken kapının çalınmasıyla bölünmüştü kahvaltıları. Kapıyı açana Saniye karşısında jandarmaları görünce şaşırmış içeriye gidip haber vermişti. Hünkar ve Ali Rahmet kapıya gittiklerinde
Jk; Günaydın
H; F; Günaydın
Jk; Ali Rahmet bey bizimle karakola gelmeniz lazım.
H; Sebep
Jk; Musa Fekeli, kendisini vuranın Ali Rahmet bey olduğunu söyledi.
H; Ne, nasıl
F; Tamam yavrum sakin ol.İfade verip dönerim.
Ali Rahmet ifade verip döneceğini düsünmüştü ama işler hiç de öyle olmadı. Hünkar içeriye girip Demir'e durumu anlattıktan sonra Demir'le beraber Fekeli'nin arkasından karakola gitmişlerdi. Savcı ifade sonrası Ali Rahmet'in tutuklanmasına karar vermiş ,ceza evine göndermişti. Cezaevine giderken karısıyla konuşmak isteyen Ali Rahmet karısına dik durmasını, ağlamamasını ve kendine iyi bakmasını söyleyip bindirmişti jandarma arabasına kocasının arkasından cezaevi önüne kadar giden Hünkar kocası içeriye girdiğinde kapıdan bir dakika bile ayrılmamış, gözyaşları bile bir dakika durmamıştı.Günboyu beklemiş, Demir'in ısrarları sonucu gece geç saatlerde eve dönmeyi kabul etmişti Hünkar. İşte hissettikleri olmuş, kader  oyununu oynamış, ayırmıştı onları.
İYİ OKUMALAR

FİKRİMİN İNCE GÜLÜ /HÜNFEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin