DİLRUBA FEKELİ

416 27 19
                                    

1 Hafta sonra
Hünkar sabah şiddetli bir kasılmayla uyanmıştı. Bu heyecana gölge düşürmemek için yüzüne yerleştirdiği gülümsemeyle kocasını öperek uyandırmış ve el ele kahvaltıya inmişlerdi. Hünkar her ne kadar belli etmemeye çalışsa da Ali Rahmet karısının bir sıkıntısı olduğunu anlayıp kerelerce sormuş ama Hünkar iyiyim diyerek geçiştirmişti. Kahvaltıdan sonra Demir Ali Rahmet işlerine gitmek için masadan kalkınca Hünkar ve Meltem’de yolcu etmek için kalkmışlardı masadan. Meltem Demir’in ceketini tutup giyinmesine yardımcı olmuş el ele bahçeye arabanın yanına gitmişlerdi. Hünkar da kocasının ceketini tutup giyinmesine yardımcı olmuş el ele bahçeye çıkınca da gömleğinin yakalarını düzeltme bahanesiyle kollarını boynuna dolayıp kulağına “çok özletmeden gel”dedikten sonra öperek uğurlamıştı kocasını. Müstakbel gelininin koluna girip konağa girmiş, İstanbul’dan sipariş ettikleri gelinlik ve iç çamaşırlarını çarşıda ki mağazadan almak için hazırlanmaya başlamışlardı. Çarşıdan getirdikleri kutuları Meltem odaya götürürken Hünkar duyduğu sıcaklıkla aşağıya doğru bakınca bacaklarından süzülen kanı görünce donmuş kalmıştı. Aşağı inipte Hünkar’ın o durumunu gören Meltem Saniye’ye seslenir.
M:Gaffur’a söyle arabamı hazırlasın çabuk.
S:Peki gelin hanım.
Saniye çıkarken Meltem de Hünkar’ın koluna girmiş bahçeye çıkarmıştı. Gaffur’un gelmesiyle Hünkar’ı arabaya bindirmiş Saniye’ye Ali Rahmet ve Demir’e haber vermesini söyleyip hastaneye doğru yol almıştı. Meltem ve Hünkar hastaneye giderken haber çırçıra ulaşmıştı ama ne Ali Rahmet ne de Demir çırçırdaydı. Çetin bulundukları yeri arayıp haber verdiğinde Ali Rahmet ve Demir apar topar hastaneye gitmişlerdi. Hastaneden içeri girdiklerinde Meltem’i doğumhane önünde ağlarken bulmuşlardı. Hünkar’ın durumunu soran Ali Rahmet Meltem’den cevap alamayınca içeriye girmiş, görevli hemşireye karısının yanında olmak istediğini söyleyince mavi önlük ve bone giyip karısının yanına girmişti. Ali Rahmet karısının yanına doğuma girdiğinde Meltem’de dışarıda benim yüzümden oldu diyerek ağlıyordu.
D:Şşşt tamam ağlama. Biraz sakin ol öyle anlat ne oldu anneme.
M:Çarşıdaydık yoruldu ondan oldu.
D:Suçlama kendini ne olur annem güçlüdür, annem de bebek te iyi olacak merak etme.
Ali Rahmet karısının yanına girip elini tuttuğunda Hünkar yarı baygın haldeydi. Zor ve erken bir doğum olmuş bebek kuvöze alınmıştı. Bebeğin kuvöz içinde odadan çıktığını gören Meltem duvarları yumruklamaya başlamıştı. Hünkar odaya alınınca kendisine gelmesini bekleyip odaya yanına girmişlerdi. Hünkar kızını sorduğunda hiçbiri bir açıklama yapamamıştı. Hünkar bir cevap bekler gibi kocasının yüzüne bakınca Ali Rahmet açıklama gereği duymuş ama nasıl anlatacağını düşünürken doktor odaya girmişti. Hünkar aynı soruyu doktora yöneltince
Dr: Erken doğum olduğu için kuvöze koyduk Hünkar hanım.
Hünkar duyduğu karşısında gözyaşlarını serbest bırakmıştı. Ali Rahmet karısını sakinleştirmeye çalışırken konağa dönen Lütfiye olan biteni öğrenince hastaneye gitmişti. Kapıdaki Meltem ve Demir’den durumu öğrenen Lütfiye içeri girip Hünkar’ın odasına gitmişti.
L:Hünkar Sultan iyi misin.
H:Ben iyiyim
L:Hünkar Meltem dışarıda kendini suçluyor.
H:Onun bir suçu yok ki.
Meltem herkesi eve gönderip Hünkar’ın yanında refakatçı olarak kendisi kalmıştı. Ali Rahmet evde rahat edememiş tekrar gelmişti karısının yanına. Hünkar uyanıp kocasını yanında görünce kızını görmek istediğini söylemiş ve kocası da götürmüştü çocuk servisine görmeye.
D:Zeynep senin kızın çok güçlüdür o bunu atlatacak inşallah.
F: Zeynep dedik ama vazgeçtik Demir daha düşünmedik isim.
M: Ya düşünmediniz demek.
H:Evet senin aklında bir isim var galiba.
M:Evet var. Annem gibi güzel, asil, çok can yakan, gönül çalan bir kız olacağı için Dilruba olsun diye düşünmüştüm.
F: Ne dersin yavrum.
H:Ben çok sevdim.
F :Ben de
H:O zaman Dilruba olsun. Dilruba Fekeli.
Hünkar bir süre daha baktıktan sonra çocuğuna, odasına geri dönmüş ve yatmıştı. Haberi alan Yılmaz geç de olsa hastaneye gelip Hünkar’ı görmüştü. Hünkar uyuyunca Ali Rahmet herkesi eve göndermiş, gitmek istemeyen Demir ve Meltem’e;
F:Siz eve gidin yarın nikahınız var dinlenin biraz.
M:Abi annem ve Dilruba çıkmadan biz nikah yapmıycaz.
F:Evlat olmaz.
D:Abi annem ve kardeşim olmadan yapmıycaz. Konuşacağım başkanla ileri bir tarihe atıcaz nikahı.
F:İyi siz bilirsiniz hadi gidin artık.
Meltem, Demir, Yılmaz ve Lütfiye hastaneden çıkıp konağa gitmişlerdi. Yenilen akşam yemeğinin ardından Yılmaz evine gitmiş, Lütfiye’de Çınar’ı alıp kendi odasına geçmişti. Sabah olduğunda kahvaltıdan sonra Lütfiye Çınar’ı annesinin yanına hastaneye götürmüş, Demir ise belediye başkanıyla konuştuktan sonra Meltem’le buluşup annesini ziyarete gitmişlerdi. Gün içinde Yılmaz da ziyarete gelip gitmiş hatta bir ara dernekteki kadınlarla Züleyha da uğramıştı. Bütün ziyaretçiler gittikten sonra karısıyla baş başa kalan Fekeli
Ben alışılmış şeyleri sevmem, bilirsin
Yaşamaksa dilediğim gibi yaşamalıyım
Sevmekse gönlümce sevmeliyim
Kendi ellerimle yazmalıyım alın yazımı
Ölmekse istediğim anda ölmeliyim
ve yaşıyorsam
Her şey bambaşka olmalı seninle
Alışılmış şeylerden öte
Yalanlardan, düzenlerden uzak
Yeter, yeter artık
Dönmesin o eski plak
Her şey gönlümüzce olsun
Bulsun
Dilediği zaman ellerim ellerini
Paylaşalım seninle bütün geceleri
Sabahları, akşam üzerlerini
Görülmemişi görelim, tadılmamışı tadalım
Şarkılar söyleyelim kimsenin bilmediği
Yüzüm her zaman aydınlık olsun aydınlığında
Her zaman sevgiyle gülsün gözlerimin içi
Yeter artık, yeter
Kırılsın o çemberler
Sarsın her yanımızı bir yaşama sevinci
Ayrılıklar, kederler, gözyaşları bitsin
Bütün bir ömür boyunca
Seninle başlayan sabahlarım
Seninle sürüp gitsin.
Hünkar yaklaşıp kocasının dudaklarına bir öpücük bıraktıktan sonra başını yastığa bırakmıştı tekrardan.
H:Bitanem kızımızı görmek istiyorum.
F:Tamam yavrum gidelim görelim.
H:Kızım da alıp evime gitmek istiyorum.
F:Olmaz yavrum erken doğdu biliyorsun çıkaramayız onu buradan..... Diyince Hünkar başını yana çevirip gözyaşlarını serbest bırakmıştı. Ali Rahmet karısının yanında güçlü durmaya çalışsa da başaramayacağını anlayınca odadan çıkıp çocuk servisine girdiğinde gözyaşları özgürlüğünü ilan etmişti. Ali Rahmet karısından gözyaşlarını saklamak için buraya gelmişti ama az sonra kapı açılmış Hünkar içeri girmişti. Kocasını ağlarken görmüş, başını göğsüne yaslayıp o da ağlamıştı. Ali Rahmet karısını odaya götürüp yatırmış kendi de yanındaki sandalyede oturup beklemişti sabaha kadar.
Gün aydınlanmaya başladığında Ali Rahmet pencereden dışarıyı izlerken Hünkar’da uyanmış arkadan beline sarılmıştı.
H: Bana yaşadığın şehrin kapılarını aç…
Sana diyeceklerim söylemekle bitmez.
Yıllardır yaşamamdan çaldığım zamanlar
Adına düğümlendi.
Bana yaşadığın şehrin kapılarını aç…
Başka şehirleri özleyelim orada seninle.
Bu evler, bu sokaklar, bu meydanlar
İkimize yetmez.
Dudakları  birbirine kavuştuğunda Demir ve Yılmaz odanın kapısını açınca ayrılmışlardı birbirlerinden. Ali Rahmet bu anı bozdukları için ne kadar sinirlenmiş olsa da belli etmemeye çalışmış, biran evvel gitmeleri için içinden bütün duaları etmeye başlamıştı. Kısa sohbetin ardından kapının yeniden açılmasıyla Meltem ve Lütfiye pastayla içeri girmişlerdi. Ali Rahmet ve Hünkar bunca sıkıntının arasında bu pastaya anlam veremezken Meltem açıklamaya başlamıştı.
M:Anne biliyorum belki kızacaksın ama bu zor günlerde size neyin iyi geleceğini düşünürken, çantanızı karıştırıp evlilik cüzdanınızı buldum. Madem evlilik yıldönümünüz kutlamamak olmaz diye düşünüp Lütfiye ablayla pasta aldık geldik.
H:İyi niyetin ve dürüstlüğün sebebiyle kızamam sana. İyi bir şeye vesile olmak istemişsin.... Oldun da.... Teşekkür ederim
D:Pastayı kesmenizi daha ne kadar bekliycez Hünkar Sultan.
F:Size ne kadar teşekkür etsem azdır. Sağ olun çocuklar.
Y:Bu sıkıntılı havayı biraz dağıttıysak ne mutlu.
Fekeli sesini sadece Hünkar’ın duyacağı şekilde kısıp
F:Başka şeyleri de böldünüz ya neyse.
H:Sus duyacaklar.
Hünkar ve Fekeli pastayı kesmiş, Lütfiye tabaklara pay ederken Ali Rahmet karısının dudaklarına uzun bir öpücük bıraktıktan sonra başını boynuna gömerken
F:İyi ki benim karımsın. Seni çok seviyorum yavrum....
Hünkar Ali Rahmet’i ittirip kendinden uzaklaştırdıktan sonra.
H:Ben de seni seviyorum aşkım.
Meltem’in küçük sürprizi biraz olsun yaşadıkları kötü günleri unutturmuştu. Fekeli Lütfiye’nin uzattığı tabaktaki pastayı karısına yedirdikten sonra herkese teşekkür etmişti. Birkaç saat sonra herkes eve gitmiş Hünkar da kocasını yanında yatması için ikna etmiş sarılıp uyumaya çalışırken Demir kucağında Çınar’la odaya girince toparlanmışlardı.
D:Özür dilerim abi ama Çınar çok ağladı susturamadık. Belki annemi özlemiştir dedim.
H:Ver oğlum bana sen otur.
Hünkar biraz oğluyla vakit geçirip, uyutmuş Demir Çınar’ı konağa geri götürmüştü.
Aradan geçen on iki günün ardından Hünkar taburcu edilip konağa dönmüş, Dilruba bebek ise hala kuvöz de yaşam savaşı veriyordu. Hünkar her sabah gidip kızını görüp konağa geri dönüyordu. Bu gün kocası yalnız gitmesine müsaade etmemiş, öğleden sonra birlikte gitmek için sözleşmişlerdi. Hünkar kahvaltıdan sonra eşini ve oğlunu yolcu ettikten sonra Saniye’yle seraya geçmiş çiçekleriyle ilgilenmeye başlamıştı. Hastaneden konağı arayan doktor kimseye ulaşamayınca çırçırı arayıp durumu Ali Rahmet’e bildirmişti.
İYİ OKUMALAR
      Annemin ameliyatı nedeniyle biraz gecikti bölüm.

FİKRİMİN İNCE GÜLÜ /HÜNFEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin