Çınar'ı aralarına alıp yatmışlardı ama Ali Rahmet'i uyku tutmamış yatağın içinde sırtını yatağın başlığına dayayıp oturmuş, yanında uyuyan karısını ve oğlunu izlemişti bir süre. Belki uyurum düşüncesiyle tekrar uzanmış ama uyuyamamıştı. Hünkar defalarca uyanıp oğlunun yanında olduğunu görünce tekrar kapatmıştı gözlerini. Hünkar kimbilir kaçıncı kere oğlunu kontrol etmek için uyanmıştı ki kocasının uyumayıp onları izlediğini fark etmişti.
H; Ne oldu bitanem neden uyumuyorsun?
F; Bişey olduğu yok yavrum uyku tutmadı sadece.
H; Senin canın birşeye sıkılmış belli.
F; Yok birşey dedim ya Yavrum. Sen bunları düşünme çok zor günler geçirdin uyu dinlen biraz.
Ali Rahmet her ne kadar karısına canını sıkan bir şey olmadığını söylese de aklını kurcalayan şey Çınar'ı burdan kimin kaçırıp Isparta'ya götürdüğü ve bir hafta sonra bulunsun diye yanlarında çalışanlardan birinin ailesinin yanına neden bıraktığıydı. Belli ki Hünkar'ın acı çekmesini isteyen ve bundan mutluluk duyan birisi var ama kim. Bir an aklına gelenle taşların yerine oturduğu aşikardı. O kadını bulup hesabını sormalıydı ama bunu karısına belli etmeden yapmalıydı. Ali Rahmet derin düşünceler içinde bunları düşünürken karısının seslendiğini duymayınca Hünkar kocasının canını sıkan birseyler olduğunu ve kocasının bunu ondan saklamaya çalıştığını anlamıştı. Uzanıp kocasını öpmüş kendisine bakmasını sağladıktan sonra tekrar konuşmaya başlamıştı.
H; Benim bilmediğim ama senin canını sıkan şey neyse düşünme artık hadi sen de uyu bitanem.Sonra anlatırsan beraber icabına bakarız.
F; Senden birşey saklanmayacağını unutmuşum sonra bir ara konuşuruz hadi uyuyalım meleğim.
Ali Rahmet karısına uyuyalım demişti ama Hünkar uyur uyumaz Ali Rahmet yataktan kalkıp balkona çıkmış, ordaki sandalyelerden birine oturarak gökyüzünü izlemeye dalmıştı. Sabaha karşı Hünkar uyanıp kocasını yanında bulamayınca önce banyoya bakmış orada olmadığını anlayınca üzerine sabahlığını alırken gözü açık olan balkon kapısına takılmıştı. Hünkar balkonda kocasının dalgın bir şekilde oturduğunu görünce arkadan boynuna sarılıp yanağına kocaman bir öpücük bıraktığında Ali Rahmet başını çevirince çok yakın olmuşlardı. Hünkar sesli bir şekilde yutkunduktan sonra konuşmaya başlamıştı.
H; Neden uyumadın bitanem.
Ali Rahmet karısının dudaklarına bir öpücük bıraktıktan sonra cevap vermişti.
F; Uyku tutmadı meleğim
Karısını ellerinden tutarak yanına oturtmuştu.
H; Canını sıkan mevzu oğlumuz mu?
Ali Rahmet karısından birşey saklanmayacağını bildiği için doğru cevabı vermişti.
F; Evet yavrum . Çınar'ı kim burdan kaçırıp Isparta'ya götürdü bir hafta sonra da bulalım diye bizim çocuklardan birinin akrabasının yanına bıraktı. Kim sana bu acıyı reva gördü, seni bu kadar üzüp kalp krizi geçirmene sebep oldu. Ama ben onu bulursam yaşatmam onun bundan haberi yok.
H; Bitanem tamam ikimizde çok üzüldük çok acı çektik. Ama senden ricam bunu yapan her kimse bulduğunda elini kana bulamayacaksın.
F; Sana yaptıkları yanına kâr mı kalsın
H; Peki sen elini kana bularsan ben ve oğlumuz yalnız mı kalalım.
Bir anda ikisininde gözü aynı yerde takılı kalmıştı. Lütfiye'yi de uyku tutmayınca bahçeye çıkmış boş oturarak vakit geçmeyeceğini anlayınca seraya girmişti. Ali Rahmet ve Hünkar da seradaki karartıyı fark edip kim olduğuna bakmak için içeri girmiş el ele aşağıya inmişlerdi. Bahçeye çıktıklarında Lütfiye'nin seradan geldiğini görmüş biraz bahçede oturmaya karar vermişlerdi.
H; Sen neden uyumadın Lütfiye?
L; Uyku tutmadı siz de uyuyamadınız belli ki yarım saattir balkonda oturuyordunuz.
H; Evet Ali Rahmet'in kafası karışık canı sıkkın.
L; Sen de uyuduğunda oğlunun kaçırıldığı gün rüyana giriyor ve uyanıyorsun değil mi?
H; Evet
Üçü birlikte bir süre oturup sessizliğin sesini dinlediler. Neden sonra Lütfiye uyuma bahanesiyle onları yalnız bırakıp konağa girmişti. Oturmaktan sıkılan Ali Rahmet karısının elini tutarak kaldırmış el ele bahçeyi bir uçtan bir uca adımlamaya blamışlardı. Hünkar'ın sürekli bişeyler anlatması Ali Rahmet in hoşuna gitmiş olacak ki karısını kolunun altına alıp öpmeye başlamıştı. Tahminlerinden karısına bahsedip bahsetmeme konusunda kararsız kalmıştı. Tahminleri gerçekse eğer karısının bu gerçeği öğrenmesini hiç istemiyordu çünkü biliyordu ki Hünkar gerçeği öğrenirse gözünü karartıp elini kana bulayabilirdi. Neden sonra bu son düşüncesini savuşturup karısıyla konağa doğru yürüyüp içeri girmişlerdi.
F; Hadi meleğim sen çık biraz uyu.
H; Sen uyumayacak mısın.
F; Uykum yok meleğim
Hünkar küçük bir çocuk gibi omuzlarını silkip
H; O zaman ben de uyumam başımı senin göğsüne koymadan uyuyamam biliyorsun.
F; Tamam Yavrum haklısın hadi beraber yatalım.
Ali Rahmet karısıyla beraber odaya çıkmış Çınar'ı yattığı yerden kaldırıp yataklarının yanındaki beşiğe bıraktıktan sonra yatağa girip yatınca Hünkar da başını kocasının göğsüne bırakıp derin bir uykuya dalmıştı. Göğsünde yatan karısının saçlarını okşayan Ali Rahmet uykusuzluğa daha fazla direnemeyip karısının kokusu eşliğinde kendini uykunun kollarına bırakmıştı. Öğlene doğru gözlerini açmıştı Hünkar başını kocasının boynuna gömüp öpmüş ama Ali Rahmet hiçbir şekilde tepki vermemişti. Hünkar bu sefer de dudaklarından öperek uyandırmayı denedi ama Ali Rahmet karısını kızdırmak için yine tepki vermemişti.
H; Ali Rahmet canım uyansana diye dürtmeye başlamıştı.
Ali Rahmet yine tepki vermeyince Hünkar gözleri dolmuş, ağlamaklı bir sesle yeniden seslenmişti.
H; Ali Rahmet yalvarırım uyan. Ali Rahmet.
Karısının üzülmesine dayanamayan Ali Rahmet yüzünde gülümsemesiyle açmıştı gözlerini.
F; Ne oldu yavrum. Yok yok korkma dökme yaşlarını şaka yaptım.
H; Ne şakası Fekeli yüreğime iniyordu. Anlaşılan sen benim yeniden kalp krizi geçirmemi istiyorsun.
F; Allah korusun yavrum.
H; Asıl senin şakalarından korusun Allah beni. Hadi kalk öğlen olmuş acıktım.
F; Tamam güzel karım benim hadi inelim.
Hünkar oğluyla önden giderken Ali Rahmet'te arkasından inmişti aşağıya. Saniye sabah aşağıya Yılmaz'dan başka kimse inmeyince ,Yılmaz da yemiyorum diyince masa hazirlamamıştı. Öğlene doğru kalkacaklarını düşünmüş olacak ki masayı hazırlamıştı.
S; Günaydın hanımım, günaydın ağam. Hanımım masa hazır istediğiniz başka birşey varsa hemen yapayım.
H; Günaydın kızım ellerine sağlık başka bir şeye lüzum yok. Lütfiye nerde .
S; Uyanmıştı hanımım şimdi gelir.
Lütfiye de gelince masaya oturmuşlardı. Lütfiye'nin Ali Rahmet'e dünkü tavrının yanında bugün de mesafeli davranması Hünkar'ın gözünden kaçmamıştı Fadik gelip Çınar'ı almış biberonla doyurduktan sonra mama sandalyesine koyup annesinin yanına bırakmıştı .Kahvaltısını bitiren Ali Rahmet odaya çıkıp üzerini değiştirdikten sonra aşağıya inip karısının dudaklarına bir öpücük bırakıp
F; Yavrum ben çıkıyorum şu olayı bir araştırayım.
H; Tamam bitanem dikkat et kendine bana lazımsın.
F; Sen de dikkat et kendine.
H; Ben seni yolcu edeyim.
F; Hayır bitanem kalkma keyfine bak sen.
Ali Rahmet kapıdan çıkarken karısına dönüp elini kalbine koymuş yüzüne yerleştirdiği gülümsemesiyle çıkmıştı evden. Kocasının çıkmasının ardından Hünkar Lütfiye yi bir süre izlemiş sonra konuya girmişti.
H; Lütfiye hayırdır ben hastanedeyken Ali Rahmet'le aranızda kötü birsey mi geçti.
L; Hayır
H; O zaman ona karşı bu davranışların neden?
L; Hünkar ben bişey duydum.
H; Burası Çukurova herşeyi duyabilirsin ama doğruluğuna emin olamazsın.
L; Doğruymuş ama . Behice denen kadın birkaç günlüğüne gelmiş ama uzunca bir süre Ali Rahmet in evinde kalmış. Bir de Ali Rahmet onun adına okul yaptırmış. Nasıl böyle bir şeyi kabul edersin Hünkar.
H; Evet Behice Müjgan'ın halası abisini kaybedince buraya Müjgan'ın yanına geldi. Ali Rahmet'te gelininin halası diye misafir etti evinde. Ali Rahmet'le aramızın bozuk olduğu bir dönem Ali Rahmet kendisine verdiğim sırrın ağırlığını kaldıramayınca ben evden çıktıktan sonra kalp krizi geçirmiş o esnada Behice eve gelip onu öyle görünce kalp masajı yapıp hastaneye kaldırmış Ali Rahmet'te hayatını kurtardığı için jest yapmak istemiş onun adını vermiş okula. Hepsi bu sen bunun neyine tavır yaptın?
L; Bu kadar mı Hünkar bu kadar basit mi kadının Ali Rahmet'te gözü varmış.
H; Evet gözü vardı özellikle benim olduğum ortamlarda yılışmaktan vazgeçmezdi.
L; Sen ne yaptın peki ne tepki verdin?
H; Hiçbir tepki vermedim çok istedim Ali Rahmet'e hesap sormayı. Ama sonra düşündüm ki onun bir suçu yok ki kadın bana inat olsun diye yapıyor bu sebeple Ali Rahmet'le tartışıp onun eline koz veremem.. Hem ben biliyorum ki bütün Çukurova'nın kadınlarını Ali Rahmet'in yanına getirsen bana baktığı gibi kimseye bakmaz.
L; Nasıl emin olabiliyorsun erkek milletine bu kadar güvenilmez.
H; O evinde kalırken gelip benimle evlenmesinden belli değil mi? Hem ben kırk yıl sonra kavuştum sevdama yeni sevdaya düşmüş kızlar gibi kıskançlık krizine girip ya o ya ben diye bir şımarıklık yapamam. Sen biliyorsun benim Ali Rahmet'i nasıl sevdiğimi gözümden bile kıskandığımı.
L; Bilmez miyim işte bu yüzden anlamıyorum.
H; Lütfen Lütfiye biz o günleri çok geride bıraktık . Sen de eğer beni üzmek istemiyorsan bu konuyu bir daha açma Ali Rahmet'e de tavır yapma olur mu?
L; Peki ama son bişey söyleyeceğim. Ya o kadın Ali Rahmet'i onun elinden aldığını düşünüp sana acı çektirmek için kaçırttıysa Çınar'ı.
H; Sanmam kendisi hapiste. Lütfen kapatalım artık bu konuyu.
L; Tamam canım üzülme sen kapandı bu konu.
Ali Rahmet bu arada çırçıra gidip Yılmaz'la konuşmuş tahminlerini ve şüphelerim dile getirmiş ama Hünkar'ın ısrarlarına rağmen ona söz etmediğini anlatmıştı. Kenan'ı arayıp çırçıra çağırmış olanı biteni anlattıktan sonra Isparta'ya Çınar'ı buldukları adrese gidip onu oraya kimin bıraktığını öğrenmesini istemişti. Kenan yanlarından ayrılırken Ali Rahmet'te eve gitmek üzere kalkmıştı.
Y; Daha yeni geldin baba otursaydın biraz akşama beraber gideriz.
F; Olmaz Hünkar gece uyumadı gidip biraz Çınar beyle ilgileneyim uyusun.
Y; Hadi hadi. Özledim demiyor da .
F; Ne var ulan senden mi korkup çekinecem evet çok özledim burnumda tütüyor.
Y; Allah mutluluğunuzu daim etsin baba.
F; Amin evlat.
Fekeli çırçırdan çıkıp eve gidince karısının serada çiçekleriyle ilgilendiğini görünce seraya gidip Lütfiye'nin orda olmasına aldırmadan karısına arkadan sarılıp başını boynuna gömüp öpmeye başlamıştı. Kollarında ki karısının kendine doğru dönmesiyle dudaklarına yapışıp bir süre öptükten sonra
F; Çok özledim yavrum burnumda tütüyorsun.
H; Ben de çok özledim bir daha gitme.
F; Tamam yavrum kovsan da gitmem.
H; Kovmam ki seni.
Lütfiye bu aşıkları başbaşa bırakmak için çıkmıştı. Ali Rahmet karısının yorulduğunu düşünüp elinden tutarak seradaki koltuğa oturtmuş kendi de yanına oturunca Hünkar başını kocasının göğsüne yaslayıp anın tadını çıkarmaya başlamıştı.
IYI OKUMALAR