AŞK BİLİRDİM

392 28 9
                                    

Ç:Ağam ağam...
Diye telaşla içeriye girmesiyle karı koca birbirlerinden ayrılmışlardı. Bu duruma sinirlenen Ali Rahmet
F:Destur evlat.
Ç:Kusura bakmayın ağam.
H:Ne oldu Çetin.
Ç:Hanımım şey...
F:Ney Çetin ney?
Ç:Ağam çırçırda ki pamuk dolu depolarda yangın çıktı.
H:Ne, kimse de bir şey var mı?
Ç:Bilmiyorum hanımım yangını görünce size haber vermeye geldim.
Ali Rahmet karısının yanağına bir öpücük kondurduktan sonra
F:Ben gidip bir bakayım yavrum. Gecikirsem merak etme.
H:Ben de gelicem.
F:Olmaz yavrum.
H:Hadi gidelim hadi.
Beraber konaktan çıkıp arabaya binmişlerdi ama Ali Rahmet son sürat giderken Hünkar sakin olmasını söyleyip elini tutmuştu. Çetin konağa haber vermeye giderken Demir ve çalışanlar itfaiye gelene kadar kovalarla su taşıyıp yangına ilk müdahaleyi yapmaya başlamışlardı. Çırçıra varınca arabadan inen Ali Rahmet içerde biri olduğunu duyunca Demir olduğunu düşünüp Demir diye bağırarak oraya koşmuştu. Demir'in diğer taraftan gelip Ali Rahmet'e seslenmesiyle dönmüştü Ali Rahmet.
D: Geldin mi abi.
F:Demir evlat çok şükür içerideki sen değilsin. İyi misin.
D:Demir'in iyiyim abi... demesiyle Fekeli ona sarılmıştı.
Kocasının ve oğlunun baba oğul gibi birbirlerine sarıldığını gören Hünkar'ın gözleri dolmuştu. Annesinin işçilerle ilgilendiğini fark eden Demir annesinin yanına gidip ona da sarılmıştı.
D:Anne iyi misin.
H:İyiyim oğlum. Neden
D:Ali Rahmet abinin deyimiyle gözlerin bulutlanmış.
H:Oğlum ikinizi öyle görünce duygulandım işte.
Demir'le konuşmak için çırçırı arayan Meltem olanları duyunca Saniyeleri çağırıp çocukları emanet ettikten ailesine yardımcı olmak için çırçıra gitmişti. Yangın sönmüş, durumu ağır olan işçilerin ardından Demir gitmişti hastaneye. Hünkar ve Ali Rahmet çalışanları toplayıp bu yangının nasıl çıktığını sorgularken Meltem'de gelmişti çırçıra.
Ali Rahmet ve Hünkar'ın sinirli olduğunu görünce yanlarına gitmeden arabasına yaslanıp dinlemişti konuşulanları. Kimse bir şey bilmediğini söylerken olay esnasında çırçırın arkasındaki yoldan geçen bir görgü tanığı koşarak gelip gördüklerini anlatmıştı. Yangından iki dakika önce arka tarafta depoların orda elinde benzin bidonuyla Züleyha'yı gördüğünü söyledi. Ali Rahmet duyduğuyla hemen arabaya atlamış Yılmaz'ın evine doğru yola çıkmıştı Hünkar ne kadar uğraştıysa da durduramamıştı. Ali Rahmet'in oradan ayrılmasıyla Meltem Hünkar'ın yanına gelip
M:Anne Ali Rahmet abi bir delilik yapmadan biz de gidelim hadi.
H:Tamam kızım.
Ali Rahmet'in peşinden yola çıkmışlardı. Ali Rahmet'in bir delilik yapacağından korkmuşlardı ama bekledikleri olmamışlardı. Hünkar ve Meltem yetişip Ali Rahmet'in Yılmaz'la konuştuğunu görünce derin bir oh çekip rahatlamışlardı.
Güneş batmış, alacakaranlıkta sular kararmaya yüz tutmuştu. Eve vardıklarında Saniye masayı hazırlamış onları bekliyordu. Hep beraber masaya oturup yemek yerken Hünkar'ın Meltem'le hiç konuşmaması Meltem'i üzmüştü. İçilen çaylardan sonra herkes odasına çekilmiş, Meltem ise Demir'e canının portakal istediğini söyleyip bulması için konaktan göndermişti. Kendisi de Demir gelene kadar salonda oturup beklemeye başlamıştı ki kızının mamasını mutfakta unuttuğunu fark eden Hünkar mamayı almak için mutfağa inince geliniyle tesadüf etmişti.
H:Kızım sen yatmadın mı?
M:Canım portakal istedi Demir almaya gitti onu bekliyorum. Anne sen bana kızdın mı çırçıra geldim diye.
H:Hayır kızım neden kızayım ki sana. Ailene destek olmak istemişsin. Hem sen istediğin her yere gidebilirsin benim karışmaya hakkım yok. Hem nereden çıktı bu.
M: Geldiğimizden beri benimle tek kelime etmediniz de.
H:Yavrum aklım işçilerde kaldı. O sebeple başka bir şey arama altında. Hadi çok yoruldun yat sen Demir gelince uyandırır seni.
Hünkar yukarı çıkıp elindeki biberonu komodine bıraktıktan sonra kocasına sarılıp uyumuştu. Güneş tepedeki yerini alırken uyanan Ali Rahmet üzerini değiştirip karısının alnına bir öpücük bıraktıktan sonra aşağıya inmiş, kahvaltı hazırlamak için mutfağa gitmişti. Birkaç dakika sonra Demir'de mutfağa gelip yardım etmek istemiş, Ali Rahmet menemen yaparken Demir'de çayı koyup sahanda yumurta yapmıştı. Ali Rahmet dolaptan kahvaltılıkları çıkarıp hazırlayınca beraber masayı hazırlamaya başlamışlardı. Bütün kahvaltılıkları masaya taşıyıp yerleştirince odalarına çıkmışlardı. Ali Rahmet karısının yanına uzanıp saçlarını okşarken yanağına bir öpücük bırakmıştı. Tam boynunu öperken açmıştı Hünkar gözlerini.
F:Günaydın kadınım... Kraliçem....
H:Günaydın canım.
F:Hadi yavrum kahvaltı hazır seni bekliyoruz.
H:Sen ne zaman uyandın.
F:Oldu biraz.
Hünkar üstünü değiştirmiş birlikte aşağıya inmişlerdi. Hünkar hazırlanan mükellef kahvaltı masasını görünce şaşırmış kocasına kimin hazırladığını sormuştu.
F:Demir ve ben hazırladık yavrum.
H:Ellerinize sağlık.
Ali Rahmet karısının çayını doldururken Demir de karısına.
D:Başka bir şey ister misin canım.
M:Yok canım sağol her şey çok güzel ellerinize sağlık....
Deyip yemeğe başlamıştı keyifle yapılan kahvaltının ardından erkekler masayı toplama işini kadınlara bırakmamış, kendileri toplamaya başlamışlardı. Mutfağı da topladıktan sonra Demir içeri geçip karısı ve annesiyle otururken Ali Rahmet elinde kahvelerle gelmişti.
H:Eline sağlık Bitanem.
M, D:Eline sağlık abi.
F:Afiyet olsun.
Hünkar oğlu ve gelinini yalnız bırakmak istediği için kocasına dönüp sormuştu.
H:Canım kahvemizi bahçede içelim mi.
F:Olur bebeğim.... Diyip fincanını eline alıp ayağa kalkmıştı.
Bahçedeki koltuklara oturduklarında Hünkar kocasına sokulup başını göğsüne yaslamıştı. Ali Rahmet karısının saçlarını okşayarak konuşmaya başlamıştı.
F:Aşkından başka bir şey görmüyorum, gözbebeğimsin sen! Laf olsun diye konuşmadığımı senden iyi kim bilir? Şu yalan dünyanın en doğru tarafısın aşk tarafımsın. İşte Sultanım, gün olurda sensiz ya da senden önce gidersem nasıl bilirdin diye soracaklar sana. Aşk bilirdim de olur mu Allah aşkına.
H:Sus bitanem konuşma böyle.....
deyip boynundan kokulu öpmüştü. Hünkar kendini geri çektiğinde Ali Rahmet'in gözü karısının dudaklarındaydı. Hünkar eliyle kocasının yanağını okşarken Ali Rahmet yapışmıştı karısının dudaklarına. Onlar öpüşürken Demir ve Meltem dolaşmak için bahçeye çıkıp onları öyle görünce sessizce ayrılmışlardı yanlarından. Bir süre sonra nefeslerini düzenlemek için ayrılmışlardı
F:Doyamıyorum sana Bitanem.
H:Ben de doyamıyorum....
Deyip tekrar yapışmıştı kocasının dudaklarına Hünkar.Bir süre sonra gelen öksürük sesiyle yeniden ayrılmışlardı birbirlerinden. Sesin geldiği yöne döndüklerinde Lütfiye ve başhekimi el ele görmüşlerdi.
L:Çifte kumrular burası öpüşmek için uygun değil.
H:Hoş geldin Lütfiye'm...
Deyip sarılmıştı boynuna. Ali Rahmet'te yanlarına gelip hoş geldiniz diyip sarıldıktan sonra girmişlerdi içeriye. Başhekim Lütfiye'yi bırakıp hastaneye gitmiş, Lütfiye'de bütün olan biteni anlatmış, nikah günü aldıklarını iki gün sonra nikah kıyacaklarını söylemişti. Koyu bir sohbete başlayacakları sırada Dilruba'nın ağlama sesiyle Hünkar odaya yönelmişti.
L: Demirler nerede.
F:Buradaydılar.
L:Tabi siz ikiniz baş başa kaldınız mı dünya yansa haberiniz olmuyor. Hadi sen de git karının yanına.
Ali Rahmet odaya çıkmış kucağında kızını uyutmaya çalışan karısına arkasından sarılıp boynunu öpmüştü. Hünkar kızını beşiğe bırakıp kocasına dönmüş boynuna sarılıp dudaklarına yapışmıştı. Ali Rahmet'in karşılık vermesiyle bir süre öpüşmüşlerdi. Ali Rahmet'in eli Hünkar'ın düğmelerine gidince Hünkar durdurmuştu kocasını.
H:Dur bitanem. Lütfiye aşağıda ayıp olur.
F:Haklısın yavrum. Ama gece elimden kurtulamazsın.
H:Kurtulmak isteyen kim... demişti ama kızının gece uyumadığı da bir gerçekti.
Beraber aşağıya inmişlerdi. Hünkar mutfağa geçip akşam yemeği hazırlığına başlamıştı ki Demir ve Meltem'de konağa dönmüşlerdi. Lütfiye'nin geldiğini gören Meltem hemen koşup boynuna sarılıp hoş geldin dedikten sonra mutfağa Hünkar'a yardıma gitmişti. Lütfiye'nin de mutfağa girmesiyle hem koyu bir sohbet başlamış hem de biran evvel akşam yemeği hazırlanmıştı. Demir'le bahçeye çıkan Ali Rahmet dayanamayıp Saniye'lerin kapıya gidip Hünkar'ın kendini çok yorduğu için yarın işinin başına dönmesini söylemişti Saniye'ye. Bu işi hallettikten sonra Demir'le beraber atların yanına gitmiş atları severken at binmeye karar verip konağa girmişlerdi. Konaktakilere haber verip çıkmış at binmeye gitmişlerdi. Mutfaktakiler yemek hazırlamaya devam ederken Demir ve Ali Rahmet at binmeye başlamışlardı. Demir önde Ali Rahmet arkada giderken Demir'in atın üzerinden düşmesiyle Ali Rahmet atı dizginleyip durmuş, Demir'in yanına koşup başını bacaklarına koyup konuşmaya başlamıştı.
F:Demir oğlum aç gözlerini.
D:Abi
F:İyi misin oğlum
D:Bacağım acıyor abi.
F:Tamam evlat şu ileride bizim ormancı kulübesi var oraya gidelim Çetin'i arayayım arabayı getirsin sonra hastaneye gideriz.
Ali Rahmet Demir'in yürüyemeyeceğini bildiğinden Demir'in itirazlarına rağmen Demir'i sırtına alıp kulübeye götürmüş, Çetin'i arayıp durumu anlatmıştı. Aradan geçen yarım saatin ardından Çetin arabayı getirmiş Demir'i arabaya bindirip hastaneye doğru yol almışlardı. Onlar hastaneye giderken mutfaktakiler yemeği bitirmiş masayı hazırlamaya başlamışlardı. Meltem çok merak etmişti kocasını ama belli etmemeye çalışmıştı. Onlar masayı hazırlamaya devam ederken Fekeli, Demir ve Yılmaz hastaneye varmış, Demir'e röntgen çekildikten sonra bacağının kırıldığını söylemişti doktor. Bacağını alçıya aldıktan sonra çıkarmışlardı hastaneden. Hünkar kolundaki saate bakıp oflamaya başlamıştı ki gelen kapı sesiyle kapıya yönelip açmıştı. Karşısında gördüğüyle panik yapmış hemen oğluna sarılmıştı.
H:Oğlum ne oldu.
D:Attan düştüm.
H:Nasıl oldu
F:Görünmez kaza yavrum. Küheylan şaha kalkıp Demir'i üstünden attı.
H:Kırık mı
D:Evet anne. Geçti ama üzme sen kendini.
Meltem de kocasına sarılıp ağlamaya başlamıştı. Demir karısının saçlarını okşayarak
D:Tamam Bitanem ağlama. Hadi daha fazla aç kalma geç yemeğini ye.
M:Sen yemeyecek misin.
F:Demir şu koltukta bacağını uzatarak otursun tepsi hazırlayalım ona...
Demiş mutfağa geçmişti. Tepsiye yemeklerden koyup getirmiş Demir'in kucağına bırakmıştı tepsiyi.
D:Abi senin hakkını nasıl öderim.
F:Sen iyi ol o bana yeter oğlum. Sen benim canımın canısın.
H:Her zaman derim. Ne iyilik yaptım da seninle ödüllendirildim.
D, F:Yaptığın en büyük iyilik bu dünyaya gelmen.
D:Asıl ben ne iyilik yaptım da senin evladın olmakla şereflendirildim Hünkar Sultan.
F:Ya ben. Ben nasıl bir iyilik yaptım da kırk yıl sonra bile olsa seninle ödüllendirildim yavrum.
H:Hadi hadi beni bu kadar şımarttığınız yeter yemeğe geçelim.
Hep birlikte yenilen yemeğin ardından çay içilirken Demir Ali Rahmet'in kendisini attan düştüğünde sırtında kulübeye taşıdığını sonra hastanede bir an olsun yanından ayrılmadığını anlatmış ve yanında oturan Ali Rahmet'e sarıldıktan sonra teşekkür etmişti.
F:Evlatlar babalarına yapması gereken şeyler için teşekkür etmez. Teşekküre gerek yok. Yaman Hanımın evladı benim de evladımdır.
Demir ve Hünkar gözleri dolu dolu bakıyordu Ali Rahmet'e.
D:Ben senin canına kast ettim. Sen bana babalık yaptın. Nasıl bir adamsın sen.
F:Evlat ben sana ne dedim. Sen benim canımın canısın. Yaman Hanımın evladı olmasaydın her şey çok farklı olurdu. Yeter ki o üzülmesin.
Hastaneye işçilerin durumunu öğrenmeye giden Yılmaz Demir'in ayağını kırdığını duyunca konağa gelmişti. Saatler ilerlemiş Meltem yatmak için Demir'in kolundan tutup kaldırmaya çalışırken Yılmaz ve Ali Rahmet müsaade etmemiş Meltem'i odaya gönderdikten sonra Demir'e yardımcı olup odasına çıkarmışlardı. Bu sırada Hünkar Lütfiye'ye
H:Lütfiye'm senden bir şey isteyebilir miyim.
Lütfiye ne diyeceğini anlamış.
L:Tamam ben ilgilenirim Dilruba ve Çınar'la ....
demiş yukarıya çıkıp çocukları almış, kendi odasına geçmişti
Demir'i yatırıp aşağıya indikten sonra Yılmaz
Y:Anne, baba ben Demir'e yardımcı olmak için birkaç gün burada kalmak istiyorum
Hünkar Ali Rahmet'e bakınca Ali Rahmet olur anlamında başını sallamakla yetinmişti.
H:Kal oğlum kal. Ama karına haber verseydin.
Y:O benim karım değil yarın boşanıyoruz.
Ali Rahmet bu muhabbetin uzayacağını bildiği için karısının elinden tutmuş odaya çıkmışlardı. Odaya girip kapıyı kapatınca karısını kapıyla arasına alıp boynundan öpmeye başlamıştı. Hünkar kollarını kocasının boynuna dolayınca öpüşmeye başlamışlardı. Bir süre sonra ikisi de çırılçıplak yatakta öpüşmeye devam etmişlerdi. Ali Rahmet nefesini düzenlemek için ayrıldığında elleri karısının bacaklarındaydı. Kocasının elini kalçasında hisseden Hünkar tekrar yapışmıştı kocasının dudaklarına. Bir süre sonra vücutları da birleşmişti. Kendisini karısının yanına atan Ali Rahmet nefesini düzenledikten sonra tekrar yapışmıştı karısının dudaklarına. Hava aydınlanmaya başladığında yorgunluktan uyuyakalmışlardı.
İYİ OKUMALAR

FİKRİMİN İNCE GÜLÜ /HÜNFEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin