DEMİR BABA OLUYOR

342 27 12
                                    

Yanlarına gelip keyiflerini kaçırmayı başaran kişi Nedret olmuştu. Ali Rahmet Nedret’in gelmesiyle oturduğu yerden kalkıp karısını öptükten sonra çırçıra gitmek üzere ayrılmıştı yanlarından. Hünkar başıyla Nedret’e oturmasını işaret ederken Ali Rahmet konağa girip ceketini giymiş, çocuklarını öpüp kokladıktan sonra Saniye’ye belli etmeden hanımını izlemesini Nedret canını sıkacak bir şey yaparsa da kendisine haber vermesini isteyip çıkmıştı.
H:Hayrola Nedret.
N:Lütfiye’yle konuşmaya geldim.
H:Lütfiye yok. Bu sabah herkes uyurken gitmiş. Hem ne konuşacaktın ki.
N:Hünkar, Lütfiye beni yanlış anladı.
H:Ama ben gördüklerimden sonra Lütfiye’nin doğru anladığını düşünüyorum.
N:Hünkar çok pişmanım. Lütfiye’yle konuşmam lazım bu durumdan kocamın da Çukurova’nın da haberi olmaması lazım.
H:Keşke ona göre davransaydın Nedret. Sen geçmişte de onun canını çok yaktın. O zaman biz yanlış bir şey yapmasını engelledik ama şimdi engel olmamı bekleme benden. İyi günler Nedret işlerim var benim....
Diyip Nedret’in yanından ayrılmış, seraya geçip çiçekleriyle ilgilenmeye başlamıştı. Hünkar serada çiçekleriyle ilgilenirken Ali Rahmet kulüpte ki Çukurova’lı iş adamları toplantısına katılmak üzere ayrılmıştı çırçırdan. Toplantıya katılan Ali Rahmet Nedret’in kocasının Bursa’ya gittiğini öğrenince Lütfiye’nin ne yapmaya çalıştığını anlamıştı. Toplantının ardından karısına haber vermeyi düşündü. Toplantı bitiminde konağa dönen Ali Rahmet karısının yatak odasında olabileceğini düşünerek oraya yönelmişti. Çocuklarıyla ilgilendikten sonra kitabını alıp aşağıya inmeyi düşünen Hünkar odaya girince kocasıyla karşılaşmıştı.
H:Hoş geldin Bitanem
F:Konuşmamız lazım yavrum.
H:Mevzu ne
F:Lütfiye. Nedret’in kocası toplantıda yoktu Bursa’ya gittiğini söylediler.
H:Bu mevzu bizi ne ilgilendirir ki.
F:Çukurova’nın hanımı ve beyi olarak bizi ilgilendirir tabi. Arkadaşlarımızın yuvasının yıkılmasına seyirci mi kalıcaz Hünkar.
H:Evet ben seyirci kalıcam Ali Rahmet. Yıllar önce Lütfiye Muzaffer’le evlenmesin diye elinden geleni yapmıştı. O zaman da Ben, Berika ve Tahsin amca Lütfiye’yi kötü bir şey yapmasın diye durdurmuştuk ama şimdi hiç içimden gelmiyor.
F:Ben bunları bilmiyorum ama bir şeyler yapmamız lazım.
H:Dedim ya hiç içimden gelmiyor.
F:Yapma Hünkar.
H:Ben de canı yanan kadınım benim Behice’ye yapamadığımı o Nedret’e yapsın engel olmayacağım....
Diyip odadan çıkmış ama söylediğinden çok pişman olmuş, tekrar içeri girmeyi düşünüp sonra vazgeçmişti.
Biraz Çınar ve Dilruba’ya bakmış uyuduklarını görünce Saniye’nin yanına inmişti. Biraz zaman geçtikten sonra tepsiye iki çay koyup tekrar odasına çıkmıştı. Kocasının balkonda oturduğunu görünce yanına gitmiş, çayını önüne bırakıp kendisi de karşısına oturmuştu. Kocasının geldiğini fark etmediğini anlayınca elini tutup kendine bakmasını sağlamış, kocası gözlerini ona çevirdiğinde Hünkar derin bir nefes almıştı.
H:Senin canın sıkkın. Mühim bir şey yok ya.
F:Sesiyle hayat bulduğum, gözlerinde umudu gördüğüm karım, umudumu ve hayatımı aldı benden yine küstü bana.
Hünkar oturduğu yerden kalkıp kocasının arkasına geçmiş, boynuna sarılıp yanağına bir öpücük bırakmıştı.
H:Ben sana küsmedim ki.
F:Konuşmamız bitmeden neden çıktın odadan.
H:Bitanem çok gerilmiştik istemediğimiz şeyler söyleyip birbirimizi kırmayalım diye çocuklara bakmak biraz da sakinleşmek için çıktım odadan. Hem beraber alacağımız daha kaç nefesimiz var bilmiyoruz bu zamanlarımızı kırmadan, dökmeden, kırılmadan geçirelim istiyorum.
F:Haklısın yavrum. Ama düşünüyorum da ben seni hep kırmışım, üzmüşüm. Benim sevgim sana hep zarar vermiş.
Hünkar kocasının karşısına geçip dudaklarına yapışarak susmasını sağlamıştı. Ali Rahmet kendisini geri çekip karısını kucağına oturttuktan sonra öpmeye başlamıştı. Bir süre öpüştükten sonra Hünkar kendini geri çekip
H:Sakın bir daha böyle düşünüp ne beni ne de kendini üzme olur mu. Hepsi geçti geçmişte kaldı unut gitsin. Özür dilerim o mevzudan bahsedip sana o günleri hatırlatıp canını yaktığım için.
Hünkar kocasının kollarından kurtulmaya çalışırken Ali Rahmet ne oturduğu yerden kalkmasına ne de kollarından kurtulmasına müsaade etmişti. Saniye’nin kapıyı tıklatmasıyla ayrılmışlardı birbirlerinden. Hünkar yerine oturup bardağını eline aldıktan sonra girmesini söylemişti Saniye’ye.
H:Ne oldu kızım.
S:Çaylarınızı tazeleyeyim mi.
Hünkar kocasına bakarak
H:Bir çay daha içer miyiz.
Ali Rahmet olur dercesine başını sallamıştı. Saniye boş bardakları alırken Hünkar Saniye’yi durdurup sormuştu.
H:Sen de bir şey var Saniye.
S:Hanımım belki ben yanlış anladım ama gelin hanım yaklaşık bir saat önce geldi. Benden ıhlamur kaynatmamı istedi ama bir saat oldu ne aşağıya indi ne de ıhlamuru içti.
H:Dinlenmek istemiştir.
S:Yok hanımım gelin hanım pek iyi görünmüyordu.
H:Nasıl
S:Solgun ve bitkin bir haldeydi geldiğinde.
H:Kızım en başta söylemen gerekeni neden en sonda söylüyorsun.
Diyerek yerinden kalkmış Meltem’in yanına odaya gitmişti, içeri girip Meltem’i göremeyince endişelenmiş banyodan gelen sesleri duyunca banyoya yönelmişti. Banyoda Meltem’i kusmaktan bitkin halde bulunca koluna girip yatağa yatırmıştı.
H:Kızım ne oldu sana böyle.
M:Midemi üşüttüm galiba anne iyiyim.
H:Çok terlemişsin hadi yavrum sen üzerindekileri değiştir ben de Ali Rahmet’e söyleyeyim arabayı hazırlasın hastaneye gidelim.
M:Yok anne gitmeyelim geçer
H:Olmaz kızım kocana da haber vermek lazım.
M:Demir’in çok önemli toplantısı var anne ona haber vermeyin.
H:Tamam kızım nasıl istersen.
Hünkar Meltem’i yalnız bırakıp çıkmış kocasına haber verdikten sonra tekrar dönmüştü odaya. Meltem’in hala üzerini değiştirmediğini görünce dolabı açıp Meltem’in de onayını alarak çıkardığı kıyafetleri giydirip koluna girerek aşağıya İndirmişti. Fekeli’nin de yardımıyla Meltem’i arabanın arka koltuğuna yatırıp kendi de kocasının yanına binince hastanenin yolunu tutmuşlardı. Saniye’nin hastaneyi arayıp haber vermesiyle sedye hazırlayan doktorlar dışarı çıkıp beklemeye başlamışlardı. Doktorlar içerde Meltem’i muayene edip tahlil yaptıktan sonra Hünkar ve Fekeli’nin içeriye girmesine müsaade etmişlerdi. Odaya girip te gelininin yarı baygın yattığını gören Hünkar oğluna haber verip vermeme konusunda kararsız kalmış napıcaz dercesine bir süre kocasıyla bakışmıştı. Meltem’in elini tutup saçlarını okşayan Hünkar ateşinin düşmediğini anlayınca kocasına doktoru çağırmasını söylemiş, Ali Rahmet daha odadan çıkmadan doktor elinde kağıtlara odaya girmişti.
H:Aykut hala çok yüksek ateşi.
Ay:Evet Hünkar hanım şiddetli zatürre geçiriyor.
H:Napıcaz peki
Ay:Şu durumda hiçbir şey yapamayız.
F:Neden.
Ay:Çünkü şu an vereceğimiz ilaç dünyaya getireceği bebek te yan etki yapabilir. Hünkar hanım gelininiz aynı zamanda hamile.
H:Ama böyle nasıl olacak.
Ay:Basit ilaçlar verilecek tabi ama kendisine biraz daha dikkat etmesi lazım. Özellikle beslenmesine.
H:Ben dikkat ederim ilgilenirim.
Ay:Birazdan ateşi düşer çıkarırsınız.
F:Teşekkür ederiz.
Aykut odadan çıkar çıkmaz Hünkar sevincini kocasıyla paylaşmak için kocasının boynuna sarılır.
H:Duydun mu bitanem Demir yine baba oluyor.
F:Evet yavrum oğlumuz yine baba oluyor.
Hünkar Meltem’in uyanmasıyla kocasından ayrılmış onun yanına gitmişti. Elini tutmuş diğer elini alnına koyarak ateşine bakmıştı Hünkar. Ateşinin birazda olsa düştüğünü gören Hünkar derin bir nefes alarak girmişti söze.
H:Nasılsın nasıl hissediyorsun kendini.
M:İyiyim anne.
H:Ateşin düşmüş biraz güzel kızım. Biraz daha dinlen evimize gidelim.
M:Ben bir şeyim yok dedim. Boşuna endişelendiniz boşuna geldik buraya.
F:Gelmeseydik senin anne olacağını öğrenemezdik ki.
M:Ne
H:Evet benim güzel kızım anne olacaksın. Bundan sonra beslenmene ve kendine dikkat etmen lazım. Aslında..... Neyse.
Hünkar söyleyeceği şeyin gelinini kıracağını düşünüp vazgeçmişti söylemekten. Biraz daha hastanede kaldıktan sonra eve dönmüşler, Hünkar Meltem’i dinlenmesi için odasında yatırıp aşağıya inmiş Saniye’ye çorba yapmasını söyleyip bahçede kitap okuyan kocasının yanına gitmişti. Birkaç dakika sonra Gülten kucağında Dilruba’yla gelmişti yanlarına. Hünkar kızını severken Üzüm kızın Çınar’ı elinden tutup bahçeye çıkardığını görmüş, gülümseyerek onları izlemeye başlamıştı. Karısının nereye baktığını merak eden Ali Rahmet karısının baktığı yöne başını çevirince Üzüm kızın Çınar’a ablalık yapıp onu oynattığını görünce o da gülümseyerek onları izlemeye başlamıştı. Saniye çorbanın hazır olduğunu yukarı çıkaracağını söyleyince Hünkar onu durdurmuş Dilruba’yı babasına vererek içeri girmiş. Saniye’nin koyduğu çorbayı alıp yukarıya çıkmış elleriyle gelinine yedirdikten sonra ilacını da içirip inmişti aşağıya. Akşam yemeği hazırlıklarına başlamıştı Saniye. Hünkar bahçeye çıkıp kocasının yanına gitmiş beraber atları severlerken Demir’de işten gelmiş bahçede annesi ve Ali Rahmet abisini görünce yanlarına ilerlemiş Ali Rahmet’in annesini kolunun altına alıp şiir okuduğunu görünce biraz geride durup dinlemişti.
F: Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.

Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!
Desem  ki...
İnan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi fark edemezsen,
Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gök kubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum....
Diyip dudaklarına yapışacakken Demir’in öksürmesiyle geri çekilmişlerdi.
H:Hoş geldin oğlum.
D:Hoş bulduk anne. Nasılsın.
H:İyiyim oğlum.
D:Abi sen nasılsın
F:İyiyim oğlum.
H:Demir oğlum toplantın nasıl geçti.
D:İyi anne. Meltem evde mi?
H:Yukarıda oğlum yatıyor.
D:Neden anne.
F:Oğlum sakin ol. Karın bugün rahatsızlandı hastaneye götürdük ağır bir zatürre geçirmesinin yanında bir de hamileymiş. Tebrik ederim oğlum baba oluyorsun.
Demir aldığı haberle önce Ali Rahmet’e, sonra annesine sarılmış hemen yukarıya karısının yanına çıkmıştı. Kendilerini izleyen bir çift gözden habersiz Hünkar ve Fekeli’de  Demir’in arkasından içeri geçmişlerdi.
İYİ OKUMALAR
     Biraz beklettim biraz da saçmaladım ama kusura bakmayın. Yorumlarda buluşmak üzere.

FİKRİMİN İNCE GÜLÜ /HÜNFEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin