İYİ Kİ BENİMSİN

439 33 10
                                    

Sabah ilk uyanan Hünkar'dı.Yataktan kalkıp sabahlığını giyinmiş pencerenin perdesini açıp denizi seyretmek istemişti yağan yağmur keyfini kaçırmaya yetti. Hünkar asık suratıyla denizi seyrederken Ali Rahmet uyanmış arkasından beline sarılmıştı karısının.
F; Günaydın kalbim
H; Günaydın bitanem
F; Ne oldu da benim güzel karımın yüzü düştü, canı sıkıldı.
H; Bugün biraz sahilde başbaşa yürürüz diye düşünmüştüm ama yağmur yağıyor baksana.
F; Yavrum belki birazdan durur biz de gezeriz.
H; Inşallah bitanem.
Karı koca birbirlerinin gözlerinde kaybolmuşken Lütfiye'nin kapıyı tıklatmasıyla ayrılmıştı gözleri birbirinden. Hünkar kapıyı açıp;
H; Günaydın Lütfiye
L; Günaydın. Ben rahatsız ettim ama Çınar'ı alacaktım
F; Estağfurullah ne rahatsızlığı
H; Niye alacaksın Çınar'ı
L; Ben kahvaltımı yaptım sizinkini odaya istedim şimdi getirirler bugün biraz başbaşa kalın istedim.
Ali Rahmet oğlunu kucakladığı gibi Lütfiye teyzesinin kollarına bırakmıştı. Oda servisi kahvaltıyı getirmiş Ali Rahmet ve Hünkar kahvaltı yapmak için oturmuşlardı masaya.Ali Rahmet karısının yemediğini görünce karısının itirazlarına aldırmadan çatalı eline alıp yedirmeye başbaşlamıştı karısına. Kahvaltıdan sonra karı koca  bir süre başbaşa sohbet edip, biraz kitap okuduktan sonra  yağmurun şiddetini azaltmasını fırsat bilen Ali Rahmet karısını kahve içmeye götürmeye karar vermişti.
F; Yavrum hadi hazırlan gidip kahve içelim.
H; Tamam bitanem.
Otelden beraber el ele çıkıp arabaya binip kahve içmeye giderlerken Ali Rahmet yol boyu hem karısını öpüp hem arabayı sürmeye çalışıyordu.
H; Önüne bak bitanem kaza yapacaksın
F; Yavrum size bişey olsun istemem.
Kahve içecekleri mekana gelip kahve siparişlerini vermişlerdi. Bir süre sonra kahveler gelmiş Ali Rahmet kahvesini yudumlarken karısının gözlerine bakarak şiir okumaya başlamıştı.
F; Aşkın ile aldım kalemimi elime
Ve gözlerini düşünerek kurdum tüm cümlelerimi
Sana olan aşkımı dile getirmenin onlarca yolu varken
Ben kalemi ve kağıdı seçtim sevgilim
Kokunla ve sesinle yaşlanmama izin ver ,
Aşkınla ve o güzel ruhunla yaşamama izin ver.
Ömrümün sonuna kadar seninle olmama izin ver sevgilim.
H; Başımı dizlerine koyduğumda öyle güzel okşarsın ki saçlarımı.
Sanki tüm dünya durur, dertlerim bir anda yok olur
Nefesini bana güç verir ve ruhuna neşelenir ruhum
Hep yanımda kal canım sevgilim. ..
Hep bana güç ver.
Fekeli karısını yanağından öpüp
F; Senden bunları duymak ne güzel...demişti.
H; Napiyorsun Ali Rahmet herkesin içinde öyle.
F; Beni mutlu eden karımı öptüm ne var bunda.  Seni çok seviyorum yavrum..
H; Senin sesin pencereden içeri giren güneş gibi ısıtıyor kalbimi bitanem.Sen beni mutlu etmek için herşeyi yaparken ben  sana şiir okumuşum  çok mu ?
Yağmurun şiddetini yeniden arttırmasıyla  otele dönmeye karar vermişlerdi. Hesabı ödeyip çıktılar. Otele vardıklarında Lütfiye'yi  kendi odalarında Çınar'ın kıyafetlerini değiştirirken bulmuşlardı. Hünkar'la Ali Rahmet'in geldiğini gören Lütfiye
L; Hoşgeldiniz
F; H; Hoşbulduk
L; Çınar mamasını yedikten sonra kustu bu sebeple üstünü değiştiriyordum.
H; Tamam canım sen çok yoruldun sen dinlen biraz ben ilgilenirim oğlumla.
Lütfiye odasına gidip toplanmaya  başlamıştı. Hünkar da biraz oğluyla ilgilendikten sonra o da çantaları toplamaya başlamıştı.Toparlanıp uçak saati yaklaşınca ayrılmışlardı otelden.
ÇUKUROVA
Uçak inmiş Saniye havaalanında karşılamıştı hanımı ve beyini .Eve ulaşılmış alınan müjdeli haberin ardından hep beraber bahçede güzel bir akşam yemeği yenmiş yapılan kısa sohbette sonra herkes odasına çekilmişti. Hünkar Çınar'ı odasına yatırdıktan sonra kendi odasına geçip pijamalarını giyinip yatağa uzanmıştı. Hem hamileliğin hem de yolun vermiş olduğu yorgunlukla kocasını beklemeden uyuyakalmıştı . Güneş  gökyüzündeki yerini alırken Hünkar da uyanmış  yanında kendisine sarılarak uyuyan kocasının yüzünü ezberlercesine izlerken elleri bir anda kocasının saçlarına gitmiş Ali Rahmet uyanıp
F; Günaydın yavrum ama daha başka şekillerde uyandirabilirdin beni
H; Günaydın bitanem öyle seni izlerken uyandırdım .
Ali Rahmet karısının dudaklarına yapışmış öperken bir anda aşağıdan gelen kapı sesiyle ayrıldılar birbirlerinden. Ali Rahmet apar topar aşağıya inerken Hünkar da kenarda duran sabahlığını üzerine geçirerek kocasının peşinden inmişti aşağıya. Ali Rahmet kapıyı açıp karşısında gördüğüyle şaşırmış ama çabuk toparlamıştı kendini.
F; Hayırdır komutan sabahın bu saatinde
K; Ali Rahmet bey eşiniz Hünkar hanım hakkında tehdit suçlaması var bizimle karakola gelmesi gerek.
F; Yaman hanım kimi tehdit etmiş ki? Ben getiririm karımı
K; Biz bilgi veremiyoruz savcı bey bekliyor. Prosedür böyle bizim götürmemiz lazım.
Hünkar ve Fekeli kapıda komutanla konuşurken sesleri duyan Yılmaz ve Lütfiye de yanlarına gelmişti
F; O zaman bir izin verin de üzerini değistirsin böyle mi götüreceksiniz.
Hünkar  ve Fekeli üzerlerini değiştirmek için odalarına çıkmışlardı . Yılmaz ve Lütfiye de bu işin içinden nasıl çıkacaklarını düşünürlerken Hünkar ve Fekeli üzerlerini giyinip aşağıya inmişlerdi Hünkar oğlunu Lütfiye'ye emanet edip jandarma eşliğinde çıkmıştı konaktan.Hünkar jandarma arabasında önde, Ali Rahmet kendi arabasıyla arkada adliyeye doğru yol alıyorlardı. Adliyeye girdiklerinde Hünkar'ın savcılıktaki ifadesi biraz uzun sürünce Ali Rahmet karısının hamile olduğunu ve saatlerdir aç olduğunu söyleyip ifade alma işlemini biraz hızlandırmalarını istemişti ama savcı Fekeli'nin bu isteğine kulak asmamıştı. Yılmaz ve Lütfiye yanlarında avukatlarla gelmişlerdi adliyeye .Hünkar'ın durumunu bilen avukat içeri girip en azından bişeyler yemesine izin verilmesini istemişti ama aldığı cevapla küçük bir şok geçirmişti
S; Nezarette yer birşeyler
Av; Nezaret mi hangi gerekçeyle.
S; Hünkar hanımın anlattıkları beni tatmin etmedi ondan...
diyip jandarmaları çağırıp Hünkar'ı nezarete götürmelerini istemişti. Karısının jandarmalar eşliğinde nezarete götürüldüğünü gören Fekeli savcının odasına girip savcıyla konuşmuş ama ikna edememişti
F; O zaman beni de atın nezarete
S; Sebep
F; Hünkar benim karım ve hamile orda tek başına yapamaz yanında olmam lazım
S; Bu mümkün değil normal şartlarda gözaltı süresi devam ederken yakınlarıyla görüşmesi yasak.
F; Yasak öyle mi göreceksin savcı bey nasıl giriyorum karımın yanına.Hem karım ne yapmış ki gözaltında tutuluyor.
Savcının odasından kapıyı sertçe çarparak çıkmış, karısını görmeye gitmişti. Fekeli karısını teselli etmeye çalışırken haberi alan Gaffur soluğu cezaevinde alıp durumu Demir'e anlatmıştı. Demir durumu öğrenince koğuşa gidip savcıya bir mektup yazmaya karar vermişti. Demir mektup yazarken Ali Rahmet adliye önünde bulunan adamıyla anlaşıp karısının yanına girebilmek için adamı dövüp hastanelik etmiş adamın şikayetçi olması üzerine de karısının yanına girebilmişti. Aralarında demir parmaklıklar olsa da beraberlerdi neticede .
H; Senin ne işin var burda.
F; Seni yalnız bırakmamak için bizim Abdullah'la anlaştım onu dövüp hastanelik ettim buraya geldim.
H; Delisin Ali Rahmet.
F; Yedin mi bişeyler.
H; Askerler getirdi ama canım istemiyor.
F; Yavrum sen iki canlısın yemen lazım
H; Senin de burda değil Çınar'ın yanında olman lazım.
Bir süre sonra her ikisi de susmuş belki de bu başlarına geleni kabullenmislerdi. Ali Rahmet dalmış geçmişe gitmişti. Hünkar'sa kendi içinde muhakeme yapıyordu.Yilmaz'ın gelmesiyle Ali Rahmet daldığı düşüncelerden sıyrılmıs Yılmaz'la konuşup onu gönderdikten sonra parmaklıkların arasından elini uzatıp karısının elini tutup ona güç vermişti. Hünkar gülümseyince Ali Rahmet meraklanarak sebebini sormuştu.
F; Yavrum ne oldu neden güldün?
H; Hayat ne garip değil mi?
F; Sana bunu düşündüren ne yavrum.
H; Daha dün Istanbul'da birbirimize ilanı aşk edip ,yavrumuzu kutlarken bugün nezaretteyim.
F; Nezaretteyiz diyecektin yavrum.
H; İyi ki yanımdasın
F; İyi ki benimsin.
Fekeli karısını teselli ederken Demir mektubu yazmış cezaevi müdürüne durumu anlatıp savcıya götürmesini rica etmişti. Müdür gardiyanla mektubu savcıya gönderirken Lütfiye de gidip savcıya herseyi anlatacağını söylemişti Yılmaz'a .Yılmaz zor da olsa bunu yapmaması için ikna etmeyi başarmıştı Lütfiye'yi. Gardiyan mektubu savcıya teslim edip çıktıktan bir süre sonra savcı jandarmadan Hünkar'ı getirmesini istemiş .Hünkar odaya gelince elindeki mektup sayesinde serbest kaldığını söylemişti.
H; Ne mektubuymuş o
S; Oğlunuz Demir Yaman yazmış. Sevda Çağlayan'ın düşmanı olduğunu Mersin'de yaşarken de ölümle tehdit edildiğini Sevda Cağlayan'ın kendisini tehdit eden kişi için gazino yıllarında peşinde olan biri olduğunu söylediğini yazmış. Hatta Mersin'de oğlunuzla yemek yerken adam Sevda hanıma silah çekmiş ama oğlunuz yanında olduğu ve o da ona silah çektiği için birşey yapamadığını da anlatmış. Bu durumda sizi burada tutmanın anlamı yok.
Hünkar serbest bırakılmış hala adliyeden ayrilmamıs olan Yılmaz ve Çetin'le konağa dönerken Yılmaz'a Abdullah'la konuşup şikayetini geri almasını söylemesini istemişti. Yılmaz Hünkar'ı eve bırakıp hastanede ayakta tedavi edilip taburcu edilen Abdullah'ı alıp adliyeye gitmiş, Abdullah'ın şikayetini geri almasıyla Ali Rahmet'te serbest kalmıştı.
Y; Baba hadi gidelim.
F; Evlat ben Hünkar'ı bırakıp gitmem bilmiyor musun?
Y; Baba annem evde. Demir mektup yazmış savcı da o mektuba dayanarak annemi serbest bıraktı
F; Evlat yalan söylemiyorsun değil mi
Y; Amma uzattın ama baba nerdeyse akşam olacak annem merak eder hadi gidelim.
Ali Rahmet yol boyu Yılmaz'ın söylediklerinin gerçek olması için dua etmiş, konağa gelip kapıdan girerken karşısında karısını görünce hemen koşup sarılmıştı.
F; Çok şükür evimizdesin yavrum.
H; Evimizdeyiz bitanem.
L; İkinizi de evinizde görmek ne güzel. Az daha benim yüzümden.
Ali Rahmet araya girip Lütfiye'nin sözünü tamamlamasına izin vermemişti.
F; E Yaman hanım Demir'in nasıl haberi olmuş
H; Bilmiyorum .Sen demin birşey söylüyordun Lütfiye.
L; Ne zaman
H; Ali Rahmet araya girmeden önce benim yüzümden dedin ya.
F; Ha o mu yok birşey canım .
H; Sizde birşey var artık açıklayacak mısınız.
Ali Rahmet artık daha fazla saklayamayacaklarını anlamış olacak ki karısının elinden tutup odaya çıkarırken Lütfiye'nin de odaya gelmesini istemiş odaya girip kapıyı kapatınca herşeyi anlatmışlardı Hünkar'a.
L; Senin namusuna laf atınca ben de dayanamadım hem ben vurmasaydım belki de Ali Rahmet ya da Yılmaz elini kana bulayacaktı.
H; Peki bunu benden neden sakladınız.
L; O kadar çok şey yaşayıp üzüldün ki bir de bunu duyup benim için üzülme diye ben saklamalarını istedim.
H; Aşkolsun Lütfiye
F; A tamam ama bitti gitti hadi ben çok acıktım inelim aşağıya.
Yenilen akşam yemeğinin ardından herkes odasına çekilmiş doğacak olan yeni günün kendilerine mutluluk getirmesini dileyerek kendilerini uykunun kollarına bırakmıştı konak ahalisi.
İYİ OKUMALAR
      Biraz saçmaladım galiba. Varsa kusurumuz hoş görmeniz temennisiyle ...

FİKRİMİN İNCE GÜLÜ /HÜNFEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin