AŞK İKİ KİŞİLİKTİR

478 30 13
                                    

Birbirlerinin kollarında,birbirlerinin kokusuyla aynı düşlere uyuyan Fekeli çifti aynı güneşe uyanmışlardı. Hünkar kocasının göğsündeki başını kaldırıp kocasına baktığında birbirlerinin gözlerinde kaybolmuşlardı.
F; Günaydın gönlümün sultanı
H; Günaydın bitanem.
Ali Rahmet tam karısının dudaklarından öpmek için yaklaşırken saatlerdir sessizce etrafı izleyen Çınar bir anda ağlamaya başlayınca Hünkar istemeye istemeye de olsa geri çekmişti kendini. Hünkar oğluyla ilgilenirken Fekeli'de sırnaşmaya başlamıştı karısına. Hünkar oğlunu emzirip doyurmuş,yatağa yatırdıktan sonra üzerine sabahlığını geçirip kahvaltı hazırlamak için inmişti aşağıya. Hünkar çayı koyduğunda arkasından gelen Ali Rahmet karısını tezgahla arasına sıkıştırıp başını boynuna gömüp kokusunu içine çekerek öpmeye başlamıştı. Fekeli başını kaldırıp:
F; Çok özledim yavrum.... diyebilmişti ah bu koku günün hangi saatinde olursa olsun ne zaman bu kokuyu duysa sarhoş olurdu Ali Rahmet.
H; Ben de özledim canım ama evimize geçene kadar sabretmeliyiz. Malum Çınar yanımızda yatıyor.
Karı koca birlikte güzel bir kahvaltı masası hazırlamışlardı.Tam masaya oturacakları sırada çalan kapı keyiflerini kaçırmış, Ali Rahmet karısına dönerek
F; Yavrum sen gecelikle orada öyle durma kapıdaki kim bilmiyoruz, sen şöyle geç ben bakayım.
Hünkar kocasının dudaklarına bir öpücük bıraktıktan sonra konuşmuştu.
H; Tamam bitanem.
Hünkar şöminenin önüne geçmiş kapıdakinin kim olduğunu merakla beklerken Ali Rahmet'te kapıyı açmış gördükleri karşısında kısa bir şaşkınlık yaşamıştı.
Yılmaz etrafa şöyle bir göz gezdirdikten sonra konuya girmişti.
Y; Merhaba baba. Annem yok mu.Benim yeni ortağım Lütfiye hanım Bursa'dan geldi çırçıra gelip ısrarla seni sorunca buraya getirdim ama yanlış yaptım galiba.
Hünkar duyduklarını anlamlandırmaya çalışırken kocasının sesiyle aklındakileri bir kenara bırakmıştı.
F; Yavrum gelir misin bak burada kim var.
Hünkar kocasının yanına gelince Ali Rahmet kolunu karısının beline dolayıp;
F; Bak Yavrum Lütfiye bizi ziyarete gelmiş.
H; Lütfiyem hoşgeldin diye sarılmış sonra devam etmişti konuşmaya. Ali Rahmet canım neden içeriye davet etmiyorsun.Hadi Lütfiye,Yılmaz geçin içeri ben üzerimi değiştirip geliyorum. Lütfiye ve Yılmaz içeriye geçmiş Fekeli Lütfiye'ye sarılıp hoşgeldin dedikten sonra Yılmaz girmişti konuya.
Y; Baba siz Lütfiye hanımı nerden tanıyorsunuz.
F; Evlat biz nasıl Çukurova'lıysak Lütfiye de Çukurova'lı eski dostumuz, çocukluk arkadaşımız, ilk gençliğimiz. L; Beni getirirken geçmişimizi bilmediği için çekinerek getirdi.
Hünkar merdivenlerden inerken duymuştu Lütfiye'nin söylediklerini.
H; Yılmaz oğlum çekinecek bir şey yok babanında dediği gibi Lütfiye bizim eski dostumuz hadi otursanıza masaya. Tabi sen maziyi bilmediğin için benim Lütfiye'yi görünce vereceğim tepkiden çekindin.
Yılmaz kahvaltı ettiğini söyledikten sonra biraz kardeşini sevip çıkmıştı. Fekeli çifti ve Lütfiye kahvaltı için oturmuşlardı masaya.
L; Sizi eskiden olduğu gibi el ele, göz göze,yürek yüreğe görmek ne güzel.Üstelik evladınız da olmuş. Şimdi yeniden bir arada olmanıza nasıl mutlu oldum anlatamam.
F; Sağol Lütfiye. Tam kırk yıl sonra Hünkar'ın eli yeniden elimde, gözleri gözlerimde. Yarim, kadınım, evladımın anası o benim her şeyim. Ona kavuşunca yeniden nefes aldığımı hissettim.
Hünkar gözleri dolu dolu dinliyordu kocasının anlattıklarını. Ali Rahmet karısına dönüp baktığında gözlerinin dolduğunu görünce elini tutmuştu kalbinin.
H; Biz kırk yıl önce babam yüzünden birbirimizden ayrı kaldık şimdi de kavuşmamamız için oğlum neler yaptı bir bilsen ama biz el ele verip her türlü zorluğa göğüs gererek geldik bu günlere.
L; Maziden söz edip üzdüm sizi özür dilerim.
Kahvaltılarını yapmış masayı toplamışlardı bahçede yaptıkları kahve keyfi derin bir sohbete eşlik etmişti. Yıllar sonra çıkıp gelen eski dost hayatlarına hediye gibi gelmişti. İkisi de Lütfiye'nin gelmesine çok sevinmişlerdi. Ali Rahmet bunca yaşadıkları sıkıntıdan sonra Lütfiye'nin varlığının Hünkar'a şifa olacağını düşündüğü için, Hünkar ise ayrı kaldıkları süre zarfında kocasının derdine derman olmaya, yaralarını sarıp, acısını hafifletmeye çalışan eski dostunun Ali Rahmet'e iyi geleceğini düşündüğü için burada yanlarında kalmasına karar vermişlerdi.Lütfiye'nin itirazları işe yaramamış otelden çantası alınıp bağ evine getirilmişti. Gün akşama evrilirken Hünkar yemek yapmak için mutfağa giderken kocası kolundan tutup durdurmuş dışarda yiyeceklerini söyleyip hazırlanmalarını istemişti. Lütfiye ve Hünkar hazırlanırken Lütfiye emaneti sahibine teslim etme vaktinin geldiğini düşünüp çantasındaki kutuyu çıkarıp Hünkar'ın odasına gidip ona vermişti.
H; Ne bu Lütfiye.
L; Ali Rahmet'in sana yazdığı ama sana gönderemediği mektuplar evlendiğinizi duyunca sana teslim etmek üzere yanıma aldım.
İki eski dost konuşurken Ali Rahmet'te yukarı çıkıp odanın kapısına dayanmış onları dinliyordu.Hünkar kutuyu açıp içinden bir zarfı aldı içini açıp mektubu çıkarmış okumaya başlamıştı.

Benim Güzel Kış Güneşim.
Sensiz geçen bu soğuk akşamlarda içimi senin yüzünün hayalleri ısıtıyor. Seni sevmekten asla vazgeçmeyeceğim ve sana duyduğum bu duyguları asla kelimelerle ifade edemeyecek olsam bile sana bu satırları yazıyorum. Sana olan duygularımı ifade edecek kelimeler bulamıyorum. Sana duyduğum aşkın yanında her şey anlamsız ve kifayetsiz kalıyor. Benim güzel sevgilim. Sensizlik bana hayatta daha katlanmam gereken çok fazla acı olduğunu hatırlattı. Bu hayatta öğrenilecek şeyler hiçbir zaman bitmiyor. Şimdi sanırım en zor sınavdayım, sensizlik ile sınanıyorum. Sensiz yaşamak ağır bir yük oldu bana. Bunun da üstesinden senin sevgin ile geleceğim.
Bir yazarın yazdığı yazı, vapurdaki simit, şairin tuttuğu kalem, balığın ihtiyaç duyduğu su ve insanın aldığı nefes kadar ihtiyaç duyuyorum sevgilim. Denizdeki mavim,gökyüzündeki bulutum, damarımdaki kanım gibi sensiz ben hep bir yanım eksik. Bu eksikliği sana olan sevgimle dolduruyor bu acıların üstesinden sana duyduğum aşk ile geliyorum sevgilim. Bu kalabalık şehirde, herkesin bir uğraşı ve meşgalesi varken ben, günlerimi seni düşünerek geçiriyor, tekrar bulaşacağımız günlerin hayaliyle yaşıyorum. Seni sevdiğimi yazdığım yazıların her bir satırbaşında yazsam bile az gelecektir sevgilim. Çünkü bu mektup ben yazmayı bıraktıktan sonra bitecek ama benim sana olan sevgim ben öldükten sonra bile devam edecektir. İşte bu yüzden ben yazmasam ve söylemesem bile her an seni ne kadar sevdiğimi hissetmeni istiyorum.

Hünkar gözleri dolu dolu okumuştu mektubu. Kafasını çevirip kapıda yaşlı gözleriyle kendilerini izleyen kocasını görünce dayanamayıp yanına gitmiş, boynuna sarıldıktan sonra aklındaki soruyu sormuştu.
H;Neden göndermedin.
Fekeli başını karısının boynuna gömüp kokusunu içine çektikten sonra cevap vermişti.
F; Hem senin bana olan hislerini bilmiyordum hem de göndersem Adnan'ın eline geçerse sana zarar verir diye korktum. Bir gün bir çay bahçesinde sana yazarken Lütfiye ile karşılaştım sana yazdığımı ama Adnan görmesin diye gönderemediğimi söylemiştim.Rana görüp üzülmesin diye tam yırtacakken Lütfiye mektubu benden alıp bunlar ben de dursun bakarsın bir gün ait oldukları kişiye ulaştırırım ama o güne kadar Rana'nın bu mektuplardan haberi olmasın diyip elimden almıştı o günden beri yazıp yazıp Lütfiye'ye veriyordum. Bak dediği çıktı mektuplar sahibine ulaştı.
Hünkar eski dostu Lütfiye'ye teşekkür ettikten sonra oğluna alıp inmişlerdi aşağıya. Şehir kulübünde hep beraber yenen güzel akşam yemeğinin ardından eski günleri yad etmek, eski anıları tazelemek adına direksiyonu Kozan'a çevirmişti Ali Rahmet.Eski günleri yad edip üçü de geçmişin tozlu sayfalarında dolaştıktan sonra bir süre gözyaşı dökmüş eve doğru yol almışlardı. Eve varınca herkes günün yorgunluğunu atmak için odasına çekilmişti. Fekeli çifti bir süre daha sohbet ettikten sonra yatağa girmiş birbirlerinin kokusuyla, birbirlerinin kollarında derin ve huzurlu bir uykunun kollarına bırakmışlardı kendilerini. Sabah olmuş yerini yadırgadığını için uyuyamayan Lütfiye erkenden kalkıp mutfağa girmiş Ali Rahmet'in o çok sevdiği böreklerinden yapmak için mutfağa giderken radyoyu açmış mutfağa geçip böreğe başlamıştı. Böreği yapmış masayı hazırlamış pikapa bir plak taktıktan sonra yukarıya çıkıp Hünkar ve Ali Rahmet'i uyandırmıştı. Fekeli çifti aşağıya inerken plaktan yükselen "Gülü susuz seni aşksız bırakmam"şarkısı yüzlerinde kocaman bir gülümsemeyle masaya geçmelerine sebep olmuştu. Ali Rahmet masada böreği görünce hemen masaya oturmuş kimseyi beklemeden kahvaltıya başlamıştı. Hünkar ve Lütfiye'nin de masaya oturmasıyla keyifli bir kahvaltı yapılmış kahvaltının ardından karşılaşacakları sürprizden habersiz bu evden alacakları birkaç parça eşyalarını alıp yeni evlerine doğru yola çıkmışlardı. Ali Rahmet arabada yanında oturan karısının hem elini tutuyor hem de şiir okuyordu.

Değişir yönü rüzgârın.
Solar ansızın yapraklar.
Şaşırır yolunu denizde gemi,
boşuna bir liman arar.
Gülüşü bir yabancının
çalmıştır senden sevdiğini.
İçinde biriken zehir
sadece kendini öldürecektir.
Ölümdür yaşanan tek başına.
Aşk iki kişiliktir.

Bir anı bile kalmamıştır
geceler boyu sevişmelerden.
Binlerce yıl uzaklardadır
binlerce kez dokunduğun ten.
Yazabileceğin şiirler
çoktan yazılıp bitmiştir.
Ölümdür yaşanan tek başına.
Aşk iki kişiliktir.

H; Ölümden bahsetme lütfen canım.
F; Eskiden çok eskiden senden uzakken okuduğum bir şiirdi bu.Üzdüysem özür dilerim yavrum....
Hünkar Ali Rahmet'in yanağına kocaman bir öpücük bırakıp geri çekilmişti.

Kusura bakmayın sizi çok beklettim ama yaşadıklarımdan sonra biraz kafamı toparlamam gerekiyordu. Sonunda yazdım bir şeyler umarım beğenip keyifle okursunuz. Sürçi lisan ettiysem affola

FİKRİMİN İNCE GÜLÜ /HÜNFEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin