17. Bölüm - SUÇLU KIZ ÇOCUĞU

2.2K 195 196
                                    

Selamlar 💙

Şimdi uzun uzun bir şeyler yazmak istemiyorum. Aslında bölüm atmayacaktım ama ilham gelince yazdım işte umarım bölümü beğenirsiniz ama benim pek içime sinmedi. Neden bilmiyorum.

Bölüm sonu değerlendirme yapacağız. Yorumlarınıza tek tek cevap veriyorum bu yüzden yorum yapıp fikir belirtirseniz çok sevinirim.

Bölüm şarkısı: Sezen Aksu- Haydi gel benimle ol, sen ciddisin, Pişmanım şimdi

Keyifli okumalar💙

"Ben suçlu bir kız çocuğuyum. Kendi kalbini kıran aptal bir kız çocuğu."

17. Bölüm- SUÇLU KIZ ÇOCUĞU

Genç kızın hem heyecandan hem de korkudan bacakları titriyordu. Bembeyaz yüzü kızarmıştı. Ellerini birbirine kenetleyip yürümeye devam etti. Aklı karmakarışık olsa da yürümeye devam etti. Nerden ya da nasıl başlayacağını bilmiyordu ama ona başka seçenek bırakmamışlardı. Yaşaması için tek bir seçenek sunulmuştu o da seçmek zorunda kaldı. Ölümle yaşam arasında bir hayat daha feda etmek istemiyordu. Bir kez daha arafta kalamazdı.

Oldukça kısık bir sesle, "Bizim içindi." diye mırıldandı. Ayakları son durağa ulaşınca derin bir nefes alıp, siyah saçlarını omzundan aşağıya itti. Buz gibi havada yanıyordu. Kalbi acıyla kasılırken ruhu kanatlanmış uçuyordu. Elleri titrerken sabırsızca meyhaneden içeriye girdi. Üzerindeki bakışlar eşliğinde ürkek adımlarla, mavi gözlerinin saniyeler içerisinde bulduğu masaya ilerledi. Genç kızı gören genç adamın arkadaşı şaşkınca ayağa kalktı. Genç adam başını masaya yaslamış uyuyor gibiydi.

Genç kız tüm hevesiyle genç adama yaklaştı. Masadan aşağıya sarkan elini tutup, gülümsedi. Genç adamın yüzünü görmek için neredeyse yerinde tepinecekti.

"Gök Güzeli'm," genç adamın sesiyle kalbi hızlandı. Elleri titrerken genç adamın elini sıkıp gülümsedi. Gözleri yaşlarla dolarken genç adam başını masadan kaldırdı. Genç adamın siyah irisleri yüzünde gezinirken genç kız ağlamaya başladı. Gözyaşları yanaklarından süzülürken dudaklarından hıçkırık kaçtı. Genç adam bir şeyler söylüyordu ama o hiç duyamıyordu.

"Vuslat'ım!" diye bağıran genç adam sarsak adımlarla ayağa kalktı. Sesi meyhanede yankılanmıştı. Vuslat ise hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.

"İlhan," dedi genç adam seslice. "İlhan, Vuslat'ım mı bu? Sende görüyor musun?" İlhan yutkunarak "Görüyorum kardeşim." dedi. Genç adamın sol gözünden bir damla yaş akınca, Vuslat ellerini genç adamın yanaklarına bastırdı.

"Yağız," dedi titreyen cılız sesiyle. Yağız yanaklarındaki ellerin üzerine ellerini koydu. Kafası dopdoluydu ama Vuslat'a ait her zaman kocaman bir yer vardı.

"Yalvarırım buradayım de Gök Güzeli. Ne olursun hayal olma." Vuslat'ın dudaklarından hıçkırıklar kaçarken Yağız kendine gelmemek için dualar ediyordu.

"Buradayım yakışıklım. Hayal değilim. Ben buradayım. Geldim. Bizim için, senin için geldim." Yağız titreyen ellerini yavaşça Vuslat'ın yüzünde gezdirdi. Vuslat'ın canlı olarak karşısında olduğunu idrak edince gözyaşları hızla süzülmeye başladı. Canlıydı. Teni sıcacıktı.

"Gök Güzeli," dedi gözyaşlarıyla. Yanaklarındaki ıslaklığı sildikten sonra Vuslat'ı kollarına çekti. Titreyen elleri Vuslat'ın beline yerleşince Yağız daha çok ağlamaya başladı.

DİLDÂDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin