Aman aman selamlar 💙
Güzel bir bölüm olmuştur umarım. 💕
Bölüm sonunda yorumlarınızı bekliyor olacağım.
"Sonra kırılırsın ve kalbin kafesinde kan ağlar."
18. Bölüm - KENDİNE KIRGIN
Kalbim kafesinde bağırırken, benim kulaklarım çınlamıyordu. Hıçkıra hıçkıra ağlayarak yoluma devam ettim. Kendi yolumu kendim seçmiştim.
Bir yolda yürüyorum. Kulaklıkta sen beni güzel hatırla çalıyordur; oysa beni hatırlayacak kimsem yoktur. Ellerim soğuktan titrerken, kalbim buz tutmuştur. Kırık sokak lambalarının cılız bir ışıkla aydınlatıldığı sokakta ve yolunu kaybetmiş küçük bir kız çocuğu gibiyim. Işıklar bana yolumu göstermiyor. Işıklar mezarımı aydınlatıyor ve ben yerimi hiç yadırgamıyorum.
Kimse sesimi ya da içimde susturduğum çığlıklarımı duymuyor ve benim canım çok acıyor. Canım hiç acımadığı kadar çok acıyor. Acı var iki göğsümün arasında. Yolum kısa ama yolun sonu belirsiz. Ben neredeyim ya da nereye gidiyorum? Neden bu yoldayım? Yaşamak yerine neden ölmeyi tercih ediyorum?
Bir yol vardır. Yolun nereye çıkacağı meçhul ama ben o yolda koşuyorum. Esen rüzgarlar saçlarımı savururken, ben ağlayarak koşuyorum. Sonra çiçekli bahçeler görünüyor. Adım atacağım anda çiçeklerin boynu bükülüyor; oysa çok güzeldi çiçekler.
Kalbim acıyor. Bu ağrı bin bir his içeriyor. Beynimin içinde ağıtlar yakınırken bedenim gömülüyor.
Sevdiğim adamı ardımda bırakıp koşabildiğim kadar koştum. Nefesim soluğumu tıkarken koşmaya devam ettim. Kalbini avuçlarıma bırakan adamın, kalbini avuçlarımda tuzla buz ettim. Pişmandım ama onun daha fazla üzülmesine sebep olmak istemiyorum. Daha fazla yara almadan devam etmeli. Ona yara açan ben olmamalıyım.
Hıçkıra hıçkıra ağlarken koşmaya devam ettim. Nefesim kesilirken durmak yerine koşmaya devam ettim. Onu kırdıysam, kalbimi öldürmek zorundaydım çünkü ben; beni seven kalbi bencilce kırmıştım. Hakkım yoktu.
Otobüs durağında duraksayıp bir köşeye sindim. Hızlı soluklarım yerini sakinliğe bırakırken hiçbir şey düşünecek durumda değildim. Aklım onunlayken ben yine devam edemezdim. Aptalca davranıp, onu geride bırakırken hiçbir şey yapamazdım. Oturduğum durakta etrafıma bakınıp durdum. Kimse yoktu. Kimse yanımda değildi. Kendi kendimi çıkmaza itiyordum.
"Pardon, oturabilir miyim?" Sağ tarafımdan gelen sese dönünce kaşlarım düz bir hal aldı. Elimin tersiyle gözlerimdeki yaşları silip, hafifçe öksürdüm.
"Tabii, sormanıza gerek yok." Oldukça yapılı bir kadındı. Yanımdaki boş yere oturup geriye yaslandı. Siyah kısa saçlarını karıştırıp seslice nefes alıp verdi. Benim soluklarım gitgide azalıyordu.
"Rahatsız olur musun?" Yutkunup yanımdaki kadına döndüm. Siyah gözleri yıllanmış gibiydi. Göz çevresi kırışırken başımı iki yana salladım.
"Hayır olmam." Ufak bir tebessüm ettikten sonra çıkardığı sigarayı yakıp dudaklarının arasına koydu. İçine derin nefesler çekip dumanı yuttu.
"Sigara dumanı rahatsız etmiyor değil mi?" Önceden ederdi ama şimdi hiç rahatsız olmuyorum. Sigarayı görmek bile bana Arat'ı hatırlattı. Dudaklarım titrerken bakışlarımı yere çevirdim. Alacağım her solukta seni anımsayacağım sevgilim.
"Çevremde içen insanlar olduğu için alışkınım." Kadın ağır ağır başını salladı.
"Benimde ailem içerdi. Bende alışkındım, şimdi de içiyorum." Başımı sallayarak kadını cevapladım. Sigarayı birkaç kez soluklandıktan sonra bana baktı. Bakışları ağlayan yüzümü tararken iç çekip önüne döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLDÂDE
General FictionHer şeye rağmen avutulmayı bekleyen kız çocuğuna... Başlangıç: 28/11/2020 Bitiş: 30/07/2023