20.Bölüm - MEVSİMİM SENSİN

2K 179 87
                                    

Selamlar💙
Bölüm aralığı bayağı açıldı. Sınav vs derken zaman çabuk geçti.

Keyifli okumalar💙

Bölüm şarkıları:
Çağan Şengül - Rüya
Aziz Piyade - Bu şehri yakın
Pera - En güzel mevsimim

"Kelimler iyileştirir miydi yaralı bir ruhu?"

20.Bölüm - MEVSİMİM SENSİN

Belki de kaybetmeye mecburdum ya da her şeyden vazgeçmeye. Eğer bir elimde okyanus varsa diğer elimde ateş vardır. Ya su ateşi söndürecek ya da ateş suyu yok edecek.

Gözyaşlarım artarken, kendi kendime neden ağladığımı sorguluyordum. Ağlamamam gerekiyor. Beni yaralayan her kim olursa olsun, onlar için ağlamamam gerekiyor. Beni yaralayan; beni defalarca üzen abim, bana bunu öğretmişti.

"Dilde." Arat'ın telaşlı sesiyle başımı dizlerimden kaldırdım. Yanı başıma gelip, dizlerinin üzerine çöktü.

"Meleğim ne oldu?" Parmakları usulca gözyaşlarımı sildi. Bir ateş okyanusa düşmüş ve okyanus cayır cayır yanıyor. Kocaman okyanusu bir parça ateş tutuşturuyor.

"Karşılaşınca kötü hissettim." Ne dediğimi anlamıştı. Ellerini dizlerimin ve başımın arkasından geçirip beni kucağına aldı. Çıtımı çıkarmadan göğsüne sığındım. Yatak odasına geçince beni yatağa yatırıp odadan çıktı. Telefonuyla kısa bir konuşma yaptıktan sonra yanıma geldi. Beni kendine çekip göğsüne başımı yasladı.

"Çok küçüktüm. 4 yaşına daha yeni basmıştım." Sesi titreyince kollarımı beline sardım. Saçlarımın üzerine ufak bir öpücük kondurdu. Acıyan yaralarımız birbirine sarılmış gibi hissediyordum. Onunla göz göze geldiğimiz o gün, sanki yapboz gibi tamamlanmıştık.

"Anneydi ya Dilde. İnsanın annesi her şeydir. Anne çok kutsaldır. Bende anne dedim. Yatakta uzanmış yatıyor. Meğer hastaymış. Bir erkek çocuğu için anne çok değerlidir. Sizler için de öyle ama bir erkek çocuğu için anne çok başkadır." Gözlerini kapatıp başını saçlarıma gömdü. Acıyan yarası gün yüzüne çıkıyordu. Süslü yara bantları yaralarımızı süsleyecekti hani. Yara bantları sadece yaralarımızı süsleyecekti. Aptal yapışkanlar dışında hiçbir şey değiller.

"Sırf anne dedim diye uyanıp bir ton azarladı. Sonra," sesi daha çok titredi. Arat'ın sesi titredikçe kalbim kafesinde boğuluyordu. "Sonra dayak yedim kendi öz annemden. Kaç saat sürdü bilmiyorum ama bana bir asır gibi gelmişti." Sırf anne dediği için. Bu nasıl vicdansızlıktır. Kollarımı daha sıkı beline sardım. Benden güç almaya çalışır gibi bir hali vardı. Başımı boyun boşluğuna gömüp kokusunu derin soluklarla ciğerlerime çektim. Geri çekilip kızaran gözlerine baktım. Ne çok yarası vardı; ne çok kırgınlığı. Ama devam ediyordu. Bir şekilde hayatta kalmayı başarmıştı. Sırtımı yatak başlığına yaslayıp Arat'ı kendime çektim. Başı göğsüme yaslanırken gözlerini sıkı sıkı yumdu. Birkaç damlanın düştüğüne şahit oldum. Birkaç kor ateş ikimizi de yakıyordu.

Bir yaran vardır; amansız bir hastalık gibi günden güne seni tüketen. Bir de kocaman bir sızı vardır. Hiçbir şeyle dolduramayacağın bir sızı. Ne yaparsan yap geçmeyecek.

Çıtımı çıkarmadım. Sadece saçlarını okşadım ve o da sessizce gözlerini kapattı. Ağlamadı. Sadece birkaç damla gözyaşını azad etti. Kuruyan dudaklarımın üstünde dilimi gezdirip derin bir nefes aldım.

"7 yaşıma basalı sadece 1 hafta olmuştu." Kollarını daha sıkı belime sardığı anda uyanık olduğunu anlıyordum.

"Babam eve gelip apar topar yemek yedi. Büyük bir çete operasyonu varmış." Sesim çatallaşıyordu. Yutkunup saçlarını okşamaya devam ettim. "Bol bol vakit geçirdik. Babamızla geçirdiğimiz son saatler olduğunu bilmeden. Hatta abimle kim babamı çok seviyor diye atışmıştık." Başını kaldırıp yüzüme baktı. Kahverengi hareleri gözlerime derin ve anlamlı bakıyordu ki, her şeyi unutup gülümseyecektim.

DİLDÂDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin