28.Bölüm - ÇİÇEKLİ YOLLAR
"Barışın güvercini, savaşın kartalı!"
Bazen olduramadığımız o kadar çok şey var ki; insanın çabası yetmiyor. Yorgunluklarımız bazen de kırgınlıklarımız oluyor. Hayatın bin bir çeşit yükü omuzlarımıza çökerken, biz sadece yürümeye devam ediyoruz. Dizlerimiz yara bere içinde bile olsa yolumuza devam etmek zorundayız çünkü günün birinde o yol tükenecek. Yürümezsek eğer o yol bitmez. Sonunda uçurum dahi olsa bazı yollar yürünmeli.
Bütün yaralarım kabuk tutmuş ve kabuklarını atmıştı. Şimdi sızlayan birkaç yaram var ve onlarda zamanla iyileşiyor. Belki de çoktan iyileşmeye yüz tutmuş, kim bilir...
Bütün uzvum zangır zangır titrerken ellerimi kamuflajımın yüzeyine bastırdım. Hayat beni nereden nereye getirmişti. Hiç tahmin edemeyeceğim kararlar vermiş ve hiç yaşamayacağımı düşündüğüm şeyler yaşamıştım. Ve sonuç olarak buradayım. Ait olduğum o yerde. Başımın üstünde yerini alan değerli berem kalp atışlarımı artırıyor. Yemin törenimdeyim. Ve bu paha biçilmez an beni heyecandan öldürecek.
Göğsümde taşıdığım arma altında atan kalbimin zangır zangır kafesinde titremesine sebep oluyor. Dudaklarımın arasından çıkan bu yemin, ve bu yemini hayatım boyunca tutacağım.
"Özel harekat olarak!"
"Özel harekat olarak!"
"Mücadelemiz!"
"Mücadelemiz!"
"Son nefes!"
"Son nefes!"
"Ve son damla kana kadardır!"
"Ve son damla kana kadardır!"
Kanımın son damlasına kadar bu uğurda can vermeye ant içmiştim. Ölüm bize ne yakın ne uzak!
Anılar gözlerimin önünden geçip giderken gülümsedim. Yemin törenimde neler yaşamıştık öyle hala dün gibi hoş üzerinden yıllar geçti. Abim ve Arat'ın kamuflajla geleceğini hiç düşünmemiştim, ki zaten son dakikada yetiştiler. Ve onları da sıraya geçmeleri için azarlayan müdürün sözleri aklımdan çıkmazken tekrar güldüm.
"Karşındayım, sen böyle güldükçe içim eriyor." Sözleri, bir iğnenin usulca iplikten geçmesi gibi ruhumdan geçip gitti ama iz bırakarak. Yüzümdeki gülümseme büyürken gözlerimi kıstım.
"Arat Bey," koltukta geriye yaslandım. Hafta sonuydu ve biz yine yan yana gelmiştik. Bu anların gelmesini iple çekiyordum. Arat devam etmemi bekliyordu ve onu daha fazla bekletmedim. "Nasılsın canım?" Bana bakıp başını iki yana salladı.
"Seni görene kadar keyifsizdim," gözlerim keyifle yüzünde gezindi. Bu adamın bana hiç acıması yok bence yoksa karşısında mum gibi erimeme nasıl müsaade ediyor...
"Ya Arat, bana hiç acıman yok mu?" Kaşları düşünceli bir şekilde çatılırken, oturduğu yerde doğruldu. Sözlerimi epey ciddiye aldı.
"Ne oldu meleğim?" İç çekip dudaklarımı büzdüm.
"Kalbim duracak." Rahat bir şekilde nefes alıp tekrar geriye yaslandı. Dudaklarında aşina olduğum o enfes gülümse yer alırken bana döndü ve bir kez daha beni süzdü.
"Sen," dedi tek kaşı havalanırken. "Senin hiç insafın yok be yavrum?" Ben şaşkınlıkla ona baktım.
"Ben," dedim ve sustum. Beni susturdu. "Bu kadar güzel olman adil mi?" Söyledikleri beni gülümsetti. Beni güzel bulması hoşuma gidiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLDÂDE
General FictionHer şeye rağmen avutulmayı bekleyen kız çocuğuna... Başlangıç: 28/11/2020 Bitiş: 30/07/2023