25.Bölüm - BİR HİLÂL UĞRUNA / İKİNCİ SEZON

1.9K 155 38
                                    

Bölüm şarkıları: Mark Eliyahu - Hope
Bahadır Sağlam - Sana bir şey olmasın
Sema Moritz - Hasret

"Acıyan yaralarımı öpen adamın acılarını alamadım."

25.Bölüm - BİR HİLÂL UĞRUNA / İKİNCİ SEZON

Acı bütün bedenime yayılırken, ben kendimi bir acının içinde yitirmiştim. Kanlı ellerim kendi canım için savaş halindeydi. Direndim. Gözyaşlarıma ve duygularıma direndim. Her şey bir kabustan ibaret olsun diye direndim. Olmadı. Kabusum son bulmadı. Canım acıyor. Canım çok acıyor. Acı ruhuma sirayet etmişti. Kalbim atışlarını bırakıp canına can olmaya çalışıyordu.

"Nabzı azalıyor." Sesler uğultudan ibaretti. Ellerim ellerini daha sıkı kavradı. Bırakamazdı. Beni bırakmaya cüret dahi edemez. Bunu bana yapmaya hakkı yok! Beni yolun ortasında bırakamaz. Benim kalbim bana ihanet edemez. Benim canım canımı yakmaz. Arat benim canımı acıtmaz ki.

"Kalbi durdu!" Canım çok acıyordu. Kalbim çok acıyordu. Kalbim durmuştu. Nabzım yoktu. Hıçkırıklarım boğazımı yakarken avuçlarımın arasındaki ele tutundum. Benim elimi tutan adamın elini sıkı sıkı tuttum. Acıyan yaralarımı öpen adamın acılarını alamadım.

"Beni bırakma. Beni lütfen bırakma." Dudaklarımı cansız ellerine bastırdım. Ne olur sende benden vazgeçme. Günün sonunda sende benden vazgeçme. Herkes bana sırtını dönmüşken, sen beni ardında bırakma. Beni seninle sınama.

"Kalp masajına devam!" Sesler birbirine karışırken ben kaybolmuştum. Bir hiçliğin avuçlarına yığılmış ve her şeyi unutmuştum. Herkesin varlığı silikleşirken ellerim onun ellerindeydi. Beni bırakma Arat. Beni bir başıma bırakma. Bir yara daha kaldıramam. Bu kız çocuğu bir acıyla daha büyüyemez. Bir acıyı daha sırtlayamaz. Bu kız daha fazla yaşayamaz. Bu kız daha fazla acıyla yaşayamaz. Daha çok güçlü olmak istemiyorum. Kaybettikçe güçlendim ama bu kez olmaz! Bu kez kaybetmek istemiyorum. Canımı kaybetmek istemiyorum.

"Nabzı geldi. Çok yavaş hemen ambulansa taşıyalım." Benden gidiyordu. Elleri ellerimden ayrılırken kendimi daha çok kaybettim. Parmakları avucumdan kayıp giderken hiçbir şey yapamadım. Bilincim kendini karanlığa bırakırken, taş zemine yığıldım.

Bir acının eşiğinde soluklanıyordum. Gözlerim kan çanağı bir halde doğruldum. Kanlı ellerim yerini temizliğe bırakmıştı. Üzerimdeki tişört kana bulanmış bir haldeydi ve değişmişti. Hızla yataktan kalkıp odadan çıktım. İnsanlarla dolu koridorda bir başımaydım. Yolumu kaybetmiştim. Yolun ortasında kimsesiz kalmıştım. Dizlerim yükünü taşımakta zorlanırken yavaşça dizlerimin üstüne çöktüm. Acının ruhuma hükmetmesine izin verdim. Başka kapı yoktu. Çıkmaz bir sokakta kaybolmuş bir çocuktum.

"Dilde." Beni huzura kavuşturacak bir ses miydi duyduğum? Bedenim havalanırken tüm direncimi yitirmiştim. Hayat bitmişti. Yaşam yok olmuş gibi hissediyorum. Nefesim kesilirken nasıl yaşıyorum ben böyle! Delirmiş gibi çırpınmaya başladım.

"Sakin." Abimin yatıştırcı sesi hiçbir şeye yaramadı. Kalbim kaybettiği yolu için kafesinde çırpındı. Bütün bedenim düşüncelerimin doğrultusunda harekete geçti.

"Arat," dedim fısıltıyla. Gözyaşlarım hızla ezbere bildiği yolları ezip geçti. Elmacık kemiklerim yaşlarla ıslanmış ve kirpiklerim sırılsıklam olmuştu. Acım kat ve kat artıp beni öldürmeye çalışıyordu. Bu acı farklıydı. Ne yaşatmaya gücü vardı ne de öldürmeye; beni arafta bırakmıştı. Ben, bir kez daha acının ortasında kalmıştım. Sevdiğim bir adamı daha kaybetmemek için mücadele ediyordum.

DİLDÂDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin