21.Bölüm - DİLDÂDE

2.2K 168 85
                                    

Bölüm şarkıları;
Çağan Şengül - Papatya
Toygar Işıklı - Bırak sende kaybolayım
Sezen Aksu - Herkes yaralı
Çağan Şengül & Yasir Miy - Seni kaybettim

"Ben hep kapalı bir kutuya hapsedildim. Kanatlarım kendi kendini çürütene dek kilitleri açan olmadı."

21.Bölüm - DİLDÂDE

Gözlerimi sıkıca yumup bir süre bekledim. Benim ardıma bakmaya cesaretim dahi yok iken, nasıl olur da onun sormaya cesareti olur. Ellerimi yumruk haline getirip tüm duygularımı içimdeki toprağa gömdüm. İçimde biriken ölü topraklar beni günden güne içine hapsediyordu. Hislerimi ölüme terk etmek isterken bende ölüyordum. Kaybediyordum tüm hislerimi.

Bir çift kahverengi bakışlar hayatımın anlamı olmuş. Ve beni hayata döndürmüştü. Aklıma Arat gelince yüzümde kocaman bir gülümseme yeşerdi. Yanından ayrılalı birkaç dakika olmuştu ama ben onu şimdiden çok özledim. Özlemim kalbimde bir kibrit yakıp daima yanmaya ant içmişti.

"Dilde." dedi kısık bir tonda. Hayatım bu anda dipsiz bir çukurda nefes almaya çalışıyordu. Benim ciğerlerime çektiğim her soluk boğazıma bir yumru gibi oturup tüm nefesimi tıkadı.

"Sorma."

Kelime dudaklarımdan kanarcasına çıktı. Ruhum kan revan içinde debelenirken benim abim beni hiç görmedi. Hiç sormadı Dilde iyi misin diye. Hep kapalı bir kutuya hapsedildim. Kanatlarım kendi kendini çürütene dek kilitleri açan olmadı.

Hızlı adımlarla odamın kapısına ulaşıp kendimi içeriye attım. Sırtımı kapattığım kapıya yaslayıp yere çöktüm. Göğsüm acıyla sızım sızım sızlarken dişlerimi sıktım. Ağlamamak için tüm direncimi kullanmak istedim. Ama olmadı. Gözyaşlarım hızla yanaklarımdan süzülürken kendimi tutamadım. Ağladım. Her acımı gözyaşlarımla akıttım.

Ağladım. Dakikalarca hüngür hüngür ağladım. Başım şiddetli bir şekilde ağrımaya başlamış ve beni acıdan kıvrandırmaya yüz tutmuştu. Başımın ağrısına katlanamıyordum. Güç bela ayağa kalkıp odamın kapısını açtım. Ortalıkta kimseler görünmüyordu. Annem öğlen vakti fenalaştığı için sürekli uyuyordu. Babamdan sonra hiç iyi olamadı. Ne kadar dik durursa dursun gönlü bir kere mağlup olmuştu.

Mutfak çekmecesinden ağrı kesici çıkarıp içtikten sonra odama geçtim. Yatağa uzanınca aklımda binlerce düşünce gezindi. Ama Arat tüm düğümleri kendine bağlamış ve beni kendine çekmişti. Ne olursa olsun aklımın büyük bir köşesi ona aitti. Hep onu düşünüyordu.

Sabah hissiz bir güne uyanmış gibiydim. Güneş şehri ısıtırken, bizim buz dağlarımız güneşi yok ediyordu. Esneyerek yataktan kalktım. Bakışlarım telefonumu arıyordu. En son nereye attığımı bilmiyordum. Her şeyi boş verip odamdan çıktım. Mutfaktan sesler geldiği için yönümü oraya çevirdim.

"Deran." diye mırıldandım yanına yaklaşıp. Kahvaltı hazırlıyordu. Kız kardeşimi dahi unutmuştum. Eskisi gibi değildik.

"Günaydın abla." Kuru bir tebessüm ettikten sonra Deran'a yardım etmeye başladım. Ruh halim iyi gibiydi ama dünden kalan baş ağrım bir türlü geçmemiş.

"Vuslat abla da burada kaldı." Göz ucuyla Deran'a baktıktan sonra domatesleri doğramaya devam ettim.

"Nerede?" dedim merakla. Elindeki yumurtaları tezgaha bıraktı.

"Ekmek almaya gitti. Dün annem fenalaşınca ilk müdaheleyi Vuslat abla yaptı. Hemşireymiş." Ağır ağır başımı salladım. Abimi sormayı düşünmedim bile çünkü artık merak etmiyorum. Ne yapıyor ya da nasıl hiç bilmek istemiyorum.

DİLDÂDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin