29.Bölüm - BAŞLANGICIN BİTİŞİ
"Ben seni sevmekten çok sana inanmak istedim. Beni kusurlarımla sevebileceğine..."
Bir insan kusurlarına rağmen sevilebilir. Zaten kusurlarına tahammül edemediğiniz bir insanı sevmeniz mümkün değil. Bir insanı her haliyle anlayıp, kabul etmek elbette zordur. Ve ben kendime her dönüp baktığımda, Arat'ın her şeye rağmen beni seviyor oluşuna hayran kalıyorum.
Bazen dünyanın en aptal insanı olabiliyorum ya da en bencil. Çoğu zaman yersiz çıkışlarım oluyor ya da onu bencilce kendimden uzaklaştırmam ama Arat hiç gitmiyor. Onun hiç gitmiyor oluşu gidemeyeceği anlamına gelmiyor. O durup sorunları çözmeyi ve aramızın düzelmesini istiyor. Çünkü biz her şeye rağmen birbirimizi sevebilmenin yolunu öğrendik. Elbette her insan gibi onunda kusurları var; zaten hangimizin kusuru yok ki.
"Dilde," adımı duymamla başımı kaldırdım. Buğlem ve Vuslat yengem mutfakta hem yemek yapıyor hem de sohbet ediyor. Herkes Arat ile evlenme kararımızı öğrenmiş ve desteklemişlerdi, tabii ki abimin huysuzluğunu es geçmeyeceğim. Arat'ın bana evlenme teklifi ettiğini duyduğunda onu daire başkanlığının etrafında saatlerce koşturmuş ve üzerine azarlamıştı. Abimin bu kadar kıskanç olduğunu tahmin etmiyordum; yani bana karşı böyle savunmacı olması garip hissettiyor, onca yaşanmışlıktan sonra.
Yaşanmışlıkların üzerinden seneler dahi geçse ben unutamıyorum. Benim yapım bu. Ben gerçekten bu konuda kendime çok kızıyorum ama yapacak bir şeyim yok. Bazı kusurlarımı görmezden gelemem. Sanırım kendimi böyle kabul etmem gerekiyor.
"Ay Dilde," dedi bu kez Buğlem. "Nereye daldın?" Derin derin nefeslenip gözlerimi Buğlem'e çevirdim.
"Hiç," bana inanmamış gibi bakıyor, ki inanmadığı apaçık belli.
"Yüzüğümü gördünüz mü?" Konuyu hızla değiştirip kocaman gülümsedim. Her seferinde elimi kaldırıp yüzüğümü göstermemden bıkmışlar, ama bu umurumda değil.
Buğlem ters ters baktıktan sonra konuştu. "Görmemişin yüzüğü olmuş." Buğlem'e dil çıkarıp tezgaha yöneldim.
"Yani senin yok değil mi?" Bana masadaki meyve tabağından elma alıp fırlattı ama son anda kenara çekilmemle ucuz kurtuldum. Reflekslerim epey gelişti.
"Bu Dilde çok gıcık olmuş değil mi Vuslat abla?" Yengem kıkırdayarak ben bilmem der gibi omuz silkti. Buğlem'e bilmiş bir bakış atıp, doğradığım patatesleri suyun altına tuttum.
"Ay Vuslat abla, vallahi seninle de hiç dedikodu yapılmıyor. Kız insan biraz yorum yapar ama sende tık yok." Vuslat yengem gülümseyince ben lafa daldım. "Senin de ağzın hiç susmuyor Buğlem."
Bana ters ters baktı. "Artık susacak mısın Dilde?" Kahkaha attım. Elbette seni delirtmek hoşuma gidiyor.
"Muhabbetiniz daim olsun ama acıktık." Abimin sesini duyunca mutfak kapısına döndüm. Gözlerim abimin arkasında duran yeğenime kaydı ve minik bebeğimize bakıp kocaman gülümsedim.
"Hala," dedi abimin bacakları arasından sıyrılıp mutfağa girerken. Tebessüm ederek dizlerimin üzerine çöktüm ve kollarımı iki yana açtım. Yeğenim koşarak kollarımın arasına girdi. "Sen şimdi gelin mi oldun?" Kahkaha attım. Önder gelin olmayı ne biliyor Allah aşkına.
"Sen nereden biliyorsun Önder?" Başını göğsüme yaslayıp Buğlem'e baktı. Ve ben onun bu bilgiyi nereden öğrendiğini çok net anladım.
"Buğlem halam öyle söyledi." Buğlem'e ters bi' bakış attıktan sonra, yeğenimi kucağıma alıp ayağa kalktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLDÂDE
General FictionHer şeye rağmen avutulmayı bekleyen kız çocuğuna... Başlangıç: 28/11/2020 Bitiş: 30/07/2023