BÖLÜM 2

11.6K 587 23
                                    

IDA

Pislik Bay James Reagan'ın yüzüne doğru eğilirken Ida gerilmişti. Reagan sinirlenmemeliydi. Kendini tutmalıydı yoksa Ida olacaklardan korkuyordu. Reagan'ın sinirle derin bir nefes aldığını, göğsünün hızla inip kalkmasından anladı. Havada bir basınç oluyordu sanki her saniye basınç artıyordu. Kulakları çınlayan Ida kafasının patlayacağını hissetti.

Sınıfa baktı ve herkes sanki çınlamayı durdurabilirmiş gibi kulaklarını kapattı. "Hayır, olamaz" diye düşündü. Sandalyesini geriye doğru çekti. Bay James tahtaya geçerken Ida Reagan' a tekrar baktı. Gözleri dolan Reagan gözlerini kapatmış bekliyordu. O sırada tekrar camın çatlama sesini duydu. "Galiba camları patlatacak" diye düşündü Ida ve düşündüğü de oldu. Camlar sırayla patlarken Ida siper aldı ve Reagan'a baktı. Reagan daha yeni bir şeylerin farkına varıyormuş gibi şaşkınlıkla etrafına bakınıyordu.

Herkes dışarı çıkarken Reagan onu kolundan çekmiş, koridora çıkarmış, bahçeye indiriyordu. Reagan Ida' ya bakarak

"Orada ne oldu öyle?"

Ida "Bilmiyorum" dedi. Ama aslında ikisi de ne olduğunu gayet iyi biliyorlardı.

Aslında Reagan hiçbir zaman Ida' ya böyle bir gücünün olduğunu söylememişti ama Ida zaten bunu beş yıl önce fark etmişti.

5 YIL ÖNCE IDA

Ida bu sabah kalktığında halsiz hissediyordu. Hazırlanmak şöyle dursun kolunu kaldıracak hali yoktu. Ama okula gitmeliydi çünkü bugün vermesi gereken önemli bir proje vardı. Zorla da olsa ayağa kalktı, üstünü giyindi. Çantasını taktı ve aynaya baktı.

Sarı saçları, yeşile çalan mavi gözleri ve kalın dudakları vardı. Herkese göre güzel olabilirdi ama Ida kendini hiçbir zaman güzel bulmamıştı. O bir kere esmer olmak istiyordu. Ona göre esmerlerin ciltleri daha güzeldi. Hemen zarar görmüyorlardı. Bir köşeye çarpsa hemen kolu morarırdı. Bir süre aynada kendine baktı ve aşağı indi.

Aşağı inerken biliyordu ki annesi yine evde yoktu. Annesi hemşireydi ve sık sık evde olmazdı. Bazı geceler eve hiç gelmezdi. O yüzden evde ona yemek yapacak biriside yoktu. Raftan kâse alıp dolaba gitti. Dolabın üstünde annesinin bıraktığı not vardı. 

"Tatlım, benim bir işim çıktı. Hemen gitmem lazım. Seni seviyorum. Annen." Ida dolabın üzerindeki notu çıkardı. Sesli bir şekilde "ne zaman gitmen lazım değil ki" dedi ve notu buruşturup mutfağın köşesinde duran çöpe attı. Gevreğini tabağa koydu ve üstüne de sütü ekledi. Kim sabah bir kase gevreğe hayır diyebilirdi ki? saate baktı ve hızla gevreği yedi.

Dışarı çıktı. Bugün hava günlük güneşlikti. Kuşlar ötüyordu. İnsanlar bugün sanki daha mutlu gibiydiler. Ida'nın okulu eve yakındı ve bundan çok memnundu. Okul otobüsünün gürültüsünü dinlemektense sessizce yürümek daha güzeldi. Derin bir nefes alıp yürümeye devam etti.

Okula vardığında ise bahçe çok kalabalıktı. Herkes bir yere toplanmış, ne oluyorsa onu izliyorlardı. Ida normalde böyle şeylerle ilgilenmeden direkt yukarı çıkardı ama o gün onu durduran bir şey oldu. Bir kız çığlığı tüm bahçeyi doldururken kayıtsız kalamadı. Bu sefer çok merak etmişti. Kim neden çığlık atsın ki? Ida kalabalığı yararak öne geçti ve gördüğü manzara hiç hoşuna gitmedi.

Üst sınıflardan en zorbaları Micheal, Jack ve William Ida' nın sınıfındaki bir kıza zorbalık yapıyorlardı. Bu üç zorbanın zorbalık yapmadığı bir an bile yoktu. Bu seferde zavallı kızı seçmişlerdi. O kısa boyuyla önderleri olan Micheal,

"Hey ezik paran var mı? Sökül bakalım paraları"

Zavallı kız (Ida adını hatırlamıyordu) "Benim param yok ki" dedi

GÜNEŞ AĞACIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin