BÖLÜM 37

3.2K 295 9
                                    

KAHYA

Uzaktan, ağaçların arasından Reagan ve kraliçeyi izliyordu. "İyi ki kaçmışım" diye düşündü. Eğer o da orada olsaydı şu anda kafası patlamış, ölmüş olurdu ama şanslıydı. Akıllılık yapmış, kaçmıştı. Kraliçenin parmaklarının teker teker patladığını, en sonunda ise sağ elinin artık olmadığına şahitlik ederken dehşete kapılmıştı.

Böyle bir şey olacağını hiç tahmin etmezdi. Kraliçenin büyüyüşüne şahit olmuştu. Onun ne kadar güçlü ve istediğini her zaman alan biri olarak tanımıştı ama yanılmıştı. Onun böylesine köşeye sıkıştığını ilk defa görüyordu. Kocası öldüğünde bile bu kadar korkuya kapılmamış, hemen bir çare bularak onu Güneş Ağacının köklerine gömmüştü.

Hiçbir zaman bunu doğru bulmamıştı. Güneş Ağacının zehirleneceğini düşünmeyerek kraliçeye yardım etmiş, sonrada pişman olmuştu. Kimseye söyleyememiş, bunu bir sır olarak saklamıştı. Yıllarca kraliçenin yaptığı zalimliklere, halkına ihanet edişine şahit olmuş ve susmuştu. Sadece uzaktan bir seyirciydi. Aynı şimdiki gibi.

Dayanamıyordu. Artık gözü önünde birisinin ölmesini istemiyordu. Sadece huzur istiyordu. Pişmanlık olmadan yaşamak istiyordu. Bir kez olsun yatağında yatarken kabus görmek istemiyordu. O yüzden kraliçe hizmetçi George'u öldürdüğü gün bir bilmece yazdı ve rengi belirgin bir kitabın arasına koydu. Bu bilmeceyi kimin bulduğu önemli değildi. Sadece sırtındaki yükü birazda olsa azaltmak istemişti. Sırlarını, en azından halkı kurtarmanın sırrını o kağıda yazmıştı.

Beklemişti. Belki bir umut biri okur diye beklemişti. Bir gün kütüphaneye tekrar gitti. Kağıdın orada olup olmadığını kontrol etmek için ve gördüğü şeyle birlikte mutlu oldu. Kitabın arasında kağıt yoktu. Bu demek oluyordu ki kağıdı biri almıştı. Hemen kütüphane sorumlusuna gidip, kütüphaneye en son girenlerin listesini istedi. Listeye baktığında ise Leydi Reagan ile Leydi Lily'in giriş yaptığını gördü.

Leydi Reagan'ın görmesi onun için iyi bir haberdi. Onu ilk gördüğünde kraliçeye denk olan tek kişi olduğunu anlamış, yanılmamıştı. İşte şimdi ise bu raddeye gelmişlerdi. Artık kraliçe ölmek üzereydi. Sevinse mi üzülse mi bilemedi. Ne de olsa yıllarca hizmet ettiği biriydi.

Leydi Reagan yavaş yavaş kraliçeyi öldürüyordu. Şimdi ise kraliçe iki bacağını birden kaybetmişti ve kan kaybından ölmek üzereydi. Son nefeslerini veriyor, hala ona zarar vermesin diye yalvarıyordu.

"Lütfen, lütfen yeter. Sadece ölmeme izin ver. Bunu bana yapma."

Leydi Reagan kaşlarını çattı. Sanki yüzünde belli belirsiz acıma, üzüntü oldu ama sonra hemen bu ifade kayboldu. Onun yerine duygusuz bir ifade aldı yüzü.

"Yetmez, hiçbir şey yetmez anladın mı? Yetmeeezz!" diye bağırdı kafasını gökyüzüne çevirerek. Bağırırken yumruklarını sıkmıştı. Bu haykırışla birlikte kraliçeye elektrik çarptı. Çarpan elektrikle beraber kraliçe tüm ormanı inleten, ardı arkası kesilmeyen çığlıklar attı. Elektrik çarpmaya devam ediyor, havaya pişmiş et kokusu verene kadarda devam ediyordu. Sonunda kraliçenin çığlıkları kesildiğinde ise artık ondan geriye hiçbir şey kalmamış, kül olmuştu. Ağzı açık bir şekilde gökyüzüne bakan kraliçenin cesedinden duman tütüyordu.

Artık ölmüştü. Yaptığı zulüm ve işkencelerden sonra öylece hayata veda etmişti. Aslında kraliçeye biraz acıyordu. Kocasını yıllarca beklemişti ama hiçbir sonuç alamadan hem kocası öldü hem de kendisi.

Kraliçe kül olduktan sonra bile Leydi Reagan sakinleşmemişti. Etrafındaki elektrik akımı daha çok etrafa yayılıyordu. Genişleyen elektrik akımı bazı ağaçlara çarpmış, yakmıştı.

GÜNEŞ AĞACIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin