BÖLÜM 10

5.5K 430 7
                                    

"Genç kız tam iki gün boyunca aç ve susuz olarak havada bırakılmış. Her gün biraz daha yılanlara yaklaşıyormuş ama genç kızın itiraf edeceği hiçbir şey yokmuş. Kaçırıldığı ilk günde hiçbir şey yemeyen genç kız açlıktan ölecekmiş gibi hissediyormuş. Susuzluğunu gidermek için yutkunsa da bu da pek işe yaramıyormuş. Üçüncü günün sabahında gardiyanlar onu yukarı çekmiş. Onu, asılı olduğu zincirden çıkarmışlar. Elleri hala zincirli olmasına rağmen tavandan indiği zaman tüm kasları rahatlamıştı. Açlıktan midesi kazınıyor, susuzluktan ise başı ağrıyormuş. Dili damağı birbirine yapışmış. Gardiyanın çekiştirdiği kanatlarının olduğu yer yani kürek kemikleri de ağrıyormuş.

Gardiyanlar bu sefer kafasına çuval geçirmemişler. Nereye gideceğini bilmeyen genç kız bir umut onu serbest bırakacaklarını düşünmüş ama çok küçük bir umutmuş sadece. Bütün yolu atın arkasından zincirle yürüyerek gelmiş ve gördüğü manzarayla tüm umutlarının boşa olduğunu anlamıştı. Halka açık yerde samanlarla dolu bir platformda tahta bir çubuk varmış. Bir sürü insan olanları izlemek için toplanmıştı. Genç kız görünür görünmez hemen bağırmaya başlamışlar.

"İblis geldi!"

"Yakın onu!"

"İblis!" herkes bunları söylüyormuş.

Genç kız bu sözleri duymuyormuş. Gördüğü tek şey ailesi ve ailesinin tam yanında olan sevgilisiymiş.

"Julian" demiş genç kız. Belki de son kez görecekti sevgilisinin mavi gözlerini ve bukle bukle saçlarını. Ona sarılmak ve son bir kez onu ne kadar çok sevdiğini söylemek istiyormuş

"Esta" genç kız genç adamın onun adını söylemesiyle kalbinin içinde bir şeyler kopmuş.

Reagan hikâyeyi bölmek zorundaydı çünkü aklına bir soru daha takılmıştı "Bir dakika, bir dakika kraliçe Solntses'in adı Esta mıymış?"

Lily , " Biz kraliçeye temsilen Solntses deriz. O buranın ilk kraliçesi. Ağacı gördüğünde kraliçe Solntses ikinci bir isim olarak kendine Solntses adını koymaya karar vermiş". Lily hikayeye devam etti.

"Annesi gözyaşları içinde onları tutan insanları geçmeye çalışıyor ve kızını yakmamaları için yalvarıyormuş. Babası da aynı şekilde bu olaya isyanlar ediyor, genç kızında bir insan olduğuna ikna etmeye çalışıyormuş. Ama genç kız biliyormuş ki insan değilmiş. Daha kim olduğunu bilmeyen genç kız orada ölecekmiş. Annesi ona hep söylerdi "insanlar acımasızdır kızım. Seni ilk gördükleri anda öldürürler" bu sözler zihninde yankılanırken birine odaklanmaya başlamış. O da sevgilisiymiş.

Sevgilisi gözyaşları içinde genç kıza bakıyor ve çevresindeki insanlara annesinin yakardığı gibi yakarıyormuş.

Kalabalıktan bir kadın "Bu şeytan, genç adama büyü yapıp kendine aşık etmiş. Yoksa böyle bir varlık için neden yalvarsın? Yakın bu iblisi!" diye bağırmış. Toplulukta kadına hak vererek bağırmaya başlamış.

Genç kızı samanlarla dolu, ortada tahtası olan platforma çıkarmışlar. Kalabalık, genç kız platforma çıkarılınca heyecanla bağırmaya devam etmiş. Genç kızı tahtaya zincirlemişler ve kanadını çeken gardiyan konuşmaya başlamış.

"Hazır mısınız? Bugün dünyayı pis bir varlıktan daha temizliyoruz. Bu pis yaratığın suçu genç adamı büyülemesi ve etrafına zarar vermesidir. Ölmeyi hak etmiyor mu sizce de?" bu soruyla beraber tüm kalabalık heyecanla daha da yüksek sesle çığlık atmış.

Başka bir gardiyan konuşan gardiyana yanan bir meşale vermiş. Meşaleyi tutan gardiyan "O zaman yakalım!" diyerek genç kızın ayağının dibine meşaleyi atmış.

GÜNEŞ AĞACIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin