Balo salonunun kapısındaydılar. Gergindi. Derin bir nefes aldı ve koridorun sonundaki büyük kapının açılmasını bekledi.
Dev kapı büyük bir gürültüyle açıldı. Yaşlı kahya sanki bir yarışma sunucusu edasıyla,
"işte karşınızda leydi Reagan ve en yakın arkadaşı leydi Lily" diye bağırdı. Tüm ses salonda yankılandı. Tüm misafirler onların olduğu tarafa döndü. Reagan herkesin onlara bakmasıyla birlikte daha da fazla gerildi.
Salona baktığı zaman gözleri ışıktan dolayı kısıldı. Şaşkın bir şekilde salonu inceledi. Kocaman iki avize yukarıdan ışık veriyor, avizenin üstündeki tüm kristal taşlar parlıyordu. Bu kocaman avizelerin yanında birde küçük avizeler vardı. Uzun ve büyük salonda altından yapılma birçok heykel, heykellerle uyum sağlayan duvarlarda da altın rengi desenler vardı.
BALO SALONU TEMSİLİ
Salonun ortasında kocaman, uzun bir masa, masanın üzerinde ise çeşit çeşit yemek vardı. Reagan bu yemekleri görünce karnı kazındı. Karnını tutup Lily'e doğru eğildi ve kulağına fısıldayarak,
"Şu yemeklere bak" dedi heyecanla.
Lily kıkırdadı. O da karnını tutup "Şaka maka bende çok açım. Hemen aşağıya inip o yemeklere saldırasım geliyor." dedi.
Reagan Lily'in yemeklerin üzerine atladığını hayal etti ve kıkırdadı. Böyle konuşmak ona iyi gelmişti. Bir an için normal bir partiye katılıyormuş gibi hissetti.
Kırmızı halı serilmiş merdivenlerden inmeye başladıklarında misafirler şaşkınca birbirlerine fısıldıyordu. Reagan fısıldaşmaların arasından bazı şeylerde duymuştu,
"Demek doğruymuş"
"Ne yani kraliçenin yerine o mu geçecek?"
"Vay canına kanatları ne kadarda muhteşem" diyorlardı.
Reagan bu sözleri duyunca adeta gerginliğinin altında eziliyormuş gibi hissetti. Sadece bir an için mutlu olamaz mıyım? diye düşündü. Bir an için giden gerginliği geri gelmişti.
Aşağı vardığında onu gördü. Takım elbisenin içinde çok iyi görünüyordu. Kol kısmı biraz dar gelmiş, kaslarını belli etmişti. Geniş omuzları daha da belirgin olmuş, takım elbiseyi üzerinde çok iyi bir şekilde taşıyordu. Reagan biraz kıskanmış ve etrafına bakmıştı. Neredeyse tüm kızlar Kenneth'e bakıyor, ona yakın duruyorlardı. Reagan rahatsız olmuş bir şekilde onun yanına gitti ve kıskançlığını saklayarak,
"Kenneth?" dedi gülümseyerek.
Tüm kızlar dikkatini Kenneth'ten ayırıp Reagan'a vermişti. Her zaman ki gibi kanatlarına bakıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞ AĞACI
FantasyReagan küçüklüğünden beri güçlerini kontrol edemiyor, bu güçlerle nasıl başa çıkacağını bilemiyordu. Birde bu yetmezmiş gibi gözlerini açtığında bir ormanın ortasında yapayalnız buluyordu kendini. Burası neresiydi? Şuanda başında bekleyen üç yakışık...