Bu kanatları kontrol etmek epey zormuş diye düşündü Reagan. Aynaya baktıktan sonra yatağa doğru yürüyordu ki yatağın yanında, sehpanın üzerindeki vazoyu devirdi.
"Pardon bu kanatlarla ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yok" dedi ve yatağa oturdu. O sırada ise suyu ve güneş kremini getiren iki erkek hizmetçi odaya girdi. İkisi de şaşkınlıkla Reagan'ı izliyordu. Sanki Reagan orada değilmiş gibi aralarında fısıldaşıyorlardı. Kenneth bunu fark ederek
"Tamam siz dışarı çıkabilirsiniz." dedi.
Hizmetçiler Kenneth'i dinleyerek istemeden de olsa çıktılar. çıkmadan önce de son bir kez Reagan'a baktılar. Hizmetçiler çıktığında ise etrafa sessizlik çöktü. reagan sessizliği bozmak istiyor, düşünceleriyle baş başa kalmak istemiyordu. O sırada Kenneth sanki onun iç sesini duymuş gibi
"Sana krem sürülmesi gerekiyor. Herkes odadan çıksın." Dedi.
Reagan şaşırarak "Kremi sürecek olan Lily değil mi?"
"Hayır, ben süreceğim." dedi Kenneth ciddi bir şekilde.
Reagan Kenneth'in yüzüne baktığında sanki Reaganla bir şey konuşmak istiyormuş gibi görünüyordu. O yüzden ses çıkarmadı ve herkesin odadan çıkmasını bekledi.
Herkes odadan çıktığında Reagan "Benimle bir şey konuşmak istiyormuş gibi görünüyorsun" dedi emin olamayarak.
Kenneth yatağa, Reagan'ın arkasına oturdu. Kremin kapağını açtı ve yeşil kremi Reagan'ın kanatlarının çıktığı yerlere sürmeye başladı "Evet seninle bir şey konuşmak istiyorum. Kraliçe hakkında"
Reagan Kenneth kraliçe der demez hemen savunmaya geçerek "Bak Kenneth abarttığımı falan söyleyeceksen sana söyleyeyim abartmıyorum. Sizde görmüş olmalısınız dün geceki kadın neredeyse beni öldürecekti. Eğer ben kadını daha önce öldürmemiş olsaydım." dedi soğukkanlılıkla.
"Biliyorum Reagan. Benim seninle konuşmak istememin sebebi haklı olman"
Reagan şaşırarak "Haklı olmam mı? Bana inanıyor musun?"
Kenneth, "Evet, inanıyorum. Dün akşam sana anlatmak istemiştim ama işlerim çıkmıştı. Bu aralar ortalıkta bir dedikodu dolanıyordu.
"Nasıl bir dedikoduymuş o?" dedi Reagan merak ederek. Kenneth'in onu haklı bulmasına şaşırmıştı. Ne de olsa o kraliçenin askeriydi. Nasıl bir dedikodu Kenneth'i ikna edebilmişti.
"Ortalıkta bir süredir bir dedikodu yayılıyordu. Bir hizmetçi dün öğle saatlerinden sonra kaybolmuştu. O sırada da kraliçe beni taht odasına senin hakkında sorular sormak için çağırdı ve orada, taht odasının bir ucunda bir şey gördüm."
Reagan sabırsızlanarak "Ne gördün?" dedi.
"Bir hizmetçi papyonu. Onu oradan kaldırmayı unutmuşlar. Kraliçe odadan çıktığında papyonu yerden aldım. Papyonun bağlarına baktığımda ise orada dikişlerle yazılmış kaybolan hizmetçinin ismini gördüm. Papyonda kan vardı. ilk başta inanamadım ama sonra seni öyle havada süzülürken görünce..."
"Olayın ciddiyetinin farkına vardın" dedi Reagan arkasına dönerek. Reagan arkasına dönmesiyle Kenneth kremi sürmeyi bıraktı. Krem şimdiden etkisini göstermiş ve yanma hissini geçirmişti. Birbirlerinin gözlerine bakıyorlardı.
Kenneth "Geceleri nöbetleşerek senin yanında kalacağız. Bu konuyu çocuklarla da konuşacağım" dedi ve kalktı. Tam kapıyı açıp gidiyordu ki Reagan,
"Teşekkür ederim" dedi.
Kenneth kapı kolunu tumuş öylece donakalmıştı. Arkasına dönüp Reagan'a
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞ AĞACI
FantasyReagan küçüklüğünden beri güçlerini kontrol edemiyor, bu güçlerle nasıl başa çıkacağını bilemiyordu. Birde bu yetmezmiş gibi gözlerini açtığında bir ormanın ortasında yapayalnız buluyordu kendini. Burası neresiydi? Şuanda başında bekleyen üç yakışık...
