BÖLÜM 38 (FİNAL)

4.9K 370 71
                                    

REAGAN

Sevdiği herkes yok oluyordu. Sanki birini sevse hemen kötü bir şey olacakmış gibi. "Hepsi benim suçum belki de kimseyi sevmemeliyim" diye düşündü. Ailesi şimdi ise ailesi gibi olan arkadaşı. Bu acı hiçbir zaman kalbinden geçmeyecekmiş gibi hissediyordu. Lily'in son anlarını tekrar hatırladı. Ağzından kan boşalıyordu ve Lily'in Miles'a son çaresiz bakışlarını unutamıyordu. Gözündeki yaşam ışığı kaybolduğunda ise her şey bitmişti. Yapacak hiçbir şey yoktu. Vedalar dayanılmazdı. Özellikle sonsuza kadar... bir daha göremeyecek olmak. Bundan daha kötüsü var mıydı?

Kraliçe bir noktada haklıydı. Eğer birini, bir şeyi sevmezsen o senin zayıflığın olmazdı. Ama insan nasıl sevmeden yaşayabilirdi ki? Bunu diyen kraliçe bile kocasından vazgeçememişti.

Reagan kraliçenin yanmış bedeninin önünde duruyordu. Hayal kırıklığıyla gülümsedi. Hiçbir şey olmamıştı. Kraliçeyi öldürünce hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Ne Lily geri gelecekti ne de bu kötü anılar hafızasından silinecekti. Sadece bu dünyadan bir pisliği silmiş oldu.

İçindeki öfke ateşi daha da arttı. Üzüntüsünü geçen bu öfke güçlerini arttırmaya başladı. Duramıyordu. İçindeki o öfke ve üzüntü sanki kafesinden çıkmaya çalışan bir kuş gibiydi. Acı kalbinde kalıyordu. O acıyı bastırmak için güçlerini daha fazla kullanıyordu. Kullandıkça güçleri daha fazla artıyordu. Bu bir döngü gibiydi.

O öylece kraliçenin cesedine bakarken arkasından parlak, beyaz bir ışık geliyordu. Bu ışığın kaynağını merak ettiği için arkasına döndü. Arkasına dönmesiyle gözlerini kapatması bir oldu. O kadar güçlü bir ışıktı ki gözleri açık olsaydı şu anda kör olmuştu.

Işık kaybolduğunda ise gözlerini açtı ve gördüğü şeyle birlikte şaşıp kaldı. Onlar gelmişti. Sonunda kendilerini göstermişlerdi ama neden şimdi buradaydılar?

İki adam, bir kadın vardı. Hepsinin boynuzu, kanatları vardı. "İşte onlar, onlar Krovlular" diye düşündü. Vücudundaki elektrik akımı hala devam ediyordu. Onu bir türlü durduramıyordu. Kaşlarını çattı.

"Sizin burada ne işiniz var?" dedi kızgın bir sesle.

Ortadaki, çekik gözlü, uzun boylu, siyah saçları güzelce örülmüş olan kadın,

"Seni durdurmaya geldik" dedi.

Reagan bu sözle birlikte alayla gülümseyerek "Neden durduracakmışsınız beni? Ben kötü bir şey yaptığımı sanmıyorum." dedi.

Çekik gözlü kadının sağındaki, sarı saçlı, yeşil gözlü olan adam, "etrafına bak Reagan. Senin yüzünden orman yanıyor ve bir sürü kişi senin yüzünden öldü." dedi.

Reagan etrafına baktı. Adam haklıydı. Ormanda büyük bir yangın başlamıştı. Tam arkasında kraliçenin yanmış cesedi vardı. Biraz uzaklarında ise Komutan Cedric ve askerlerinin kafası olmayan cesetleri yerde yatıyordu.

Reagan sinirle onlara dönerek, "Onlar hak ettiler anladınız mı? Onlar halkına ihanet ettiler. Göz göre göre onların ölmesine izin verdiler" dedi.

Çekik gözlü kadının solundaki esmer adam, "Biliyoruz ama onların cezasını bu şekilde vermemeliydin." dedi

Reagan bu sözle birlikte sinirlendi ve yine kuvvetli bir rüzgar ortaya çıktı. İçindeki öfke yeniden kabardı. Elektrik akımı daha da kuvvetlendi.

"Peki nasıl cezalandırılacaklardı? Söylesene. Onlar keyiflerini sürerken halk tozlaşmaya devam mı edecekti? O pislik kadın" diyerek arkasındaki kraliçeyi gösterdi. "benim arkadaşımı öldürdü ve siz hala o kadının bu kadar cana zarar vermişken yaşaması gerektiğini mi söylüyorsunuz?" dedi. Bu sözleri söylerken yer tekrar sallanmaya devam etti.

GÜNEŞ AĞACIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin