Kitaptaki karakterlerin eski adları Hazal, Boran ve Emir'di. Ama isimleri değiştirdim. Eski okuyucularım bilirler (: Kitapta belirli değişiklikler oldu.
Bir masalın çıkmaz sokağındaydım ben. Ne yelkovanın on ikiye vuruşunda her şey normale dönüyordu, ne de bir prens öperek uyandırıyordu bu hikayede beni.
Bölüm Şarkısı :
Pınar Süer Ft DeepreriseSol Yanım Ayaz
*******
Göz yaşlarımın eşlik ettiği bir ifade ile ellerimdeki kınayı izlerken, içimdeki cellat tarafından birer birer infaz edildiğini hissetmiştim zihnimdeki düşüncelerin. Umutlarımın yok oluşuna tanık oluyordum. Biraz da bedenimin.
Hayat beni bilmediğim yollara sürüklemişti. Ve o yollar durmaksızın acılı bir sapağa çıkıyordu.
O sapaktan çıkamıyor, çıkmak için de çabalamıyordum.
Çünkü acılarım zift gibi donmuştu. Hareket etmemi zorlaştırıyordu.
Acı insanı güçlendirir derler ya, yalan. Kendi deneyimimden biliyordum. Acı beni daha da güçsüzleştirmişti.
Kapının sert bir şekilde açılmasıyla gözlerimdeki yaşları silmeye çalıştım. Elimden geldiğince başardım da.
"Sen hala mı ağlıyorsun kızım?"
Yengemin alaycı sorusuna cevap vermedim. Vermek de istemedim.
Yengem sinirli bir ifadeyle suratıma baktı bu sefer.
"Ne ağlıyorsun kız?" Dedi yengem keyifle. Konuşmaya devam etti sonra.
"Zengin bir adamla evlenip bu sefaletten kurtulacaksın işte.. Üstelik bir de oğlan çocuğun olursa, hayatın tadına varırsın. Bak, nasıl da şanslısın. Tadından yenmez."
Yengemin sözlerini duyunca, midem bulanmaya başlamıştı ve ağzımı kapattım. Gözlerim önü kararmıştı sanki.
Üzüldüğüm zaman hep böyle olurdu. Midem bulanır, gözlerim kararır, sesim çıkmazdı.
Sessizce oturdum. Her zamanki gibi. İçimdeki çığlıklar gözyaşlarıma karıştı ve acıyla sızladı. "Git Üzerindekini değiştirip yat. Yarın erken kalkman lazım. Düğünün var malum."
Bu sözler kalbimi daha çok acıtmıştı. Boğazımda bir düğüm oluştu.
Neden diye sordum kendime, neden bu acıları çekmek zorundaydım? Aslında çok iyi biliyordum neden bu durumda olduğumu...
Kendime kızdım o anda. Neden bu kadar çaresizdim ki ben?
Yengem bana ters bir bakış attıktan sonra üzerimdekini çıkarmamı tekrarladı ve odadan çıktı.
Kalktım yerimden ve elimdeki kırmızı keseyi alarak kınayı suyla yıkadım. Aynaya bakmaya bile cesaretim yoktu. Yüzümdeki ağır makyajı da suyla akıttım. Tamamen temizlendiğine emin olmasam da en azından yüzümdeki yükü hafifletmiştim.
Üzerimdeki bindallının fermuarını açtım.
Bindallı yere düşerken, sadece iç çamaşırım kalmıştı üzerimde.
Dolabımın kapağını açtım ve yatarken giyeceğim pijamayı giydim.
Yatağıma doğru gittim ve başımı yastığa koydum. Yarın benim düğünümdü. Tanımadığım bir adamla ömrümü geçirecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YABANİ
ChickLit• Daddy issues • || Mardin'den Kaçış Serisi: I || * Kurgu ve isimler değiştirildi. "Bazen evler, dört duvar olmaz." Kadın küçücüktü fakat adamın kalbinde adamdan bile daha daha büyük bir yer kaplamıştı. Bunu kabul edemiyordu adam. Kırıyordu döküy...