"çayınızı tazelememi ister misiniz bayan kageyama?" elinde çaydanlık tutan kiyoko kucağındaki resimle ilgilenen yachi'ye seslenmişti.
"evet shimizu, lütfen..." bıçakla açtığı kalemi kağıda öylesine savuran ve kafasındaki karmaşayı kağıda dökmek isteyen yachi duyduğu kapı sesiyle kaldırmıştı başını uğraştığı işten. abisinin masasına oturmasını bekledi sessizce. ardından dudaklarını araladı. "ağabey-"
"demek shoyo'yu hocan olarak istiyorsun..."
"evet ağabey, bir mahsuru yok değil mi? o köleyi hangi amaçla satın aldığını bilmiyor olsam da onun resim öğretmenim olmasını istiyorum. lütfen..."
kageyama suratına bir tebessüm yerleştirdi. "bana ağabey diye seslendiğine göre gerçekten ama gerçekten istiyor olmalısın."
yachi dudaklarını birbirine bastırıp başını eğdi. yanında duran kiyoko kendini onun aksine tutamayıp kıkırdamıştı. "ben sizi konuşmanız için yalnız bırakayım." ikiliye eğilerek saygısını gösterdikten sonra odadan çıktı.
"o çocuğu nereden buldun tobio?" yachi heyecanla sormuştu. "neden satın aldın onu? sen köle almazsın ki."
kageyama çekmecesindeki sigara kutusunu çıkarıp içinden bir adet sigara aldı ve dudaklarına yerleştirdi. yachi sorusunun cevabı için bir süre beklemek zorunda kaldı.
"doğrusunu istersen hiçbir fikrim yok, cadı kardeşim."
"ne demek fikrim yok? düzgünce açıklasana ya."
kageyama iç çekti. yachi'nin normalde sinirlendiği bir kelime olan cadı bile kızın dikkatini o yöne çekmemişti. bu da kageyama'ya ondan kurtulması için sorularına cevap vermesinin gerekli olduğunu düşündürdü.
"iki gün önce, ava gittiğimde buldum onu..."
"buldun mu? satın aldığını söylemişti bana..."
"sus da dinle." yachi hızla fermuar çekti dudaklarına. parmakları arasındaki sigarasından derin bir nefesi ciğerlerine dolduran kageyama ağzındaki dumanı üfledikten sonra devam etti. "sahibi onu öldürmek üzereydi. anladığım kadarıyla anlaşmalıydı her şey. oğlan ölmek istiyordu en azından. fakat o an kararını değiştirmiş olmalı ki deliler gibi ağlıyordu. yachi, haykırışları hâlâ canımı yakıyor inan..."
"sorularımın cevabını hâlâ alamadım tobio, boş yapma da sadede gel."
"nereden buldun diye sordun ve ben de yanıtladım, aptal."
"sensin aptal."
"konaktaki herkes konaktaki tek aptalın sen olduğunu düşünüyor."
yachi kaşlarını çatıp kafasını iki yana salladı hızla. "dikkatimi dağıtmaya çalışma! onu neden satın aldın?"
"bilmiyorum dedim ya... yalnızca, bana yardım isteyen o çaresiz gözlerle baktığında sırtımı dönüp de gidemedim. merhamet duygumu ilk defa bu denli yoğun hissettim onun gözlerine bakarken. ve bir bakmışım onu satın almışım..."
yachi dudaklarını büzdü. "biliyor musun, inanmadım tobio." kucağındaki deftere bakan kıza dikti gözlerini kageyama. kardeşinin elindeki kalem kağıdın boş kısımlarında hareket ediyordu. "o çocuğun herhangi bir özelliği mi var? bir bağlantısı veya herkesten sakladığı ve senin işine yarayacak olan bir sırrı falan..?"
"hayır. sanmıyorum. yalnızca resim çizmekte iyi olduğunu düşünüyorum ama bir sebepten ötürü çizmiyor. önemli biriyle bağlantısı olduğunu ya da derebeylerini devirecek derecede önemli bir bilgiye sahip olduğunu düşünmüyorum."
yachi yutkundu. "tobio, neden aldın o zaman onu? sen hayatın boyunca çıkarlarını göz önünde bulundurarak hareket etmişsindir. neden aniden..." yavaşça ayağa kalktı sarışın kız. parlak kahverengi gözlerini abisine dikti ve bir şey söylemeden tam yedi saniye boyunca onun mavi gözlerine baktı. "sen, biri senden yardım istediği için ona evini açacak biri değilsin. biri ölüme çok yakın diye onu o durumdan kurtaracak biri de değilsin. umarım o çocuğu neden aldığını öğrenebilirim birgün. ve umarım çıkarların uğruna birinin canını yakmaya hazırlanmıyorsundur yine..." yutkunup elindeki deftere sarıldı. bu cesur cümleleri abisinin gözlerine bakarak söylemek bile midesini bulandırmıştı. cümlenin sonunu nasıl getirdiğini kendisi de bilmiyordu. kageyama tobio hiçbir şey söylemeden öylece dursa bile herkesten üstün olduğunu hissettirirdi. yachi de bu üstünlük karşısında her zaman ezilen isimlerden olmuştu. bu yüzden böylesine şeyler söylediği için çoktan pişman olmuştu söyleyecekleri biter bitmez.
"umarım birgün ben de onu neden satın aldığımı öğrenirim, yachi." kardeşinin titreyen bedenine tebessümle baktı kageyama. "bu arada, bir ara lütfen beni de atölyene alıp çizdiklerini göster. shoyo'yu hayli kıskandım."
yachi yavaşça başını sallayıp kapıya yöneldi. eli kapı kulpunu tuttuğunda kageyama'nın sesi oldu onu durduran.
"yachi," döndü ve abisine baktı. hâlâ tebessüm ediyordu kageyama tobio. bu iyiye mi kötüye mi işaret bilemedi yachi o an. "ve yüzüme karşı böylesine dürüst olduğun için çok teşekkür ederim."
yachi dudağını ısırdı. "özür dilerim tobio..."
başını iki yana salladı oğlan. "hayır, iyi bir ağabey olamadığım için ben özür dilerim. lütfen gidip shoyo ile biraz sohbet et. belki senin sayende çizmek ister bir şeyler." yachi odadan çıktığında elindeki sigarayı söndüren kageyama derin bir nefes çekti içine. aradığı temiz hava yerine ciğerleri yine sigara dumanı ile doldu. bu yüzden ayağa kalkıp odanın penceresini açtı. birkaç derin nefes ardından içeri girdi. imzalaması gereken birkaç belge vardı.
-
ufak bir geçiş bölümü <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yüz bin yen değerindeki köle # kagehina
Fanfictionhinata bir köleydi. onu diğer kölelerden ayıran şey yalnızca yüz bin yen değerinde olması da değildi. her bakımdan özeldi.