06 : kageyama tobio'nun misafirleri.

1.2K 182 117
                                    

hinata'nın yachi'ye ders vermeye başlamasının üzerinden üç gün geçmişti ve genç kızın hayal kırıklığı tahmin edilemez boyuttaydı. çizdiği hiçbir resme yorum yapmayan ve yalnızca geride durup kızı izleyen oğlanın nasıl bir öğretmenlik yaptığını anlamış değildi henüz. ilk gün sesini çıkarmamıştı bir bildiği vardır diye. fakat sonraki iki gün de aynı şey yaşanınca sinirlerine hakim olabilmek için derin nefesler almak zorunda kalmıştı.

"omuzların çok gergin." yachi, duyduğu sesle elindeki fırçayı az kalsın düşürecekti. çünkü odada yalnız olduğunu sanıyordu hinata'nın lanet olası sessizliği yüzünden. şaşkınlıkla arkasına döndü ve ciddi oğlana baktı. "fırçayı çok sıkı tutuyorsun ve omuzlarını gevşetmediğin için istediğin tarzda bir resim çıkaramıyorsun ortaya. hızın inanılmaz, bir portreyi bir günde bitirecek kadar hızlı parmaklara sahipsin lakin bu kadar gergin olursan istediğin bir resim elde edemezsin hayatın boyunca. dün çizdiğin yapbozun parçası çok daha ince dokunuşlara sahipken bugünkü parça oldukça asi çizilmiş. birleştirdiğinde farklı kişiler çizmiş etkisi bırakacaktır bu, herkeste. ne demek istediğimi anlıyor musun?"

yachi gözlerini kırpıştırdı usulca. bu çocuğu anlamak mümkün müydü? bir şeyler bildiği belliydi fakat bildiği şeyleri öyle çabuk söylemiyordu. aptal olduğuna herkesi inandırdıktan sonra insanları bildikleri ile şaşırtan birine benzetti onu yachi. kısacası abisine...

"anladım. ne yapmalıyım?" kendine nihayet gelebildiğinde hinata ona yaklaştı ve kızın omuzlarına ellerini koyup hafifçe sıktırdı. yachi gözlerini kısıp omuzlarını yukarı çekti.

"yalnızca rahatla." hinata geri çekildiğinde omuzları düşmüş ve mayışmış bir şekilde kalakaldı kız. yavaşça devam etti çizmeye.

işleri bittiğinde her ikisi de resmin bir parçasına alıcı gözle baktılar. yachi de hinata da resmi son anda kurtarabildikleri için memnundular.

"bugünlük bu kadar yeter bence. acıktım ben."

hinata da öğrencisini başıyla destekledi. o da acıkmıştı.

birlikte odadan çıkıp aşağı indiklerinde yachi etrafta birilerini aradı. "neden kimse yok?" hinata ile mutfağa girdiğinde herkesin telaşla bir işe koşturduğunu gördü. "ne için bu aceleci hazırlık?" diye sordu en yakındaki hizmetliye bakarken.

"bay kageyama akşama bir aileyi davet etmiş efendim. yemekleri yetiştirmeye çalışıyoruz."

"anladım. hinata ve bana bir şeyler hazırlayabilecek misiniz?"

kadın endişeyle etrafına baktı. "tabii efendim." bunu mecburiyetten söylediğini anlamayan yoktu ortamda.

"şu kullanılmayan tarafta ben bir şeyler hazırlarım. siz yemeğinizle ilgilenin efendim." hizmetli ile bile saygıyı elden bırakmadan konuşan hinata birkaç saniye boyunca ilgiyi üzerinde tuttu ama kimsenin uzun süre ona bakacak ya da onun hakkında konuşacak zamanı yoktu.

hinata bozuk ve eski ocağa ait olan tüpü çıkarıp biraz uzağa taşıdı. yachi ilgiyle onu izlemeye başladı kapının önünden ayrılmadan.

bıçağı ustalıkla tutan ve bir çorba için gerekli olan her şeyi hazırlayan hinata, kaşla göz arasında harika bir sebze çorbası yapmıştı. pişmesi için beklerken de mutfaktakilere yardımcı oldu. yachi onu izlerken yüzündeki tebessümü bir türlü silemedi.

hinata'nın çorbası nihayet hazır olduğunda iki kaseye çorbayı koydu ve bir tepsiye suyla birlikte koyup yachi'ye ilerledi.

"yukarda yiyelim ki buradaki kimseyi rahatsız etmeyelim. sana uygun mu?"

yüz bin yen değerindeki köle # kagehinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin