kageyama, tıpkı yachi'nin söylediği gibi sabah geldi. hinata atölyesinin penceresinden ona baktı ilgili gözlerle. üzerinde dün sergi için giydiği takım vardı.
omzunu silkip çizmekte olduğ resme döndü geri. yachi'yi çiziyordu. çünkü hinata'ya en çok destek olan kişi yachi'ydi. kageyama'nın öfke patlamaları esnasında hinata'yı koruyan yachi'ydi. yachi, hinata'nın kahramanıydı adeta. bu yüzden hinata da ona içten bir teşekkür etmek istiyordu.
kiyoko atölyenin kapısını çalıp içeri girdiğinde hinata ona tebessüm etti. kiyoko da onun için çok değerliydi. yachi'den sonra en iyi arkadaşı kiyoko'ydu.
"yemeğini yemeyi unutma, shoyo." dedi kiyoko, yüzündeki samimi ifade ile. hinata da ona tebessüm etti ve başını salladı. kiyoko onunla ilgilendikçe ikisi de birbirine ısınmıştı ve resmî ifadeleri artık bir kenara bırakmışlardı.
"teşekkür ederim kiyoko." hinata fırçasını ve paletini bıraktıktan sonra ellerini kenardaki temiz suyla yıkayıp havluya sildi.
hinata sandalyeye oturduğunda kiyoko acelesiz adımlarla tabloya yaklaşmıştı. "ne çizdiğini görebilir miyim?"
hinata tebessüm etti. "elbette. ama ikimiz arasında kalsın bitene kadar, olur mu?"
kiyoko heyecanla başını sallayıp uzun tuval tablonun karşısına geçti. gördüğü bitmemiş resimle kalakaldı. yachi'nin bir çiçek tarlasında çizilmiş hali ona capcanlı gelmişti ve hatta bir resme mi yoksa fotoğrafa mı baktığını bilememişti.
"tanrım, sanki oradayım ve kageyama-san'ı izliyorum. o kadar canlı ki..."
"sence beğenir mi?"
"kesinlikle beğenir. hatta sana aşık olacağına eminim."
hinata istemeden kıkırdadı. "bence benden çok seninle ilgileniyor..." diye mırıldandı. kiyoko resme daldığı için hinata'yı duymadı bile. hinata önündeki yemeği bitirene dek resmi inceledi hatta kiyoko, aşık gözlerle.
hinata yemeğini bitirdiğinde tekrar çizmeye döndü. kiyoko da onu rahatsız etmemek adına odadan çabucak çıktı. hinata gün sonuna dek resmi ile ilgilendi. hatta güneş battığında bile iki mum yakıp devam etmek istedi. ama mum ışığı gözlerini fazla yorunca ara verdi.
mumları söndürüp atölyenin camını açtı. hafifçe esen rüzgarı hissettiğinde derin bir nefes alıp verdi. gökyüzünü seyrederken aşağıdan gelen sesler dikkatini çekti. kageyama'nın arabaya bindiğini gördüğünde meraklı gözlerle arabaya baktı. nereye gittiğini merak etmişti.
araba uzaklaştığında hinata da atölyesinden çıktı. yachi'nin atölyesine ilerledi ve kapısını tıklattı. tahmin ettiği gibi sarışın kız atölyedeydi. kapıyı açıp küçük bir aralıktan hinata'ya baktı.
"oh, hinata!" kocaman gülümseyerek kapıyı sonuna kadar açtı. oda bir sürü mum ve gaz lambası ile aydınlatılıyordu. belli ki yachi biraz daha devam etmek istiyordu çizmeye. "gelsene."
hinata içeri girdi ve etrafa saçılmış kağıtlara basmamaya gayret ederek uygun bir alana ilerledi. "kageyama'yı gördüm. bir yere gitti galiba. nereye biliyor musun?"
yachi omzunu silkti. boya olmuş ellerini çekinmeden üzerindeki beyaz gömleğe sildi ve duvara astığı büyük tabloya yaklaştı. "muhtemelen o kadına gitti yine." dedi.
"ne kadını?" diye sordu hinata, merakla. "bir sevgilisi mi var? bilmiyordum."
"sevgilisi falan değil." yachi derin nefes verdi. hinata'nın abisinden hoşlandığını görebiliyordu. ona bunu nasıl söyleyeceğini bilmiyordu. "tobio o kadar da iyi biri değil hinata. kasabadaki çoğu kızla birlikte olmuştur muhtemelen. ve birçoğunun da canını yaktığından eminim. kendisine aşık eder, ardından da bırakır. pisliğin tekidir."
hinata tebessüm etti. yachi'nin dürüstlüğüne hayrandı. "evet, bunu tahmin edebiliyordum." yachi şaşkın gözlerle hinata'ya baktı. hiç de üzülmüş gibi görünmüyordu. "köşkteki birkaç kızı kageyama ile geçirdikleri geceleri birbirlerine anlatırlarken duymuştum. onu hiç tanımayan biri olsaydım da dış görünüşüne bakarak tek gece adamı olduğunu söyleyebilirdim zaten."
yachi omuzlarını düşürüp derin nefes verdi. "inanılmaz rahatladım." dedi ağlamaklı bir sesle. "ondan hoşlandığını sanıyordum."
hinata kıkırdadı. "evet, bunu da biliyorum. yan yana olduğumuz zamanlar bize imalı bakışlar atmayı ihmal etmiyorsun." yachi dudaklarını büzdü gülmemek için. ama başaramadı ve hafifçe güldü. "ama kageyama'ya karşı yalnızca minnet duyuyorum. benim hayatımı kurtarmakla kalmadı, bana yeni bir sayfa açmam için fırsat verdi. ona olan borcumu hiçbir şekilde ödeyemem yachi. ona ve sana olan borcumu hiçbir zaman ödeyemeyeceğim, biliyorum."
yachi elindeki fırçayı bıraktı ve hinata'ya yaklaştı. ve kollarını oğlanın ince beline sardı. "ödedin bile." dedi neşeli bir ses tonuyla. "sen benim kaybettiğim ilhamım oldun hinata." geri çekildikten sonra oğlanın ellerini tuttu. "ciddiyim. senden önce çizmek, elime fırçayı almak istemiyordum. eski çizimlerin üzerinden geçiyordum yalnızca. ne zaman sen geldin, beni ve sanatımı anladın... işte o zaman ben tekrar doğdum. çok teşekkür ederim. çok teşekkür ederim."
hinata içten bir şekilde gülümseyip tekrar sarıldı yachi'ye. "bunu duyduğuma sevindim..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yüz bin yen değerindeki köle # kagehina
Fanfichinata bir köleydi. onu diğer kölelerden ayıran şey yalnızca yüz bin yen değerinde olması da değildi. her bakımdan özeldi.