09 : gözler, kalbin aynasıdır.

1.1K 172 185
                                    

"nereye geldik?" hinata'nın omuzlarına attığı pelerinin şapkasını düzelten kageyama ona herhangi bir cevap vermek yerine küçüğün elini tuttu. ardından şehrin kalabalığına karıştılar. hinata, kendisine tanıdık gelen sokaklara ve tezgahtarlara bakarken kageyama uzun zaman önce geldiği sanat galerisine giden yolu hatırlamaya çalışıyordu.

bir yol ayrımına geldiklerinde durakladılar. sağa mı yoksa sola mı döneceğini düşünen kageyama'yı düşüncelerinden ayıran şey hinata oldu. "kageyama-san, nereye gidiyoruz?" sesindeki tuhaf tını kageyama'yı kuşkulandırmıştı. "burası oldukça tanıdık ve bu hissi sevmedim."

"sanat galerisine giden yolu hatırlamaya çalışıyorum. takashi hiro'nun resimlerini görmeni istiyordum." hinata istemsizce geri çekti kendisini. ama kageyama bırakmadı onun elini. "shoyo, lütfen..."

"kageyama-san, anlamıyorsunuz. yüzleşmeye hazır değilim ben. korkağın tekiyim, kabul ediyorum ama zamanı gelmeden gerçekleşen şeylerin kötü sonuçlar doğurduğunu biliyorum. lütfen... lütfen gidelim. burada olmak bana acı veriyor. korkuyorum. iliklerime kadar korkuyorum ben buradan. etimle, kemiğimle nefret ediyorum insanlarından."

kageyama derin bir nefes alıp küçüğü kendisine çekti. bu esnada hinata'nın giydiği pelerinin şapkası düşmüştü ve bedeni kageyama'nın bedenine çarpmıştı. sarılışına şaşırdığı için tepki veremeyen hinata'ya bakıp tebessüm etti. elini onun saçlarına daldırıp okşadı. "peki, sen nasıl istersen o olsun."

"heeeeey, shooooyo." yanlarına gelen sarhoş bir adamla birlikte kageyama kaşlarını usulca çattı. "bu bizim shoyomuz değil mi?" hinata'ya dokunmak üzereyken kageyama adamın bileğini sıkıca tuttu. canı yanan sarhoş acı içinde bağırdığında ne yaptığının farkına vardı ancak kageyama. 

hinata'nın şapkasını onun kafasına çektikten sonra sarhoş adama bakarak konuştu. "sevgilime ne cüretle sarkarsınız?"

adam acıyan bileğini ovalarken ağzını yaya yaya konuştu. "sevgilin mi? her verdiği sevgilisi olsaydı buradaki herkes onun sevgilisi olurdu. karıştırdım mı yoksa..? oysa tam da onun saçlarına benziyordu. dostum, eğer bu çıtırla ciddi değilsen birazcık ödünç-"

"ne diyorsun lan sen!" kageyama'yı tutan kişi hinata'ydı. kollarını onun sırtına çıkarmış, hiçbir şey söylemeden durmuştu. kageyama derin nefes verdi ve sesini yükselttiğinde koşarak kaçan adama baktı. görünüşünü aklına kazıdı ve daha sonra hinatasız buraya gelmeyi aklının bir köşesine not etti. "gidelim." bir yere kadar herkes o ikisine dikti gözlerini. az önceki tartışmanın ayrıntılarını merak ediyorlardı doğal olarak.

at arabasının önüne geldiklerinde çattığı kaşlarını düzeltti kageyama. başı ağrımıştı. boştaki eliyle alnını ovalarken diğer elini tutan hinata'yı hatırladı. hızla ona baktı. bedeninin titrediğini fark ettiğinde oğlanın yanağına koydu elini. hinata'nın kendisini geri çekmesine izin vermedi ve sıkıca sarıldı bu kez ona.

"şşş, geçti." şoföre kapıyı açması için bir hareket yaptıktan sonra hinata ile birlikte arabaya bindi. yerini aldıktan sonra hinata'nın kendisinden uzaklaşmasına izin vermeden de onu kendisine çekti. böylece hinata, kageyama'nın kucağına oturuvermişti. kageyama yaptığı hareketlerin hinata'yı sakinleştireceğini düşünse de olanlar çok farklıydı.

hinata şiddetli bir ağlama krizinin içine girdiğinde yavaşça kageyama'nın omuzlarına çıkardı ellerini. ve boğuk bir sesle konuştu. "yalvarırım, yapma." dedi. 

kageyama, onun gözlerinde gördüğü ifade sebebi ile konuşamaz olmuştu adeta. bir insanın ne kadar acı çektiğini, ne kadar mutlu olduğunu, ne kadar sinirlendiğini ve daha birçok şeyi gözler gösterirdi, kageyama buna inanıyordu en azından. ve hinata'nın gözlerinde gördüğü şey saf acıydı. küçük bedeninin ağır şeyler kaldırmak zorunda kaldığını tahmin ediyordu zaten en başından. şimdiyse tahminden çok öte, bunu biliyordu. hinata shoyo, kageyama tobio'nun satın almış olduğu bu köle, çoğu insanın katlanamayacağı acılara katlanmak zorunda bırakılmıştı.

hinata'nın yanağına çıkardı elini çekinerek de olsa. titremesi bir an olsun dinmeyen oğlanın ağladığı için ıslanan kirpiklerine ve ışıldayan irislerine baktı. dudakları istemsizce kıvrıldı ve dudakları yine kendi isteği dışında aralandı. sonrasında ise aklındaki şeyi dolandırmadan söyledi. "çok güzelsin, shoyo."

-

söz vermiştim 

yüz bin yen değerindeki köle # kagehinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin