~ BÖLÜM 44~

27 2 0
                                    

   Merhaba 🤗

 
     🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀

     İnsan kör değilse Teresa ile Cam'in çok yakın oldukları­nı ve birbirlerine gerçekten değer verdiklerini rahatlık­la görebilirdi. İkisi bir araya geldiklerinde çılgın bir ikili oluyorlar ve sürekli birbirleriyle didişerek bulundukları her yerde sorun çıkarıyorlardı.Teresa, Cam'in dişi versiyonuydu; uzun boylu, kuzgun karası saçlı, parlak mavi gözlü ve inanılmaz güzeldi. Di­siplinli bir dansçının vücuduna sahipti ve adeta enerjiyle dolup taşıyordu.Beni en çok rahatlatan, Teresa'nm çok sevecen bir kız olmasıydı. Nedendir bilmiyorum ama benden hoşlanma­yacağından korkuyordum ancak benimle tanışınca hemen sarıldı.Hamilton ailesi sarılmaya pek meraklıydı.
Bir süre onlarla oyun salonunda takıldım ve sonra Te­resa ile birlikte diğer yemekleri hazırlamakta annesine yardım etmek üzere üst kata çıktık. Kaçmak için belki de en doğru andı çünkü Cam ile babası avcılıktan konuşmaya başlamışlardı ve benim de ufaktan tüylerim ürperiyordu.
Anneyle kızın birlikte çalışmasına ve kahkahalarına ta­nık olmak, bende tuhaf bir etki uyandırmıştı. Benim için adeta bilinmeyen yaratıklardı bu halleriyle; komedi dizile­rinde izlediğimiz türden ailelerdi. Bu ilişkiye imrenmiştim ama bir yandan da annemle benim asla böyle olamayacağı­mızı kabullenmiştim.
Akşam yemeği hazırlıkları boyunca Teresa cep telefonu­na yapışık gibiydi. Boyuna biriyle mesajlaşıyordu ve yemek masasında da buna devam etti.

"Kimle mesajlaşıp duruyorsun?" diye sordu Cam, tabağı­nı ikinci kez doldururken.Teresa alaycı bir ifadeyle gülümsedi.

"Sana ne."

"Ben senin ağabeyinim, ne demek sana ne?"

Bak sen. Onlara döndüğümde Cam'in mesaj yazan kar­deşine kısılmış gözlerle baktığını gördüm.

"Anne, şu kızına söyle, yemek masasında mesajlaşmak ayıptır."

Bayan Hamilton'm tek kaşı yukarı kalktı.

"Kimseye bir zararı yok."

Cam masanın altında beni diziyle dürttü. Masaya otur­duğumuzdan beri her beş dakikada bir bunu tekrarlıyordu.

"Benim canımı sıkıyor ama."

Gözlerimi devirerek dizimle ona gerekli karşılığı verdim.

"Yazık sana," diye yorum yapan kardeşi, telefonunu kucağına bıraktı.

"Ee Amy, hangi rüzgâr attı seni West Virginia'ya?"

"Farklı bir yere gideyim istedim," dedim, patates püre­sine dalarak.

"Ailem aslen Ohio'ludur. Bu yüzden de West Virginia ideal bir yer gibi geldi."

"Dürüst olmam gerekirse, ben olsam New York ya da Florida, Virginia ya da Maryland gibi bir yerleri filan seçer­ dim..."

O sırada telefonuna mesaj gelince, dikkati bir anda telefona kaydı. Cihazı eline aldığı anda yüzüne bir gülüm­seme yayıldı. Gözleri daha da kısılan Cam, dizime bir darbe daha indirdi. Biraz daha hindi almak için uzandı fakat aniden yana dönerek kardeşinin telefonunu elinden kaptı.

"Hey!" diye bağırdı Teresa. "Ver şunu bana!"

Cam bana doğru kendini çekerek kardeşinin savru­lan kollarından sakınmaya çalışıyordu. Kaşlarını çattı.

"Murphy de kim?"

Bay Hamilton başını iki yana salladı.

"Sana ne! Off," diye tepki verdi Teresa. "Ver şu telefonu bana."

HEP SENİ BEKLEDİM ( Aşk Serisi 1#) ( TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin