~BÖLÜM 46~

24 2 0
                                    


   Merhaba 🤗

🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀

     Noel günü iki şey oldu. Babam bana mesaj atıp “Mut­lu Noel” diledi. Mutlu Noel. Uzun uzun yazmaya bile üşenmiş. Ne kadar da samimi. Ben de seni seviyorum baba.Bir de o gece kar yağdı.Noel’de kar yağdığına hiç tanık olmamıştım.Kendimi bu heyecana teslim ederek paltomu ve kalın botlarımı giyip evden çıktım. Evlerinde kimse olmadığını bilmeme rağmen merdivenlere doğru giderken Cam’in kapı­sına baktım. Raphael’e kim bakıyordu acaba?

Kendimi merdivenlerden aşağı ve apartmanın dışına doğru gitmeye zorladığımda göğsüme bir ağırlık çöktü. Bazı evlerin camlarında renk renk ışıklar vardı. Kimilerin­ de de Noel ağaçlarının ışıkları göze çarpıyordu. Ben evimi süslememiştim. Bana anlamlı gelmemişti ancak kendime bir Noel hediyesi sipariş etmiştim.Yeni bir deri çanta. Yeni dönem için yeni çanta.
Nereye gittiğimi bilmiyordum ancak kendimi son bina­nın diğer tarafındaki boş arazide buldum. Pamuk gibi kar taneleri zemini kaplamıştı ve lapa lapa yağıyorlardı.Ellerimi ceplerime sokup başımı geriye attım ve gözle­rimi kapadım. Kar taneleri yanaklarıma ve dudaklarıma düşüyordu. Her biri soğuk ve ıslaktı. O kadar uzun süre dikildim ki orada, biri pencereden bakacak olsa aklımı ka­çırdığımı düşünürdü ancak umursamadım.Cam o günden beridir benle iletişim kurmamıştı.Böyle bir şey yapmasını beklediğimden değil ama telefo­numu ne zaman kontrol etsem ve ondan hiçbir şey gelmedi­ğini görsem göğsümde bir şeyler düğümleniyordu. Ne kadar çarpık bir durumdu bu? Onunla konuşmak istemediğimi söylemiştim ve o da benle iletişimi kesmişti. İstediğim bu değil miydi?

Yanaklarımı farklı türden bir ıslaklık kapladı ve yaşlar kar taneleriyle karışmaya başlayınca iç geçirdim. Gözleri­ mi açtığımda birkaç saniye daha karın yağışını izledim ve sonra eve döndüm.Dairemin kapısında bir an için durup Cam’in kapısına baktım ve “Mutlu Noeller,” diye fısıldadım.

   🥀🥀🥀

  
     Yılbaşı gecesinden sonraki gün çektiğim hücre cezası artık burama kadar geldi ve yapmak istediğim şeyi yaptım. So­ğuk ve rüzgârlı havada Google haritalarını açtım ve araba­ma atlayıp başkente gittim, müzeleri gezdim.Bir park yeri bulduğumda kendimle gurur duyuyordum.
Dört kişilik bir aileyi alıp yanımda getirmemiştim belki ama Houston dolaylarında büyümüş olmak beni bu yolların çılgınlığına hazırlamıştı belli ki.Müzelerde çoğunlukla aileler vardı ve tatilden sonraki bir günde bunun normal olup olmadığından emin değildim. Vaktimin çoğunu Antik Mısır’ın Sonsuz Ömrü bölümünde geçirdim. Binlerce yıl öncesinden kalma tarihi eserleri gör­mek gerçekten muhteşemdi.Mumya da son derece etkileyiciydi.Geniş koridorları arşınlarken tek başıma olmama rağ­men içimdeki tarih meraklısı, heyecanla doluydu. Ancak kaç defa kendime yapma etme dediysem de sürekli Cam’in benimle birlikte burada olmayı ne kadar istediğini düşü­nüyordum. Kabul, bu beni öpmesinden hemen önceydi. Bu yüzden de o dakikada ne olsa kabul ederdi.Hâlâ ailesinin yanında olduğu konusunda da kendimi kandıramıyordum çünkü bu sabah yola çıkarken gümüş rengi kamyonetini otoparkın arkasında görmüştüm. Cam evdeydi.Camekân içinde sergilenen çeşitli kap kaçağın önünde durdum. Cam’in beni öpmesini düşünmek, bana hiç iyi gel­miyordu. Daha da kötüleştiriyordu hatta. Arkamı döndüm ve önlerinde sergilenen tarihi eserlerden çok birbirinin ağ­zının içine girmeye meraklı genç bir çifti izledim çaktırma­ dan.

Göğsümde bir sızı hissettim.

Evet, belki de buraya gelmek akıllıca bir fikir değildi ama evde de duramazdım.Doğum günümde olmazdı.20 yaşıma girmiştim.
Ailemden hiç ses çıkmamıştı ama bir mesaj filan atarlar diye bekliyordum. Ne var ki öğleden sonra saat dörde gelir­ken başkentten ayrıldığımda hâlâ arayan soran olmamıştı.Evimin yakınlarındaki bir pastaneye uğradım ve ken­dime bir dondurmalı pasta aldım. Dondurmaya pek bayılmazdım ama pastanın ortasında kıtır kıtır kısım gerçekten muhteşemdi.
Küçük dilim pastamı elime alıp kanepeye kıvrıldım ve Supernatural’ın ilk sezonunu yarılamıştım ki ayıp sayılabi­lecek kadar erken bir saatte sızıp kalmışım.
Sabah dört beş gibi uyandım ve beynimin içine bir sis çökmüş gibi hissediyordum. Doğrulup otururken şakakla­rımdaki korkunç zonklama karşısında yüzümü buruştur­dum. Kanepede ters yattığım için olabileceğini düşünerek ayağa kalktım.

HEP SENİ BEKLEDİM ( Aşk Serisi 1#) ( TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin