HEP SENİ BEKLEDİM ( Aşk Serisi 1#) ( TAMAMLANDI)

~ BÖLÜM 37 ~

Helloooo🤗

Yeni bir bölümle karşınızdayım..

&&&&&&&&&&&&&

Ayaklarımı olduğum yere sıkıca basarak ona baktım.

"Ben dans etmeyeceğim."

"Hayır. Dans edeceğiz."

Omzunun üstünden bir bakış attı. Cam bir şekilde topu Steph'ten almıştı.

"Çünkü eğer dans etmezsek, burada böylece dikilip kıskançlıktan kudu­ran kız arkadaş misali onları seyredeceksin."

Siktir.

Kız haklıydı. Beni dans eden bir grup kızın arası­na çekiştirmesine sesimi çıkarmadım. Bulunduğumuz yer, ne tesadüftür ki içki yarışmasının yapıldığı masaya gayet yakındı. Brit etrafımda dönüp dans ederken, bir yandan da şarkıya eşlik ediyordu. Yıllardır yapmadığım başka bir şeyi daha yapabilmek için kendimi biraz zorlamam gerekti ve keşke o birayı bitirseydim diye geçirdim içimden.
Gözlerimi kapatıp müziği hissettim ve ritmi yakaladım. Bunu başardıktan sonra kalçalarım kıvrılmaya ve yüzüm gülmeye başladı. Artık gözlerim açıktı ve birlikte dans ederken hâlâ Brit'in elinden tutuyordum. Etrafımızdaki grup kalabalıklaşmıştı ve Brit'in omzunun üzerinden ba­kınca, Cam'i gördüm.
Steph'le ilgilenmiyordu.

Bizi izliyordu... beni izliyordu.

Brit tam bir dahiydi.Arkasını dönüp onlara doğru baktı ve sonra bana döndü, dudağını ısırarak,

"Siktir et hepsini," dedi.

Başımı geriye attım ve güldüm.

"Siktir et."

"işte benim kızım bu."

Jimmie de bize katıldı ve Brit'in arkasına geçip ellerini beline koydu. Kaşlarımı kaldırarak ona baktım ancak Brit omuzlarını silkti. Apış arasına tekmeyi indirme emrinin bu gecelik rafa kaldırıldığını anlatan parolaydı bu. Saçlarım terleyip şakaklarıma yapışmış ve kazağım yukarı doğru sıyrılmıştı. Üçümüze katılan Jacob, etrafımızda yılan gibi kıvırıyordu. Onun hallerine gülmeye o kadar dalmıştım ki kalçama iki el yapışınca, yerden rahat on santim havaya sıçradım.

Brit'in gözleri kocaman açıldı.
Geriye dönüp baktığımda hiç tanımadığım birini gör­düm arkamda. Yanakları kızarmıştı ve kalçalarını kıvırır­ken gözleri hafifçe kaymıştı.

"Hey," dedi dili dolanarak ve gülümseyerek.

"Selam."

Önüme dönüp ileri doğru hamle yaparken Brit'e bakıp yüzümü buruşturdum. Sarhoş eleman bana daha sıkı sarılınca bir santim bile ilerleyemedim.

"Nereye gidiyorsun?" dedi. "Dans ediyorduk."

Yana doğru kaydım ve arkamdaki herif de peşimden ay­rılmadan benimle birlikte hareket etti, içimde rahatsız bir his uyandı ve ensemden aşağı tüm tüylerim diken diken oldu. Birkaç sene geriye gittim o anda ve olduğum yerde donup kaldım. Brit, Jacob, parti -her şey- ortadan silin­di. Onun beni kendine çektiğini, ellerini karnımın çıplak tenine koyduğunu hissettim. Bir anda gerçeklik yok olup gitmişti adeta.

Burada değildim.

Oraya geri dönmüştüm, eteğimin altında onun elleri vardı ve ne etrafımı görebiliyor ne de nefes alabiliyordum;
kanepenin kumaşı yanağıma sertçe sürtüyordu.

'Yavrum," diye kulağımın içine fısıldadı arkamdaki.

"Dans et benimle."

"Yavrum," demişti Blaine, tüm nefesini kulağıma üfleye­rek.