~ BÖLÜM 29~

25 2 0
                                    

 
✨🥀

&&&&&&&&&&&

  Eskiden hepsini yapardım ve bir zamanlar deli gibi es­ nektim ancak gerçekten başarılı olduğum nokta dönüşlerdi -fouette tour- baledeki en zor dönüş serisi olduğu söylene­ bilirdi bunun.Cam bir süredir sessizce dinliyordu ki bu gerçekten çok tuhaf bir durumdu.

“Kız kardeşim de beş yaşından beri dans eder. Hâlâ ediyor. Onu engellemeye kalkacak biri olur­sa gözünü kırpmadan boğazını kesebilir.”

Geri kalan Skittles’ı ağzıma tıkıp, başımla Cam’in de­ diğini onayladım.

“Eğer seviyorsan dans etmek bağımlılık yapabilir.”

“Ya da bu konuda iyiysen,”

diye ekledi Brit.

Cam bana bir omuz attı.

“Sen neden bıraktın?”

Dans etmeyi seviyordum... her yönünü seviyordum. Ça­lışmalar, provalar ve özellikle de sahneye çıkacağın anı bekleme kısmı. Hiçbir şey isminizin anons edilmesini bek­lediğiniz o anların duygusuna yaklaşamazdı; sahneye çıkıp da aldığınız ilk nefes ve parlak ışıkların altında bekleme­niz. Herkesin size odaklandığını bilerek müziğin başlama­sını beklediğiniz o sessizlik anı.Omuzlarımı silkerek kalan M&M’lere uzandım.

“Sanı­rım bıktım,”

dedim nihayet. İşte bu kuyruklu yalandı. Dans etmekten bıktığım filan yoktu. Dans etmeyi her şeyden faz­ la özlüyordum ancak insanların beni izlemelerine katlanamıyordum.

“Kız kardeşin yarışmalara katılıyor mu?”

Başını öne doğru salladı.

“Birçok şehre gitti ve yaz bo­yunca Joffrey Bale Okulu’ndan burs aldı.”

“İnanmıyorum,”

dedim şaşkınlıkla.

“Gerçekten çok iyi öyleyse.”

Cam gururla gülümsedi.

“Evet.”

İmrenme hissi içimde kanser gibi ta derinlere kadar ya­ yıldı. Dünyanın en meşhur okullarından birinde dans eden ben olabilirdim. Ben olmalıydım ama değildim ve bunu ka­bullenmem gerekiyordu.Muhabbet o noktadan sonra biraz dağıldı, en azından be­nim için. Cam, Brit ve Jacob ile sohbet ederken, ben ders saati gelene dek kendi düşüncelerim arasında kayboldum. Bir sonra­ ki çalışma saatimizle ilgili plan yaptım ve onlarla vedalaştım.

Cam parlak güneş ışığının ve daha soğuk havaların yol­ da olduğunu hatırlatan serin meltemin altına çıkana kadar peşimden geldi. Dersimin olduğu binaya doğru yürürken hiçbir şey konuşmuyordu. Bazen böyle yaptığı olurdu ve bu sessizlik anlarında ne düşündüğünü bilirdim ya da bu ko­nuda fikir yürütebilirdim.

Kalabalık caddeyi geçerken ve bir grup arkadaşına se­lam verdiği anda az önce iki kızın yanındaki halinden ne kadar farklı olduğunu gördüm. Bu beni rahatsız ediyordu ve neden umursadığımı bile bilmiyordum.

“İyi misin sen?”

diye sordu, binanın önündeki bankların orada durduğumuzda.
Başımı kaldırdım ve gözlerimi kısarak ona baktım.

“Evet iyiyim. Ya sen?”

Bana hafifçe gülümsedi ve başını öne doğru salladı.

“Ya­rın gece için bir sıkıntı yok değil mi?”

“Yarın gece mi? Ha! Astronomi ödevi.”

Vize notumuzun bir kısmını gözlemevinde yapacağımız ortak çalışmalarla alacaktık. Ertesi gün sonuçları Drage’ye teslim etmemiz ge­rekiyordu.

“Evet, bana uyar.”

“Güzel.”

Cam geriledi.

“Yarın görüşürüz öyleyse.”

Tam arkamı dönmüştüm ki bir şey fark edip durdum.

“Cam?”

“Efendim?”

“Kantinde ne işin vardı? Senin normalde bu saatte der­sin yok mu?”

  Dudaklarının köşeleri yukarı kıvrıldı ve o lanet gamze yanağında belirdi. Öyle gülümsediği zaman göğsümün için­ de bir balon şişirilmiş gibi hissediyordum.

“Evet, normalde şu an derste olmam gerekirdi,”

dedi.

Gözleri güneşin altın­ da muazzam bir maviye dönmüştü.

Ama ben seni görmek istedim.”

Arkasını dönüp yolun karşısına geçerken diyecek söz bulamamıştım. Bir süre olduğum yerde dikildim ve sonra dönüp yürüdüm.

Dudaklarımı ayıran gülümsemeyi durdu­rabilecek hiçbir şey yoktu.

&&&&&&&&&&&&&&&

Woaaaw ...

Olaylar başlıyor heee😁

🥀🥀🥀

HEP SENİ BEKLEDİM ( Aşk Serisi 1#) ( TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin