~BÖLÜM 47~

18 1 0
                                    


   Merhaba 🤗

     🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀

      

       Hastalık kolay kolay yakamı bırakmadı ve berbat, pis bir öksürüğe dönüştü. Reçetesiz satılan her türlü ilaç­la saplantılı bir şekilde kendimi tedavi etmeye çalıştım. Ba­har döneminin ilk günü hâlâ öksürüyordum ancak kendimi derse gidecek kadar iyi hissediyordum.
Alt kata inerken cesaretimi topladım ve Cam’in kapısına gittim. Ona teşekkür etmeliydim. Mesajla değil, yüz yüze. Merdivenlerden yukarı koşa koşa çıkmışım gibi çarpan yü­reğimle kapısını tıklattım.Kapının arkasından ayak sesleri duyuldu ve birkaç sani­ye sonra kapının ardında tüm o dağılmış ihtişamıyla Ollie belirdi.Dudaklarında uykulu bir gülümseme oluştu.

“Hey, ayaklandığını gördüğüme sevindim.”

“Sağ ol.”

Yanaklarımın kızardığını hissediyordum.

“Cam kalktı mı?”

“Evet, dur bir bakayım. Bir saniye.”

Kapıyı aralık bıra­karak evin içinde kayboldu. Az sonra -bana bir ömür gibi gelmişti ya— biraz daha toparlanmış halde geri döndü.

“Ee, şey, Cam derse gitmiş.”

“Ya.”

Hayal kırıklığımı gizlemek için gülümsedim.

“Peki o zaman... sonra görüşürüz.”

“Tamam.”

Ollie omuzlarına kadar inen saçlarını eliyle düzeltirken beni başıyla selamladı.

“Hey Amy, umarım kendini daha iyi hissediyorsundur.”

“Evet, iyileştim sayılır. Teşekkür ederim.”

Ona el sallayıp yeni çantamın askısını tekrardan ayar­ladım ve sonra merdivenlerden aşağı, aydınlık ve donduru­cu kış sabahına çıkarken eldivenlerimi taktım. Arabamın biraz gerisinde durdum, kalbim hızla çarpıyordu, işte buradaydı...

Cam’in kamyoneti.

Derse filan gitmemişti. Evdeydi. Gerçek, dışarıdaki hava kadar soğuktu. Ollie onun yanına gidip geldiğimi söylemiş ve Cam benimle görüşmek istememişti.

🥀🥀🥀

    Sonraki haftalar boyunca Cam’i kampüste çok defalar gör­düm. Sanki hususi olarak yollarımızı kesiştiren bir prog­ramımız vardı ve onu her gördüğümde yanında Jase ya da geçen gün olduğu gibi Steph vardı.Ne zaman Cam’i o kızla görsem, pis bir duygu içime taş gibi oturuyordu. Bu duyguyu hissetmeye hakkım yoktu.
Bunu biliyordum ama yine de Steph’i bir karateci gibi ikiye bölme isteğimi azaltmıyordu.Ne var ki Cam’i görmenin en kötü yanı bu değildi. Çoğu zaman o da beni fark ederdi ve bakışlarımız kesişecek oldu­ğunda, her zaman başını çevirirdi. Sanki neredeyse beş aydır arkadaşlık etmemiştik ya da hiç yakın anlar paylaşmamıştık.Bana lisedeyken Cadılar Bayramı partisinden sonra ar­kadaşlarımla aramızda olanları hatırlatmıştı. Birlikte ge­çirdiğimiz zamanlar silinmişti sanki.Cuma günü küçük bir fırsat yakaladım. Cam tek başı­naydı, caddeden karşıya geçiyordu. Başı önüne eğik, elleri montunun cebindeydi. Bir anda
Cam!” diye bağırdım ve boğazımdaki bu ani zorlanma, soğuk algınlığımdan kalan pek zavallıca bir öksürük nöbetine tutulmama neden oldu.

    Cam durup başını yukarı kaldırdı. Başındaki berenin kenarlarından siyah saçlarının uçları kıvır kıvır çıkmıştı.Yokuş yolun geri kalan kısmını göğsüme ve bacaklarıma ağrılar girerek güç bela çıktım. Nefes nefese Cam’in önün­ de durdum.

HEP SENİ BEKLEDİM ( Aşk Serisi 1#) ( TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin