Merhaba 😁
Yeni bölüme hoş geldiniz 💟
🥀🥀🥀 🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀
Akşam yemeğinde Cam’e bizimkilerle yaptığım konuşmanın detaylarını anlattım. Annemin tavırlarından bahsettiğimde elindeki et bıçağını karşımızda duvara saplayacak diye korktum.
“Gerçekten,” dedim, “hiç şaşırmadım. Annem her zaman... soğuk birisi olmuştur ve yıllar geçtikçe daha da fenalaşmış.”
Cam’in çenesi kasıldı.
“Sen benden daha sabırlısın.”
Omuzlarımı silktim, içimde kendi kendime yaşadığım diyalogu bilse, böyle demezdi.
“Onlarla konuştuğuma memnunum. Peki ya babama ne demeli? O dans muhabbeti pişmanlığını biraz olsun göstermenin bir yoluydu onun için.
En azından ne anlatmak istediğimi anlamış, sence de öyle değil mi?”Cam başıyla onayladı.
“Sen kendini nasıl hissediyorsun?”
Güzel soru. Arkama yaslandım.
“Hiçbir şey hissetmiyorum aslında. Yani dediğim gibi, bunu yaptığıma memnunum ama bilmiyorum. Dişçiye gitmek gibi bir şey aslında. Bunu yapmak istemezsin ancak yapmak zorundasındır ve sonrasında sırf bunu başardığın için mutluluk duyarsın.”
Masanın üzerinden uzanarak elimi tuttu.
“Hâlâ yarın Molly’yi görmek istiyor musun?”
“Evet.”
Uçak biletlerimizi ayırttıktan sonra e-posta hesabımı açıp ondan gelen bir ileti bulmuştum. Hiç zor olmamıştı. O kadar çok vardı ki. Şehre geleceğimi ve kendisini görmek istediğimi açıklayan kısa bir ileti yazdım. Bir saat içinde benimle görüşmeyi kabul ettiğini belirten bir cevap alınca şaşırmıştım aslında.
“Hâlâ onu görmek istiyorum.”
Cam başını çevirdi, dişlerini sıkıyordu. Bu fikirden hiç hoşlanmamıştı ama yine de beni destekliyordu. Astronomi dersine giderken koridorda onunla çarpıştığım için ne kadar şanslı olduğumu fark ettiğim anlardan biri de buydu. Bunun daha sık farkında varmam gerekiyordu.Artık annemle babamdan ya da Molly ile yapacağım görüşmeden konuşmak istemiyordum. Cam’e onu ne kadar sevdiğimi göstermek istiyordum. Benden böyle bir beklenti olduğunu düşündüğümden değil, istediğim şey bu olduğu için.
“Otele dönsek mi artık?” diye sordum, nabzım şimdiden hızlanırken.
Hesabı ödedik ve otele dönüş yolunu çabucak kat ettik. Vakit henüz erkendi ve Houston’a bu kadar yakınken Cam’e gösterecek çok şey vardı ancak onunla geçirdiğim zaman konusunda cimriydim. Onu paylaşmak istemiyordum.Cam yatağın kenarına oturdu. Uzaktan kumandanın tuşlarıyla uğraşırken, beyzbol kepini yine ters çevirmişti. Büyük pencerenin perdeleri çekiliydi ve batan güneşin ışıklarının yalnızca bir kısmı içeri sızabiliyordu.“Ben iki dakikada bir duş alayım,” dedim. Eşyalarımı ayarlayıp banyoya yöneldim.Cam bana uzun uzun baktı, ağzını açacak oldu ve sonra başını öne doğru salladı. Gözlerinde bir ışık vardı ve bunu görünce içim titredi. Gülümsedim ve sonra banyoya daldım.
Kapıyı kapatıp, çantamı tezgâhın üzerine koydum. Yanım da kıyafet getirmemiştim ve Cam’in bunu fark edip etmediğini düşündüm.Fark ettiyse, aklından ne geçmişti?
Benim aklımdan geçenin aynısı mıydı?
Çabucak duşumu aldım ve üzerimdeki kaçınılmaz yolculuk pisliğini attım. Annem babamla yaptığım konuşmayı aklımdan çıkarmak için bir süre oturup sakinleştim. Çok uzun sürmedi. Nabzım şimdiden hızlanmıştı ve tamamen Cam’e odaklanmıştım.
Duştan çıkıp göğsümü kalın bir havluyla sardım ve saçlarımı taradım. Midem bir eğlence trenine binmişim gibi kabarıyordu. Dişlerimi fırçaladım ve sonra oyalanacak bir şeyim kalmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEP SENİ BEKLEDİM ( Aşk Serisi 1#) ( TAMAMLANDI)
Chick-LitBazı şeyler beklemeye değer... Beş sene önce bir partide Amy Morgansten'in tüm hayatı değişti. Evden çok uzakta bir üniversite, şimdi her şeyi geride bırakmak için harika bir fırsat. Tek yapması gereken, derslere zamanında girmek, sol bileğindeki b...