~BÖLÜM 43~

24 2 0
                                    


   Merhaba 🤗

  

       🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀

      Cam o mavi gözlerini babasından almıştı. Aynı şekil­ de mizah anlayışını ve... bu dünyadaki en karmaşık mantık yürütme becerisini de. Richard Hamilton’ı böylesine başarılı bir avukat yapan da bu olsa gerekti. Birkaç saatlik sohbetin ardından az kalsın beni hayatımda ilk kez kuru­tulmuş geyik etinin tadına bakmaya ikna edecekti.

Neredeyse.

Cam iki dakikada bir kulağıma devamlı “Bambi” diye fısıldamasaydı, pes edecektim. Fakat Bambi’yi yiyemezdim;

Bay Hamilton bunun ne kadar lezzetli olduğunu iddia etse de.Ferah ve geniş mutfakta, dört beş kişinin rahatlıkla sığa­bileceği yıpranmış meşe masada oturuyor ve Cam’in anne­sinin yaptığı kahveyi içiyorduk. Cam ile babasına gülmek­ten karnıma ağrılar girmişti.

İkisi birbirinin kopyasıydı.

Dalgalı, yele gibi saçları, haylazlıkla parlayan parlak mavi gözleri ve her lafı kıvırmadaki nadir görülen yetenekleri.

“Bak baba, kendini rezil ediyorsun burada.”

Babası bana baktı, kaşlarını tam Cam’in yaptığı gibi kaldırmıştı.

“Rezil olmuş gibi bir halim var mı Amy?”

Dudaklarımı sıkıca birbirine bastırarak başımı iki yana salladım. Cam bana kendisine hiç yardımcı olmadığımı anlatan bir şekilde baktı.

“Sen burada oturmuş beni, annemi ve Amy’yi maymunlar varsa, Koca Ayak da vardır diye ikna etmeye çalışıyorsun ama?”

“Evet!” diye bağırdı baba Hamilton. “Buna evrim denir oğlum. Üniversitede size hiçbir şey öğretmiyorlar mı?”

Cam gözlerini devirdi.

“Hayır baba, bize üniversitede Koca Ayak’ı öğretmiyorlar.”

“Aslına bakılırsa,” dedim, boğazımı temizleyerek, “pri­matlarla ilgili olarak kopuk bağlarla ilgili bir sürü teori vardır.”

“Sevdim bu kızı.” Bay Hamilton bana göz kırptı.

“Hiç yardımcı olmuyorsun,” diye homurdandı Cam.

“Tek söylemeye çalıştığım, ormana gidip de benim duy­duğum sesleri duyacak olursan,” diye devam etti babası, “Koca Ayak’a da inanırsın, chupacabra’ya da.”

“Chupacabra mı?” Cam’in ağzı bir karış açıldı. “Yapma baba ya.”

Bayan Hamilton başını iki yana salladı. “İşte benim oğul­larımın her zamanki halleri. Ne kadar gurur duysam az.”

Koyu kahvemden bir yudum alıp güldüm.

“Bir araya gel­diklerinde gerçekten bambaşka oluyorlarmış.”

“Başka bir şey?” Kocasının boş fincanın alıp masadan kalkarken ofladı. “Dingil olduklarını söylemenin kibarcası işte.”

“Hey!” Bay Hamilton’m kafası bir anda eşine döndü, göz­leri fıldır fıldırdı. “Bana bak kadın.”

“Bana bir daha kadın diye hitap edersen, gözlerini oya­rım, baktığım zaman hiçbir şey göremezsin.”

Bayan Hamil­ton elindeki fincanı doldurdu ve şekere uzandı, “istersen bana dava da açabilirsin.”

Cam iç geçirdi ve başını önüne eğdi.

     Elimle ağzımı kapatarak kıkırdamamı bastırmaya ça­lıştım.
Ailesi... harikaydı. Dost canlısı ve sıcakkanlıydılar. Hiç benimkine benzemiyorlardı. Annemin kahve makinesini kullanmayı bildiğinden ve babam bile olsa, kendisini başka­sına hizmet edecek kadar alçaltacağından şüphelerim vardı.Bayan Hamilton doldurduğu kahve fincanını kocasının önüne koydu.

HEP SENİ BEKLEDİM ( Aşk Serisi 1#) ( TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin