♣️4♠️

17.4K 842 226
                                    

"On dokuz. Yirmi. Bir. İki. " bir çok asker şınavda düşerken bende onlardan biriydim. Yirmiye kadar çekmem bile bir mucize. Zaten dün gece o soğukta nöbet tutup uykusuz kaldım diye bitkinim. Birde üstüne şu eğitim eklenince bayılacak kıvama gelmiştim. Yüzüm yere bakacak şekildeyken görüş açıma siyah postallar girdi. Çamur olmasının yanı sıra fazla büyüktü.

"Ayağa kalk asker. " bana dediğini bildiğim için yüzümü asarak sızlayan bedenimi zorla ayağa kaldırdım. "Yirmi tur koşun. " bunu bana bakarak söylesede aslında benim gibi pes eden herkese söylüyordu. Buz gibi havaya rağmen anlımdan ter süzülürken şapkamı biraz yukarı kaldırdım. "Bekleme yapma asker. " komutanın kükremesiyle irkilip Ömer'in de olduğu sıraya doğru koşturdum. Benim buranın etrafında yirmi tur atmam demek ayaklarımla bağlantımın kopması demek.

"Ağlamak istiyorum. " öndeki aptal her kimse hızlı koştuğu için kısa bacaklarımla fazladan efor sarfetmek zorunda kalıyordum. Ömer, bana hak vermiş olmalı ki ağlamaklı ifadesiyle bana baktı. Şapkasını çıkaran çocuğun sarı saçları terden birbirine girmişti.

"Öğleden sonra silah talimi olacak. Dua et ki sana Cihangir komutan gelmesin. " yüzüm asılırken sızlayan bacaklarıma biraz daha yüklendim. O adamda bir şey vardı. Tamam Kubilay komutanda sert ancak Cihangir komutan bir farklı. İnsanı irite edebilecek biri.

"Umarım gelmez. Şuna baksana hala çekiyor şınavı. " dönüş yolunu koştuğumuz için hala şınav çekenleri görebiliyorduk. Gözlerim hareket ettikçe gerilen kol kaslarına kaydı. O üniformanın altında gerçekten kaslı bir beden duruyordu.

"Ne gaynatıyorsuz gardaşlar?" Halit'in de bize katılmasıyla sırıttım. En azından bu koşu işini konuşarak bitirebilirim. Ömer bize katılan adama göz ucuyla bakıp yüzünü buruşturdu. Belli ki ben yokken bu ikili pek birbiriyle konuşmuyordu.

"Haçem ne kaynatsunlar, yakunup duraylar." Zaten bozuk olan moralim Temel'in de gelmesiyle yerle bir oldu. Hala dün yaptığı şey için ona kızgınım. Karnı hala acıkmamış olmalı ki gayet normal duruyordu.

"Bunlar iyi alıştı konuşmaya. " Ömer arkaya dönüp Halit'le Temel'in duyacağı şekilde konuştu. Ancak Temel'den öfkeli bakışlar alınca daha demin ki cesur halleri son bulup önüne döndü.

"Kendi aranda konuşma asker. " mıntıkayı inleten sesle irkildim. Sadece iki kelam etmiştik onuda bize çok gördü. Sessizleşen kalabalık komutandan uzaklaşırken yeniden konuşmaya başladı.

"Gardaş, ahşama diyik ki bahçeye inek. Sende gel. " büyük ihtimalle sigara içecekleri için bahçeye ineceklerdi. Biraz muhabbet iyi olur diye başımla onayladım. Ömer'e gelmesi için teklif eden olmayınca çocuğun yüzü asıldı. Belli etmesede onu içlerine almadıkları için üzgün duruyordu.

"Ömer'le geliriz. " sarışın çocuğun gözleri arkasındaki ikiliye kaydı. Olumsuz bir tepki alırsa gelmeyeceği belliydi ancak arkamızda koşan ikili omuz silkmişti.

"Kırka dur. " daha on tur olmuşken emir veren komutanla birlikte hepimiz durmuş gelecek ikinci emri bekliyorduk. Bütün fısıldaşmalar son bulurken Cihangir komutan şınavını yeni bitirmiş aldığı derin nefeslerle benim olduğum tarafa doğru adımlamıştı. Yüzündeki ter damlacıklarından rahatsız olan adam o kadar erkeğin önünde olmasını umursamadan üstündeki kıyafetini tuttuğu gibi kaldırdı ve yüzünde dolaştırmaya başladı. Gözlerim sonuna kadar açılırken karın kaslarına bakmaktan alamadım kendimi. Dilimi dudağımın içinde yanağıma vururken gözlerim hala karşımdaki adamın çıplak karnındaydı. Sapık gibi baktığımı bilsemde gözlerimi bir an olsun alamıyordum.

Görüş açıma yeşil kıyafeti girerken zorla gözlerimi yüzüne çevirdim. Kahve gözleri dikkatle bana bakarken kaşları sanki olabilirmiş gibi derinden çatılmıştı. Bakışlarımı yanlış anlaması imkansız. Sonuçta bir erkeğin bir erkeğe bakmasını kimse yargılamaz. Ancak bana öyle bir bakış attı ki yanaklarımın ısındığını hissettim. Gözlerimi kaçırırken sertçe yutkundum. Kesinlikle sapık olduğumu düşünüyordu.

ZEVAHİR +18 (Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin