Beğenmeyi ve satır aralarına bol bol yorum yapmayı unutmayın...
"Hayat'la konuştum. Bu hafta sonu çarşı izninde kontrol işini ayarladı. " Kubilay komutanın odasındaki koltukta oturmuş bana getirilen meyveleri iştahla yiyordum. Öyle ki bir elimde ısırılmış elma diğer elimde Cihangir'in soyup verdiği mandalina vardı.
"Sen yarışta olacaksın. Nasıl gideceğim?" Hemen yanımda oturan adam dönüp kardeşine baktı. Yalnız olmadığımız için huzursuz ve istediği gibi konuşamıyor gibiydi.
"Halit'e adresi veririm. " elmadan sesli bir ısırık alın başımla onayladım. Cihangir meyve getirene kadar canımın istediğinin bile farkında değildim.
"Abi poşetten bir elmada bana at canım çekti. " Cihangir elmayı düşmana atarmış gibi kardeşine fırlattı.
"Sen gitsen mi artık? Yarışlara gitmeden bir yanlız kalalım. " dişlerinin arasında konuşan adam yüzünden dayanamayıp kıkırdadım. En son yemekhanede yarışmaya gideceklerini öğrenmemizin üstünden 2 gün geçmişti ve bugün Cihangir'de dahil hepsi gidiyordu. Bir tek Halit benimle kalacaktı.
"Gidemem. Birazdan haber verdiğim iki asker gelecek. Halit'le Selin gelmeyeceği için diğer bölükten iyi birilerini buldum. " gelip beni bu şekilde koltuğa yayılıp meyve yerken görürlerse sıkıntı olmaz mı?
"Selin sıkıntı olmasın sonra. " Kubilay omuz silkti ve benim gibi elmasını yemeye başladı.
"Senin bölük arkadaşın. Ee sende benim abimsin ve arkadaşınla beni ziyarete geldin. " rahat tavırlarına karşılık Cihangir ayağına tekme atmıştı.
Tıklanan kapıyla oturuşumu biraz düzeltip yarısını yediğim elmayı poşete attım. İki elimde ayrı meyve olması dışarıdan hoş görünmez.
"Gevşek. " Cihangir'in gözleri kardeşindeyken Kubilay sırıtıp gel diye bağırdı. Açılan kapıyla birlikte oturduğu yerden kalktı ve gülüşünü sildi. Gelen iki asker selamlarını verip hazır ola geçmişti bile.
"Kumatan beni özlemişsin. " gelen dalga dolu sesle birlikte kaşlarımı havalandırıp konuşan adama baktım. Hazır olda olmasına rağmen dudaklarında arsız bir sırıtış vardı.
"He Mehmet seni özledim. " Kubilay ters bir cevap verip masasına gitti ve kâğıda bir şeyler karaladı. Bu arada konuşan kumral çocuk dönüp koltukta oturan bize baktı. Cihangir'ede banada selam verip yeniden önüne döndü.
"Valla komutanım bu defa fazla uslu bir çocuk oldum. Adil komutan ne dediyse yalan. " niye geldiğini bilmeyen adam gevşek gülüşü ile kendini savunuyordu. Normalde Kubilay komutan sinirlenip laf söyler sanıyordum ancak tek kelime etmemişti. Bu durum şaşırmama sebep olmadı desem yalan olur.
"Oğlum cevap ver lan artık. " kumral asker yanında gelen askeri umursamadan rahat bir tavırla gidip kalçasını Kubilay'ın yazı yazdığı masayaya dayadı. "Bana böyle artist pozlar kesme. " Cihangir yanımda homurdanırken Mehmet'in halini hala şaşkınlıkla izliyordum. Belli ki ikisi daha önceden arkadaşlar. Zaten Mehmet'in yaşı bize göre daha büyük. Tabi ki askere otuz yaşında gelenler oluyor. Mesela üniversite okuyanlar veya işte çalışıp bırakma lüksü olmayanlar.
"Rahat dur Mehmet. Salih bu kağıtları Adil komutana götür ve yarışmaya sizlerin geleceğini söyle. " Salih denilen asker iki kağıdı alıp çıktı odadan. Bense hala kalçasını masaya dayayıp Kubilay'a sırıtan çocuğa bakıyordum. Aniden komutan çocuğun anlına elinin tersiyle vurdu. Bu bile sırıtışını silmemişti.
"Oğlum gevşek misin? Elli defa başka askerlerin yanında yapma dedim. "
Mehmet omuz silkip bana doğru geldi ve poşetten mandalina aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEVAHİR +18 (Ara Verildi)
Teen FictionErkek bedenine saklanmaya çalışan bir kadının hikayesi... ☆☆☆ Selin, içinde filizlenen canı öğrendiğinde yürüdüğü yolun dikenleri artmıştır. Öğrendikleri karşısında, arkasına bile bakmadan kaçan dolandırıcı bir satıcının...