♣️Halit♠️
Gençler Halit normalde aksanlı konuşuyor ancak yazarken normal yazacağım. Hem siz rahat okursunuz hemde ben rahat yazmış olurum.
Beğenmeyi ve satır aralarına bol bol yorum yapmayı unutmayın... Ben sinav zamanı emek verip yazıyorsam sizde iki dakikanızı ayırıp satır aralarına yorum yapım artık. 🤭🙈🤣
Kapkaranlık hava yüzünden bulunduğumuz yere şöyle bir göz attım. Geldiğimiz yol haricinde her yerin ağaçla kaplı olduğunu fark etmek, gerçeğin tokat gibi yüzüme çarpmasına sebep oldu. Yarış yapılacak diyince biz karşı takımın bölündüğü karargaha gideriz sanıyordum ancak bu soğukta yerde kar varken bizi daha getirmişlerdi. Hemde ormanlık bir alana.
"Oğlum bizim burada götümüz donar. " Alemci Ali inler gibi konuşurken hak vermeden edemedim. Daha şimdiden arabanın sıcak atmosferinden çıktığım için üşüyordum. Gözlerim yanımdaki hareketlikle sağıma kaydı. Ömer hem korkudan hemde soğuktan titrediği için bana yanaşmaya çalışıyordu. Bu haline ses çıkarmadan arabadan ikimizinde el çantasını aldım.
"Seninle aynı fikirde olmak beni şaşırtsada haklısın. Sabaha ölmüş oluruz. " İmam Ali yanımda el çantasını alırken demişti bunu. Geri çekilip Ömer'e döndüm. Bizden soyutlanmış karanlıkta ürkütücü görünen ağaçlara bakıyordu. Bö desem kalpten gidecekmiş haline göz devirip Temel'e döndüm.
"Gomutanı gördüün?" Beyfendi bizden ayrı araçla geldiği için nerede olduğunu görmedim. Ömer yine dibime girip kendi çantasını almak yerine omzumda olan çantasının ip kısmına tutundu. Şuan yavru kediden farkı olmadığını fark edince yarım ağız gülüp konuşan Temel'e baktım.
"Ula milletu takup edelum da. Kesin çomutan önde gidey." Dediği mantıklı gelince kafa salladım. Bu kadar asker tek bir yöne bildiği için değil komutan önde olduğu için gidiyordur. Önde giden Aliler ve Temel'e yetişmeden önce hala bana bakmayan çocuğa baktım.
"Çantanı verem taşı. " beni duyan Ömer gözlerini iri iri açıp bana döndü. Mavi gözlerindeki korkuyu görmek keyfimi iyice yerine getirdi. "Ne bahisin oğlum hizmetçin var. " çantayı omzumdan çıkarmaya çalışınca telaşla yeniden omzuma atmaya çalışıyordu.
"Sen taşı. " telaşlı sesiyle duruldum.
"Yohsa gorhisin. " amacım itiraf etmesini sağlamaktı. Ancak beni şaşırtıp direk itiraf etti ve başını olumlu anlamda salladı.
"Evet korkuyorum. Ama sen kimseye söyleme olur mu?" Beklentiyle bana bakan çocuğun iri mavi gözlerine daha fazla bakamadım ve giden askerlere kafamı cevirirken başımı olumlu anlamda salladım.
"Yürü hayde. " itiraf ettiği için bu defa çantayı değil diğer kolumu tutmuştu. İki elini mengene gibi dolamıştı resmen. Ben demesem bile şuan herkes onun korktuğunun farkında zaten. Belki yanında ben olmasam şimdiye dalga konusu bile olmuştu.
"Ula nerede kaldunuz? Kayboldunuz sanduk?" Temel çadırını kuracak yeri çoktan bulmuştu bile. Normalde her askerin çadırı var ancak komutan gelmeden önce açıkça çadırlarda iki kişi kalacak diye belirtmişti. Zaten bu soğukta ancak iki kişi yatarsa ısınır. Zaten hepimiz erkek olduğu için sıkıntı yok. Ben haricimde. Açıkçası bir erkekle dip dibe uyumak biraz tuhaf geliyordu.
"Bizim çadırı şuraya kuralım mı?" Gelen teklifle Ömer'e döndüm. Bizim çadır derken ikimiz aynı çadırda mı kalacaktık? Ömer çadırı kurmak için kendi kendine paketlenmiş halinden çıkarmak için uğraştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEVAHİR +18 (Ara Verildi)
Teen FictionErkek bedenine saklanmaya çalışan bir kadının hikayesi... ☆☆☆ Selin, içinde filizlenen canı öğrendiğinde yürüdüğü yolun dikenleri artmıştır. Öğrendikleri karşısında, arkasına bile bakmadan kaçan dolandırıcı bir satıcının...