Beğenmeyi ve satır aralarına yorum yapmayı unutmayın...
Elimdeki tabakla masaya oturunca bizimkiler konuşmayı kesip bana dönmüşlerdi. Halit onlara az çok bana ne olduğunu anlatmış olmalı ki susup benim konuşmamı bekliyorlardı.
"Daha iyi misin?" Ömer dayanamayıp konuşunca hafifçe gülümseyip başımı olumlu anlamda salladım. Elini omzuma atıp ben yanındayım dermiş gibi sıktı. Onunda dudaklarında içten bir gülüş vardı.
"Selim kardeş. İnan ki koşu boyunca sana dua ettim. "İmam Ali'nin huzur kokan sesine karşılık elimi göğsüme vurdum. Bir yandanda eyvallah diyordum.
"Valla ben dua etmedim. Aklıma gelmedi. " Alemci Ali'nin gülerek dediği şeyle bende güldüm. İmam Ali'yse dönüp yanında oturan arkadaşına baktı ve ya sabır çekti.
Gözlerim karşımda oturan Halit ve Temel ikilisine kaydı. Halit gerçek durumu bilmediğinden rol icabı ortalıkta olmadığımı sanıyordu. O yüzden oldukça rahat duran adama bakmayı kesip Temel'e baktım.
Bana gülümseyen adama hemen karşılık verdim. Aslında iyi çocuktu ancak gülünce hafif uzun burnu yüzünden yüzü bir farklı duruyordu. Yinede ona gülümsemek çok yakışıyor.
"Ula sen buze lazumsun da. Çendine mukayet olasun. " başımı olumlu anlamda salladım. Her ne kadar gülümseyerek söylesede gözlerim doldu nedensizce. Ailem beni öldürmek isterken burada kısa sürede beni düşünen insanları bulmuştum.
Gözlerimin dolduğunu fark eden Halit oturduğu yerden kalktı ve masanın etrafını dönerek yanıma geldi. Kolumdan nazikçe tutup beni kaldırdı ve koca bedeniyle bana sarılıp daha çok ağlamama sebep oldu.
Duygu değişimime ben bile şaşırırken masadaki arkadaşlarım sustu. Halit kulağıma doğru eğilip masadakilerin duyamayacağı şekilde konuştu.
"Bir şey mi oldi? Sangi rengin solmuş gibi ha. " kaba aksanına rağmen düşünceli haline karşılık kollarımı daha sıkı sardım ona.
"Halit. Bebeğimi az kalsın düşürüyordum. " titrek bir nefes alırken yaş yanağıma doğru süzüldü. Sarıldığım beden gerilirken kendini geri çekip hala dolu olan gözlerime baktı. Aklından kırk tane soru geçtiği belliydi. "Akşam sigara içmek için dışarı çıktığında konuşuruz. " merak etsede sırf zorlamamak için başıyla beni onayladı. Ben ayakta dikilirken tek kelime etmeden gidip yerine oturdu.
Yemekhanedeki bir çok göz bizi izlerken benim gözlerim benden bağımsız Cihangir komutana kaydı. Elindeki kaşıkla pilavı didiklerken fazla öfkeli duruyordu. Habire salladığı ayağı, çatık kaşları ve ortaya çıkan çenesi ile bunu fazlaca belli ediyordu.
Nedensizce gergince yerime oturdum. Onun başka erkeklerle temas etmeme karşı katı bir tutumu vardı ve ben bunu kesinlikle unutmuştum. Temel'le Halit'in arasından komutana baktım. Kubilay komutan ona doğru eğilmiş bir şeyler diyordu ancak benimki hiç umursamadan pilavına işkence ediyordu. Kendimi kötü hissettim.
"Eee sizleri görmeye kim gelecek?" Alemci Ali'nin sorusu ile herkesin uzgun üzgün havası dağıldı ve yüzlerde mutlu bir gülüş oluştu. Aileleri ve arkadaşları ile buluşacakları için heyecanlıydılar.
"Benim teyzemler burada. Teyzemin oğlu gelir herhalde. " İmam Ali geçiştirir gibi konuşurken Alemci Ali gözlerini devirdi. Belli ki teyze oğlu dediği çocuğu tanıyordu ve ondan hiç haz etmiyordu.
"Ula benu ziyarete celen yoktur daa. "
Tabi onun sözlüsü uzakta olduğu için gelemiyordu. Büyük ihtimalle telefonla konuşup hasret giderecek. Bir yandan turşuyu ağzıma atarken bir yandan da konuşmak için hazırlanan Halit'e bakıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEVAHİR +18 (Ara Verildi)
Ficção AdolescenteErkek bedenine saklanmaya çalışan bir kadının hikayesi... ☆☆☆ Selin, içinde filizlenen canı öğrendiğinde yürüdüğü yolun dikenleri artmıştır. Öğrendikleri karşısında, arkasına bile bakmadan kaçan dolandırıcı bir satıcının...