Karanlık çöktü kulübeye doğru yürüdüm, saraydan çıktım. Merdivenlerden yavaşça indim, inerken etrafıma bakındım, güllerin olduğu yerde küçük bir ışık gördüm yanıp söndü sonra tekrar, bunlar ateş böcekleriydi. Çok güzeller, başımı kaldırarak gök yüzüne baktım, yıldızlar göz alıcıydı, gözüm pencereye kaydı, Fenrys gözlerini kısmış bana bakıyordu, benim baktığımı görünce gözlerini kaçırdı. Başımı eydim iki yana salladım ve arkamı dönüp kulübeye gittim. Gözlerimi kapattım uyumaya çalıştım...
Geyiği gördüm, hemen önümdeydi, kasabadaki ormandaydım, aynı pozisyonumdaydım, nefes aldım ve oku fırlattım, geyiğin Tam alnının ortasından vurdum, geyik acı içinde kıvrandı kanlar her yere fışkırdı, rüzgar öyle bir esti ki sadece bir ağaç değil aynı anda birsürü ağaç devrildi,
Geyiğin arkasında birini gördüm, gözlerimi kısarak baktım bu bir kad-, A-a-ann-e, kulakları herzamanki gibi sivriydi ama bu sefer uzundu.
Bi fısıltı duydum Meridia adeta kulaklarıma işledi, bir an tüylerim ürperdi tekrar duydum Meridia, sen, biranda koskoca siyah birşey annemin arkasından annemi alıp götürdü, "Anneeeeeeee!!!" Biranda gözlerimi açtım,"hey ne diye çığlık atıyorsun, bebekmisin, hem sen niye ağlıyorsun?" Ne rüyamıydı, bu-bu çok tuhaftı, annem öldüğünden beri hiç böyle bir rüya görmemiştim, ter içinde kalmıştım. Gözlerimi ovuşturarak kırptım.
Kendimi toparlamayı bir türlü başaramıyordum kadın tekrar sordu "Meridia sen gerçekten iyi olduğuna eminmisin?" Tek bir hamleyle yataktan kalkıp üstünde oturdum ve öne eğilerek boynumu sıvazladım, başımı ona çevirdim."Şey senin ismin neydi?" "Luc" dedi kadın, "ismin güzelmiş" dedim, "teşekkürler, seninde öyle. Şimdi söyle bakayım neden ağlıyordun ve bağırıyordun?" Dedi "ben daha önce hiç görmediğim bir rüya gördüm" dedim elindeki tepsiyi, ahşap işlemeli masaya bırakarak yanıma gelip oturdu, tırnaklarıyla oynamaya başladı, " bak bana istediğin zaman istediğin her şeyi anlata bilirsin" dedi o gerçekten iyi bir kadındı, ona bakarak gülümsedim.
Birden kapı açıldı Luc hemen ayağa kalkıp üstünü düzeltti ve başını eğdi, bana göz ucuyla baktı. Ben hala aynı pozisyonumda duruyordum, kapıda duran kişi Fenrys di, önce kadına sonra bana baktı, boğazını temizleyip içeri girdi, boyu uzun olduğu için o da başını eğip içeri giriyordu, bende uzundum ama o benden daha uzundu. Luc a bakıp başıyla kapıyı işaret etti, Luc a çıkmasını söylemişti, Luc önünde tekrar başını eğip selam verdi ve gitti.
O bir tepki vermeyince ben vereyim dedim ve sonsuzluğa uzanacakmış gibi duran sessizliği ben bozdum, boğazımı temizleyip lafa giriştim "ooo LORD FENRYS bu küçük gördüğü insanın içinde bulunduğu kulübeye girermiydi" dedim, hafifçe sırıttı "neden? Burası benim diyarım benim evim istediğim yere girer çıkarım" dedi Fenrys. "Ne bileyim" bacaklarımı sıvaslayıp kalktım elimle masayı oturması için işaret ettim "o zaman buyur, demekki önemli birşey olmuş" dedim, "neden, kendi evimin yanındaki kulübeye illa birşey olduğundamı gelmek zorundayım?" Dedi "Ah, tabiy'ki hayır, ama bir insanın içinde bulunduğu kulübeye bile gelmiyeceğinizi düşünmüştüm, nede olsa insanları pek sevmiyorsunuz ya" dedim yüzüme birden ölümcül bir ifade yerleşirken, "Ah bu konuyu fazla uzatmayacağım" dedi "neymiş şu konu?" Dedim sırıtarak, bana bakarak "artık sıradan biri değilsin" dedi. Gözlerimi büyüterek ona baktım
"Nasıl yani?" Dedim "yanisi, artık bizden birisin, artık yanımızda duran bir asker olacaksın" dedi, ama bu olamaz! Ben hiç tanımadığım insanların yanında asker olamazdım. Evet benim hayalim ilerde savaşçı olmak ama ben bu şartlar altında bunu yapamam. "Bunu size düşündüren bir sebep varmı?, yoksa öylesine beni esir tutmak için, hayatımı mahvetmek için beni asker yapıyorsun?" Dedim donuk bir sesle "evet bir sebep var, güzel dövüşüyorsun, ama kendini biraz daha geliştirmek için sana ders verilecek" dedi, iç çekerek derin bir nefes verdim, başımı kaldırdım ve gözlerindeki o kap karanlık çukurlara baktım, "bak, beni evime götürün, ben bir faniyim burada sizinle yapamam. Benim korumam gereken bir ailem var şu an ne durumda olduklarını bile bilmiyorum, en son bıraktığım et bittimi?, Stokladığım yiyecekler bittimi? Şu an ne durumdalar?, Hiçbirşey bilmiyorum ve bu beni hiç ummadığım kadar huzursuz ediyor" dedim kolayca itiraf ederek.
Fenrys alaycı bir şekilde sırıttı, "bunu sana sormadım" dedi, bu gerçekten zoruma gitti, ben açık sözlü bir insanım. Ağzıma gelen her şeyi söyleyebilirim korkmuyorum, yumruğumu masaya vurdum "Ne sanıyorsun yani, sen benim sahibim felanmısın, neden benimle ilgili olan herşeyi bana sormadan yapıyorsun. Bak benim evime gitmem lazım ben bir faniyim peri değil, senin gibi canavar olamıyorum, hoş öyle olup olmadığını bile bilmiyorum, şimdi bırak beni gideyim" dedim, simsiyah kaşlarını çattı bana bakıyordu, birden ayağa kalktı sandalye yere düştü, "bana bak küçük fani, herşey dengi denginedir. Sana ne söylediysem onu yapacaksın" dedi hırlayarak, Fenrys iyice yaklaştım "Sen benim sahibim değilsin" dedim tıslayarak, gözünü kısıp sırıttı ve oda bana doğru geldi "buna alışsan iyi edersin, kü-çük fa-ni" dedi ve arkasına dönerek yapıya doğru gitti, ona seslendim "hey, Fenrys" dedim, göz ucuyla bana baktı devam ettim "Aileme ne yaptın" dedim. Başını önüne çevirdi "onları merak etme, şu an senin halinden çok çok iyi bir durumdalar, güvendeler yani. Sen onlar için değil kendin için edişelen, ben olsam öyle yapardım" dedi ve düm düz ilerledi, yatağa tutunarak oturdum.
Parmaklarımı başımın arasında gezdirdim, uyumak istiyordum gözümü kapatıp açtığımda hepsinin bir rüya olmasını istiyordum, yatağa uzandım ve tavana öylece baktım...
İYİ GÜNLER DİLERİM:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEZ ALFA
General Fiction"Kim öldürdü!" "Neden daha kimin öldürdüğünü bilmeden gelip bana kükrüyorsun?" "Hissettim, şimdi bana söyleyin kim öldürdü?" ablamlara baktı onlara doğru gitti dayanamadım "Kim yaptı dedim?" "Ben!...Ben öldürdüm!" "cesursun" bana döndü ve yaklaş...