23. Bölüm

583 43 5
                                    

"şaka gibi, yinemi?" Bi kıkırdama sesi duydum, salakmı sanıyordu bu beni? "Ne yapıyorsun sen?" Dedim arkama dönerek, bide ne göreyim, havada üzerime doğru gelen Fenrys, ellerimi engellemek için uzattım, "Dur!"  Arkaya doğru gittim, Fenrys üzerime düştü, o dört ayak üzerine düştü ama, ben onun altında kağıt gibi ezildim, "napıyorsun sen?" Dedim, "Sen geri geri gelmeseydin olmayacaktı" "Ne suç bendemi yani?" "Evet ben, önüne atlayacaktım ama sen geri geri gittin"  "yok ya"  "eve-" dedi ve birden gülmeye başladı, onunla birlikte bende güldüm.

"Böyle kalmaya devam edecekmiyiz?" Dedim, üzerimden kalkıp oturdu, hala gülüyordu, onu ilk kez böyle içten gülerken görmüştüm, çok yakışıyordu. "Gülmek sana yakışıyor" gülmeyi bırakıp gözlerime baktı, bende şaşırmıştım, "b-bunu nasıl yaptın?"  "Bilmiyorum"  "teşekkürler, sanada yakışıyor" dedi, ağzı oynamıyordu, beynimin içine konuşmuştu, "biliyordum"  "neyi biliyordun?"  "Benim güçlerimede sahipsin"  "bendemi beyninin içine konuştum"  "evet"  "ama bu istemeden oldu"  "üzerinde çalışmamız gerek"  "tamam", bi süre konuşmadık göle baktık, "şey" "ney?" Dedi bana bakarak, "öğlen yemeği zamanı çoktan geçti, ben acıktım"  "tamam"  sadece tamammı? Ayağa kalktı, "Sen burada bekle geleceğim"  "tamam" dedim ve onu beklemeye başladım.

Bi süre sonr elinde sepetle yanıma geldi, "buda ne böyle?"  "Acıktım demedinmi"  "inanmıyorum sen bize yemek sepetimi hazırladın?"  "Evet"  "Ah, sen bi tanesin" dedim şirinlik yaparak, "Ah, senin bu tavırlarına alışık değilim, yapma şunu"  "ay sanada bişey yapmaya gelmiyor"  "gelmesin yoksa bu gidişle sana birşey yaptıramayacağım" dedi, öylece baka kaldım, "ufaklık"  "ufaklık"  "hı?"  "Dalmışsın, yardım etmeyecekmisin?"  "Ah tabi ki yardım edeceğim"  sepetten sofra bezi ni çıkartıp verdi, sofra bezini serdikten sonra, 2 sandviç çıkarttı, çok güzel görünüyorlardı, ardından termos çıkarttı, sonrada pet bardak çıkarttı, "sandviç var, doymazsın diye 2 şer 2 şer  getirdim"  "benmi, senmi?"  "Sen tabiyki"  "neyse aç olduğum için, uzatmicam ve sandviç imi yiyeceğim" dedim "tamam" termos daki limonatayı da pet bardaklara doldurdu, 1. Sandviç imi yedim, elimi sepete atıp bir tane daha aldım, azım hala doluydu, Fenrys baktım, dona kalmış bana bakıyordu "Ne? Açım" Fenrys güldü, "yanılmamışım"  dedi, gözümü yamulttum, biraz durduktan sonra, Fenrys de bi sandviç aldı, "hı-hım gördük"  "öf ne yapayım, insan bir tanesiyle doymaz ki"  "tamam tamam" yemeğimizi yedikten sonra oturduk.

"R-rüyamda gördüğüm o kadın, a-annenmi?"  "Evet"

"Sen kollarıma düştüğünde gülümsüyordun, annem öldüğünde ise aynı senin gibi bana bakıp gülümsüyordu, sana anneme benzediğini söylemiştim, sen o haldeyken 14 yaşımdaki o halim gözümün önüne geldi"  "özür dilerim"  "sorun değil, geçmiş geçmişte kaldı, onu bunu değilde ben hala senin o bardağı aldığın gibi kırmana inanamıyorum"  "inan bana bende inanamıyorum" dedim, sohbete dalmıştık. Hatta öyle dalmıştık ki zamanın nasıl geçtiğini fark edememiştik.

"Fenrys hava iyice karardı, saat kaç"  " evet, saat 09:45 geçiyor"  "hani güzellik daha aynı, bi değişiklik yok"  "bekle" ayağa kalktı, kayaların yanına gitti, eğilip bir şeyler aldı, sonra yanıma geldi, "onlar taşmı?"  "Evet"  dedi ve taşı göle fırlattı, gözlerime inanamadım, hayatım boyunca hiç böyle bir şey görmemiştim, taşı attığı an göl parıldamaya başladı, her yer mor ışıklarla aydınlandı, "Fenrys b-bu inanılmaz"  "biliyorum" dedi ve yanıma oturdu, bi süre o manzaranın tadını çıkarttık, "Sryi den neler öğrendin?"  "A ben onları anlatmadım değilmi?"  "Hayır, "anlatayım o zaman, Sryi benim kokumu alır almaz kim olduğumu anladı, Alfa olmak için seçildiğimi ve bunun büyük babam sayesinde olduğunu öğrendim, yaz krallığında, Annemin yaz kırallığının prensesi olduğunu öğrendim"  "peki büyük baban seni neden Alfa yapmak için uğraşmış?"  "Evet bunuda sormuştum, çünkü annemin öldürüleceğini biliyordu ve benim intikam almak isteyeceğimide biliyormuş, o yüzden"  "anlıyorum, peki k-katili öğrene bildinmi"  "şey, tam söyleyecekti ki yaratıklar geldi, ama kara dedi devamını getiremedi, kara devamı ne olabilir?"  "Desene ikimizin hedefi aynı, tabiyki KARA LORD LORYS"  "Ne o pislik senin ailenidemi katletti"  "evet ama yıllardır kara ormanda tıkılıp kalmış, çıkmıyor, ormana sızan kötü periler onun perileri"  "Ben- ben onu mahvedeceğim"  "hey sakin ol daha güçlerini kullanmayı bilmiyorsun"  "Ah onun ve o iğrenç yaratıkların soyunu tüketeceğim"  "merak etme bunu birlikte yapacağız" dedi, elimden tutarak, ona sarıldım, "iyiki varsın"  "artık kendini öldürmeye çalışmıyorsun bakıyorum"  "yok, vazgeçtim"  "seni vaz geçiren ne?"  "Sensin"  "Ne?"  "Bundan sonra birtek intikam almak için ve senin için yaşayacağım" dedim dürüstçe, ben bunları söylemişmiydim?

Ağğğ, gerizekalı kafam, dilimi keseceğim, tam önüme dönecekken, Fenrys elini yanağıma dayadı, "bundan sonra bende senin için yaşıyorum" dedi ve dudağımdan öptü. Ben şok olmuştum, Tepkisiz, öylece duruyordum.

Bunu yapmışmıydı gerçekten, "g-geç olmaya başladı, e-evemi g-gitsek"  "tamam" ayağa kalkıp elini uzattı, ve beni ayağa kaldırdı, eve gidene kadar ne o nede ben konuşmadık, zaten diyecek birşeyde yoktu. Eve gittik, attan inip hemen eve koştum, Fenrys arkamdan baka kalmıştı, odama girip kapıyı kilitledim, "lanet olsun, bu nasıl bir dil? Ya Meridia sen hiçmi çekinmiyorsun, hiçmi korkmuyorsun, salak aklım niye söyledim ki, şimdi utancımdan yüzünede bakamam, offf"  üstümü değişip, kendimi yatağa atıp bu günkü şeyi hiç yaşamamışım gibi davranıp uyumaya çalıştım.

...

Gözlerimi açtığımda pencereden doğan güneş içeri aydınlatıyordu, perde hafif ve narin narin süzülüyordu, kuş cıvıltıları muazzam bir melodi gibi geliyordu. Duş alıp kıyafetlerimi giydim, saçlarımı tarayıp pencerenin yanındaki koltuğa oturdum, pencereden dışarı baktım. Kapı çaldı, "gel" kapının önündeki kapıyı açmaya çalıştı ama kapı kilitliydi, kilidi açtım ve kapıyı açtım, "Meridia kahvaltı ya inmeyince lordum yemeğini buraya getirmemi istedi"  "Ah teşekkür ederim" dedim tepsiyi elinden alarak.

Kapıyı kapatıp oturdum, gerçekten beni düşünüyordu, ona teşekkür etmek istiyorum ama utanıyorum, "teşekkür ederim"  "Ne için?"  Dedi bir ses, şaşırmıştım, ben az önce yinemi beyninin içine konuşmuştum, Ah lanet olsun, "kahvaltı için"  "rica ederim ufaklık" dedi beynime konuşarak, bu işte kendimi istemeden geliştirmiştim, odaklanmam ve konuşmak istediğim kişiye adapte olmam yeterliydi. Kahvaltı yaptıktan sonra, bekledim. Çok sıkıcıydı, off ben akşama kadar nasıl dayanacaktım?, odamı hiç derinden incelememiştim, odamı yavaş yavaş incelemeye başladım yaklaşık 4 saat geçmişti, öğle vakti gelmişti bile. Kendimi yatağa atıp boş boş tavanlara baktım, sonra kapı çaldı, içeri Luc girdi, yemeği bıraktı, bana bakıp gitti, yemeğimi yedikten sonra tekrar kendimi yatağa attım...

Uyuyamı kalmışım?, bu aralar fazla uyuyorum sanki, pencereden dışarı baktım, güneş batmak üzereydi.

Odanın kapısını açtım, etrafa baktım kimse yoktu, aşağı inip bir şekilde dışarı çıkmayı başarmıştım, bu bahçeyide incelememiştim, arka bahçeye gittim, ve çalılardan oluşan bir kapı vardı, içine girdim, biraz ilerledikten sonra, rengarenk her çeşitten çiçek vardı, bu inanılmazdı
Bu bahçenin bu gibi güzellikler barındırdığını bilmiyordum, oturma bankı vardı, gidip oturdum ve mis gibi kokuyu içime çektim, gözlerimi kapatıp anın tadını çıkardım, "ohhh" sesini duyunca yerimden sıçradım.

Bölüm nasıldı?
Her zaman yeni sürprizler le karşı karşıya kalıyoruz!!!

MELEZ ALFAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin