22. Bölüm

627 50 1
                                    

"Kalbi durmuştu" dedi donuk bir sesle.

Fenrys hemen başını kaldırıp Dora ya baktı, "ama sonra"  "s-sonra?" Dedi Fenrys, "sonra birden bire kalbi çalışmaya başladı. Bu yaşıma kadar böyle birşey görmemiştim inanın bana"  "yani şimdi o iyimi?"  "Evet iyi, cam bağırsaklarını kadar batmıştı, ama bağırsaklara birşey olmamıştı"  "yani iyi"  "evet lordum, şu an iyi, sık sık yaralarının sargılarını değiştirin, hayati tehlikesi yok"  "peki" Fenrys Meridia ya gerçekten çok kızmıştı, Meridia iyileştiğinde, kötü bir azar işiticekti.

Fenrys in ağzından:
Meridia nın odasına gittim, ve oturdum, "neden bunu bana yapıyorsunuz?" "Benden ne istiyorsunuz?"  "Ne demek istiyorsun?" Dedi Meridia fısıldayarak, "uyanmışsın"  "Ben hep uyanıktım" Ona hiç düşünmeden sarıldım "sende onun gibi beni bırakıp gideceksin diye çok korktum ufaklık" dedim fısıldayarak, Meridia neye uğradığını şaşırmış vaziyette öylece dona kalmıştı, "Neden izin vermiyorsun?" Dedi, kendimi geri çekip ona baktım, "nede-" öksürdü "neden izin vermiyorsun ölmeme?"  "Anlamıyorum"  "rüyamda beyaz bir ışık gördüm, kap karanlık biryerdeydim, sadece birtane beyaz ışık vardı, oraya doğru gittim, senin ağlama sesini duydum, bi kadın vardı kucağında, mızrak karnındaydı, ve kanlar içindeydi, sonra bana baktın, küçüktün, bana bakıp elini uzattın, sana doğru geldim ve elini tuttum, sonra nasıl olduysa beyaz ışık kayboldu, yerini heryeri rengarenk çiçeklerle donattı"  "Sen, sen bunu nasıl bilebilirsin?" "Bende bilmiyorum"  "o kadın Annenmiydi?"  "Uyu sen, dinlen ve çabucak iyileş" dedim ve odadan çıktım.

Meridia nın ağzından:
Fenrys odadan çıktı, canım yanıyordu, ben o bardağı nasıl kırdım öyle hala anlamış değilim. Artık ölmek istemiyorum, Fenrys i öyle bırakıp gidemem, artık sadece Fenrys için ve annem ve babamın intikamını almak için hayatta kalacağım, güçlerimi keşfedip kendimi geliştirecektim, Başlıyoruz!.

3 HAFTA SONRA

aradan 3 hafta geçi, Fenrys her gün bana yemeğimi yedirip, ilaçlarımı içirdi, ayağıma masaj yaptı, bu gün kendimi çok daha iyi hissediyordum, galiba artık tamamen iyileştim, ayağım artık o kadar acımıyordu, sürekli yürüyüş yapıyordum, karnımdaki yaralar geçmişti, sırtımdakilerde, iz kalmamıştı, ama sırtımda hala az görünen izler vardı, ve bu arada Fenrys'e ormandaki zamanı yavaşlatma gücümü anlattım, Rowan le Fenrys in arasınıda düzeltmeyi başarmıştım, herşey eskisinden çok daha güzeldi, onlardan hala çekiniyorum ama eskisi kadar değil, bu arada Fenrys le iyice kaynaşmıştık, gidip duş aldım, ve saçlarımı bu gün açık bırakmayı istiyordum, hava fazla güneşliydi, son 3 haftadır kıyafetlerimi giymiyordum, ama bu gün giydim, zor olsada giydim, saçlarımı son bir kere tarayıp çıktım, yemek odasına indim.

Fenrys, Rowan ve Teresa kahvaltı ediyorlardı, Rowan ve Teresa kahkaha atıp gülüyorlardı, Fenrys ise sadece küçücük minnacık sırıtıyordu, Teresa bana baktı, gözleri açılmıştı tabi ağzıda, sonra kendine gelip "hey s-senin ne işin var burada" dediği an Fenrys ve Rowan bana baktı, "ufaklık, hemen odana gidiyoruz hadi, kahvaltını Luc la gönderirim" dedi Fenrys, "Aamaaa, hep yatağa yapışıkmı kalacağım ben?"  "Iyi olana kadar evet"  "Ben iyiyim ya, hem bu gün kendimi çok daha iyi hissediyorum"  "am-"  "Fenrys bırakta, biraz sizin yanınızda oturayım"  "tamam hadi o zaman" kolumdan tutup ben masaya doğru götürdü "yürüyebiliyorum"  "Ne olur ne olmaz"  "off tamam" beni masaya götürüp oturttu, Luc gelip tabağımı doldurdu, "tamam bu kadar yeter, teşekkürler" Luc gülümseyip gitti Kahvaltı etmeye başladık. Rowan ve Teresa kalktılar, "tabağını çabuk bitir, ilaçlarınıda içeceksin, sonra seni bi yere götüreceğim" "A, sen ciddimisin"  "hey yavaş ye!"  "Zaman yok Fenrys, zaman yok"  "neye zaman yok?"  "Sabredemem, zaman yok" Fenrys güldü.

Kahvaltı mı etmiştim, ilaçlarımıda içtikten sonra Fenrys in elini tutup, onu çekiştirdim, "yavaş, benide kendinide düşüreceksin"  "hayır düşmem" dedim Fenrys'e bakarak, ayağım birden boşluğa gitti, tam tüşecekken Fenrys elimi çekip beni kendine çekti, göz göze gelmiştik, "sana demiştim ufaklık" dedi yüzüme fısıldayarak, yanaklarımın kıpkırmızı olduğuna emindim, konuyu değiştirmek için konuştum,  "üf, ucuz atlattım, a-az daha tekrar kendimi yaralayacaktım"  "evet" dedi, biz hala öylemi kalmıştık, atların sesiyle kendime geldim, Fenrys de öyle, hemen uzaklaşıp, gözlerimizi kaçırdık, "A-artık gidelimmi?"  "A evet hadi o zaman" dedi.

Atlara atlayıp yola çıktık, yol boyunca ne ben konuştum nede o. Sonra çok sıkılıp sessizliği ben bozdum, "ne kadar kaldı Fenrys?" Fenrys hala ciddiyetle yola bakıyordu, "az kaldı" dedi "hım" dedim, "sıkıldın galiba"  "biraz"  "birazdan sıkıntın geçer"  Ona baktım "aisşh sen hiç normal  duramazmısın?" "Nasıl?"  "Hep ciddisin, doğru düzgün gülmüyorsun, kahkaha atmıyorsun sadece sırıtıyorsun"  "bunu senmi söylüyorsun?"  "Evet"  "en azından ortak yanlarımız var"  "Ah, ben senin kadar ciddi değilim"  "eminmisin"  "e tamam azıcık, sana benziyor olabilirim" "hım hım, azıcık "  "tamam be, uzatma konuyu"  "geldik" atından inip, ağaca bağladı, bende aynını yaptım, "burasımı" "biraz yürüyeceğiz"  "tamam"  "yürüyemiyeceksen yardım ederim"  "a hayır gerek yok" dedim, önüne bakarak ilerledi, taşlı yollardan ilerledik, çok dik bir taş vardı, taşın üzerine çıktık, Fenrys yana dönüp ilerlemeye başladı, bende sadece attığım adımlara bakıyordum, düşersem kötü olabilirdi, Fenrys yokuştan indi, bende incem derken yere düştüm, "hay lanet olası" Fenrys bana bakıp hemen beni kaldırdı, "iyimisin?"  "Evet" dedim üzerimi silkeledim.

Başımı kaldırdığımda gözlerim şölen etti, burası çok güzeldi, en az diğeri kadar iyidi, bi çukurun içinde gibiydik, tam önümüzde de bir göl vardı, etrafımız kocaman taşlarla doluydu, taşların üzerinde ağaçlar vardı, "burası çok güzel"  "Sen bide akşam gör"  "akşama kadar buradayız o zaman" "Sen ciddimisin?" "Evet" dedim, "Hadi oturalım" oturduk, "Eee"  "Ne eee?"  "Böyle susacakmısın" "bilmem, sen fazla konuşan birisin ufaklık, bul bir konu"  "fazlamı konuşuyorum?"  "Evet"  "tamam bu konuyu hiç uzatmayacağım" dedim yüzümü asarak, "tamam ya yüzünü asma" dedi.

Konuşmicam, bakalım ne yapacak, "yorgunmusun?"  "HI-ıı"  "iyisin yani"  "hı-hım"  "bi yerin acıyormu?" Hayır der gibi başımı salladım, bir süre konuşmadan durduk, "sana artık birşey demeyeceğim"  "hı?"  "Çok çabuk darılıyorsun"  "he he"  "Ne?"  "Boşver" "tamam" dedi ciddiyetle, "ben eve gideceğim sende gelecekmisin?"  "Evemi?"  "Evet"  "tamam ben gelmiyorum"  "iyi" dedi giderek, gerçekten gitmişmiydi? Bir süre öylece önüme dönüp bakındım, burası gerçekten çok hoştu, yaklaşık 10 dakikadır, Fenrys olmadan burada öylece oturuyorum.

Bi ses duydum, taş sesiydi, herhalde taşlar yuvarlanmıştır, sonrada çalı sesleri duydum, "şaka gibi, yinemi?".

Bölüm nasıldı canlar?

Oy vermeden geçmeyin canlar!!!

MELEZ ALFAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin