13.bölüm

942 70 0
                                    

Yüzünü  bana çevirdi "bakmaya devam edecekmisin?" dedi, ağğ yanaklarımın kızardığını hissedebiliyordum, "Ne hayır, bi yere dalmıştım" dedim endişeyle, "hıhı hıhı" dedi sırıtarak.
"Ne demeye çalışıyorsun?" Dedi kaşlarımı çatarak, "hiçbirşey" dedi, ve huzurla bi iç çekip çimlere uzandı, kollarını başının altına yastık yaptı, "benim yanımdayken endişelenmene gerek yok küçük fani" dedi gülümseyerek, "ben endişenmiyorum" dedim inatla, "inan, uzanmak oturmaktan çok daha rahat" dedi, "biliyorum, çimlerin üzerinde uzanmak ayrı ama" dedim gülümseyerek, bende uzandım gerçekten çok iyi geldi burası. "Sana birşey sorabilirmiyim?" Dedim, bana baktı bende ona, "tabi" dedi, "o geyik neden o kadar değerli" dedim, gözlerini devirip tekrar gök yüzüne baktı, "Annemden bana kalan tek şeydi" dedi, "b-ben gerçekten bilmiyordum" dedim, tekrar kalkıp oturdu bende onunla birlikte kalktım. "Bilemezdin" dedi.

Merakıma yenik düşüp sormak istediğim soruyu sordum, "Annene ne oldu?" Dedim, "Öldü" dedi ani bir cevapla. "Ah neyse kalk gidelimlim artık, geç oldu. Baksana karanlık çöktü, bu zamanlarda orman hiç tekin değil. Gerçi hiçbir zaman değil" dedi. "Tamam" kalkıp atlara bindik, ormanın içinde ilerliyorduk. Sessizliğe gömülmüş gibiydik, karanlık iyice çökmüştü, ve sessizliği o bozdu, "baban ve annen, hayattaykende durumunuz böylemiydi?" Dedi merakla, "hayır değildi, aslında doğruyu söylemek gerekirse biz o zamanlar oturduğumuz kasabadaki en varlıklı, şöhretli aileydik ama sonra söylediğim gibi o zalimler gelip herşeyin içine ettiler" dedim öfkeyle. "Aw afedersin biraz kötü konuştum" dedim gülümseyerek, "hayır sorun değil, hem ben böyle konuşmalara fazlasıyla alışığım" dedi gülümseyerek, "aslında ben sinirlenince kendimi tu-" duraksadım. Atımı durdurdum, "ne oldu?" Dedi, "bi ses duydum" dedim, "Ne sesi?" Dedi endişeyle, " Bilmiyorum çıkartamadım" dedim, tekrar aynı ses geldi, Fenrys gözlerime sonrada etrafına baktı "Meridia arkama geç" dedi Sessizce, atımı onun atının dibine götürdüm.

Birden her Fenrys tarafından bağzı yaratıklar çıktı, "koru kendini" diye bağırdı. Fenrys hemen kılıcını çıkartıp atından indi, bi yaratık Fenrys doğru koştu, Fenrys tek bir hamleyle yaratığı yere serdi, diğerleride gelmeye başladılar, Fenrys hepsiyle birden dövüşüyordu benim elimde birşey olmadığı için birşey yapamıyordum, Fenrys yaratığı yere sermiş ve üzerine binmiş onu yumrukluyordu, Fenrys in arkasından bi yaratık ona doğru ilerliyordu, aklıma saçımdaki saç çubuğu geldi, hemen çekip fırlattım, Fenrys o sırada diğerinin işini bitirmiş, benim fırlattığım çubuk sayesinde yerde acı içinde çırpınan yaratığa baktı ve çubuğu çekip aldı, sonrada bana baktı, gülümsediğini görebiliyordum, yere indim, "burdan gitsek iyi olacak" dedim, Fenrys tam gelixekken arkadan dört yaratık Fenrys tuttu. Iki taneside arkadan beni tuttu. "Fenrys" diye bağırdım, tam beni çalıların içine götürecekken, Fenrys in yerine koskocaman kanatlı bir canavar geçti, üstündeki tüm yaratıkları atıp bana doğru geldi.

Yaratıklardan biri diğerine "bu o, kaçalım" dedi ve  beni bırakıp kaçtılar ama Fenrys onların peşinden gidip hepsini öldürdü, ben orada ağzım açık onları izliyordum. O neydi öyle, Fenrys i karanlık yüzünden pek göremiyordum ama yere inip insana dönüştüğünü gördüm, yanıma geldi eğildi, "Sen iyimisin? Canını acıttılarmı?" Dedi elimi tutup beni kaldırırken, "h-ha-hayır" dedim korkmuş bir ses tonuyla. "Tamam, hadi ata bin gidelim" dedi Fenrys. Eve dönene kadar ikimizde tek kelime etmedik. Attan indik. Salona geldik ben merdivenlere yavaşça çıkarken Fenrys seslendi "Meridia, gel yemek ye sonra gidersin" dedi, "tamam der gibi başımı salladım. Yemek odasına gittik, o yerine oturdu bende masanın diyer ucuna oturdum, masada ikimizden başka kimse yoktu, Luc içeri girip yemekleri servis etti ve çıktı, "afiyet olsun" dedi, "teşekkürler, sanada" dedim başımı kaldırmadan. "Yaratıklardan biri, sen canavara dönüştüğünde, bu o dedi. Senden korkuyorlarsa, neden saldırdılar" dedim ona bakarak, başını kaldırıp bana baktı "çünkü senin yanındakinin ben olduğumu fark etmemişlerdi" dedi. Başımı tekrar eğip tabağımı silip süpürdüm.

"Ben yatmaya gidebilirmiyim?" Dedim Fenrys e, elindeki şarap dolu bardakla oynamaya başladı, evet der gibi başını salladı. Tam çıkacakken, "Meridia, teşekkürler" dedi, Ona baktım. "Neden?" Dedim, " hayatımı kurtardın" dedi, yeni aklıma geldi bu gece hem ben onun hayatını kurtarmıştır hemde o, "evet. Bende çok teşekkür ederim, sende benim hayatımı kurtardın" dedim, "ben seni buraya öldürülmen için getirmedim" dedi. "Cidden sen beni ne için buraya getirdin, direk beni öldürseydin ya öyle daha kolay olmazmıydı?" Dedim, kahkaha atarak güldün, "ben en ufak şeyde birini öldürecek biri değilim, ve öldürmeyide gerçekten sevmiyorum. Zorunda kalıyorum, ben bab- " dedi son cümlesini bitirmedi ama, "neyse hadi geç oldu, gidip uyu" dedi konuyu değiştirerek, "tamam" dedim ve kapıyı açık bırakıp gittim, neden açık bıraktım ki merdivenlere 4 adım çıkmıştım, kapıyı kapatmak için geri döndüm, Fenrys hala bu tarafa bakıp gülüyordu beni görünce ciddileşti, sırıtıp ona bakarak kapıyı yavaşça kapattım, gülmeye başladı. Yav herçekten, kibirli, kızgın, sinirli vs ama çok kanım ısınmıştı ona. Neyse sırıtmayı kesip odaya gittim, eşofmanları giyip yatağa uzanıp gözlerimi kapattım

...

Kapının açılmasıyla gözlerimi açtım, kapıya baktım. Kapıdan dışarı çıkan Fenrys ti. Neden odama gelmişti ki? Hemde bu saatte. Neyse bunları kendisine sorarım.
Kalkıp banyoya girdim, duş aldıp kıyafetletimi giydim, ve saçlarımı taradım. Kapıyı açıp aşağı indim, yemek odasına gittiğimde kimse yoktu. Luc geldi, kahvaltı servis etmeye başladı, "Luc, lordla diğerleri nerde?" Dedim, "onlar seferdeler" dedi. Seferdeler demek, neyse.

Kahvaltı yı yaptıktan sonra, canım kitap okumak istedi nedense. Evet okumayı biliyordum ama 12 yaşımda okulu bırakmak zorunda kalmıştım. Ama bazen kasabaya inip kendime kitap alırdım, Luc un yanına gidip kitap sorayım.

"Luc, kitap okumak istiyorum bana bi kitap getirirmisin" dedim rica ederek. "Tamam, ne tür bi kitap olsun?" Dedi, "bilmem senin hoşuna giden bi tanesini getir, yeterki kitap olsun" dedim, tamam der gibi başını salladı. Bende mutfaktan çıkıp odama gittim, aradan bi 5 dakika geçtikten sonra Luc geldi, elinde bi kitap vardı. "Ah, geldinmi" dedim gülümseyerek, "Evet, al kapağı hoşuma gitti getireyim dedim" dedi, "tamam, teşekkür ederim" dedim. Luc gittikten sonra kitaba bakındım, güzel bir kitaba benziyordu, kitabın adı GÖLGE' idi, güzele benziyor.

Yaklaşık 4 buçuk saat oldu, kitabın son sayfasındayım, kendimi o kadar kaptırmışım'ki zamanın nasıl geçtiğinden haberim olmamıştı, öğlen yemeğinin zamanı çoktan gelmişti Fenrys ve diğerleri hala gelmediler. Dışarıda çıkamıyorum, canım sıkılmaya başladı biraz odamdan çıkıp temiz hava almak iyi gelecek. Odadan çıkıp yemek odasına gittim, tahmin ettiğim gibi Fenrys gelmemişti, yada gelmişti ve benim haberim olmamıştı en iyisi bunu Luc a sormak.

Mutfağa gittiğimde Luc masaya oturmuş bir şeylerle uğraşıyordu, "merhaba, Luc" dedim, başını kaldırıp bana baktı " merhaba" dedi ifadesiz bi suratla,karşısına oturdum, " napiyorsun?" Dedim. "Hırka dikiyorum" dedi. "A çok güzel, peki kime dikiyorsun?" Dedim gülümseyerek, "doğacak olan yeğenime" dedi, "çok tatlı. Şey ben sana bir şey soracaktı" dedim, "buyur, sor" dedi, "Fenrys ve diğerleri ne zaman gelirler" dedim, "onlar seferdeler, biraz uzun sürebilir. Hatta bu akşam gelmeyebilirler bile" dedi, "Hımm" dedim, "bakıyorumda buraya alıştın, bize, Fenrys, diğerlerine" dedi sırıtarak, "e, artık burda kalacağıma göre bi zahmet" dedim.

MELEZ ALFAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin