BÖLÜM 1

719 51 5
                                    



 Gözlerini aynadaki yansımasının büyüsünden kurtaramıyordu. Karşısındaki kişi kendisi olsa da bir o kadar da yabancıydı sanki. Yansımadaki genç kız çok güzeldi. Sanki ayna her an buna dayanamayıp çatlayacaktı Saçları şu yaşına kadar karşılaşmadığı düzgünlükteydi. Parmaklarını yavaşça, yana salınmış sarı buklelerden birine dolarken nefesini tuttu. Diğer günlere kıyasla daha güzel görünmesini sağlamalarının bir nedeni vardı. Bu nedenler onu korkutuyor, midesine ağrılar girmesine neden oluyordu. Devasa pencereden giren ışık odadan çok onu aydınlatırken çevresinde dans eden toz tanelerini izledi.

 Bu sırada arkasında koşuşturan hizmetçilerini fark etmemişti bile. Hepsi hayran gözlerle onu izlerken dağılmış odayı toparlamaya çalışıyor, bazen de güzel kızın efsununa kapıldıklarından birbirlerine çarpıyorlardı. Ne de olsa Avery'i bir elbisenin içerisinde bu kadar uzun süre görebilme şansı kolay bulunmuyordu. Onu sanki az önce hazırlamamışlar gibi her baktıklarında şaşkınlıkla gözleri irileşiyor, dudakları aralanıyordu.

 Bayan Mathilda da onlardan bir tanesiydi. Kendisi saray hizmetlilerinin başı, ayrıca Avery'nin dadısıydı. Herkes koşuştururken Mathilda elindeki kumaş yığınını sıkıca kavrayıp hüzünlü bir iç çekişi ağzından kaçırdı. Çıkan ses, Avery'nin kendine yönelik boş bakışlarını kadına çevirmişti. Şimdi aynadaki güzel yansıma dadısına bakıyordu.

"Benimle alay edeceksin!" dedi bir anda tiz bir sesle. Herkes olduğu yerde kala kalmıştı. Kimse bu önemli günde Avery'nin eline yabanileşeceği bir fırsat vermek istemiyordu. Çoktan Prenses Katheryn tarafından uyarılmışlardı. Avery bugün güzel olmamak için elinden geleni ardına koymayacaktı. Onu durdurma sorumluluğu ise onun zavallı hizmetçilerindeydi. Oldukça uysal biri olsa da emir annesi tarafından geldiğinde küplere biner ve her istenenin tersini yapardı. Bu onun çocuksu yanından gelen, yetişkinler için anlaşılması güç bir davranıştı.

"Yanılıyorsunuz Leydim!" Mathilda endişeyle kumaşı kucağında bir yumak yaptı ve onun yanına yanaştı. "Gerçekten çok güzel görünüyorsunuz." Mathilda gülümseyip kafasını eğdi. Avery kadının sevecen bakışları karşısında duygulanıp ağlamamak için kendini tuttu ve başını havaya kaldırdı. Bu elbisenin içinde nefes alamıyordu. Topuklu ayakkabılar vücudunu tir tir titretiyordu. Bu onun alışık olduğu bir şey değildi. Aslında sevmediğinden değil bu görüntü içerisinde eğreti duracağından korkuyordu.

"Bugünün bir an önce bitmesini istiyorum."

 Tavana bakmayı sürdürürken derin bir nefes çekti. Bu nefesle kaybolmayı diliyordu. Bu devasa oda sanki her geçen saniye daha da daralıyordu. "Annemin güzel olmamı istediğini biliyorum. Ama," kaşlarını çatıp kafasını eğdi ve yalnızca kendinin duyabileceği bir tonda devam etti "Nasıl yapacağımı bilmiyorum."

"Bugünü atlatmamıza izin verirsen, ardından vahşi bir at olmaya devam edebilirsin."

 Gözleri duyduğu sesle kocaman açıldı. Arkasına dönmeye cesaret edemeyip aynadaki yansımaya baktı. Annesi, Prenses Katheryn, kalp tekleten güzellikte bir elbisenin içerisindeydi. Üzerine işlenmiş yeşil ve mavi tonlardaki parlak taşlar göz kamaştırıyordu. Omuzları Avery'nin çelimsiz, düşük omuzları aksine dimdik duruyor adeta küçük kıza meydan okuyordu. Hem güzel hem de oldukça güçlü görünüyordu. Avery hayatında hiç, şu anda olduğu kadar annesine özenmemişti.

 Mathilda ve diğerleri odayı hızla boşaltmaya başlamıştı. Annesi durgun yüz ifadesiyle kızına daha da yaklaştı. Yavaşça önündeki küçük omuzları tutup kendine çekti ve çenesini kızının kafasının üzerine koydu. Yüzleri neredeyse tıpatıp birbirine benziyordu. Ancak bu Avery'nin görmeyi reddettiği bir şeydi.

RUHLARIN HİKAYESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin