Aynadaki genç adam, tüm çizgileri birbirine karışmış bir resim gibi görünen kızı zar zor seçebiliyor olsa da Avery Xavier'ın bitkin ve soluk yüzünü büyük aynanın ardından sanki hemen karşısında duruyormuş gibi net görüyordu.
Çocuk bir kez daha soluna döndüğünde kaşlarını çatmış ve oradaki görünmeyen kişiden ısrarlı bakışlarıyla bir yanıt beklemeye başlamıştı.
"Elbette seni görebilecek. Aslına bakarsan duyacak da. Bu yüzden can çekişiyormuşsun gibi bağırmaya derhal son ver!"
Ona cevap veren ses, Avery'nin ellerini parlak çerçeveden kızgın demire değmiş gibi çekmesine neden olmuştu. Bu öfkeli olduğu kadar dingin, yüksek olduğu kadar fısıltılı ses çölün hain ama bir o kadar da güzel cadısı Lux'a aitti. Tüm tezatlığın ve düzensizliğin beden bulmaya çabalayan haliydi.
Genç adam yüzünü Avery'e tekrar çevirdiğinde onu görebilmek için gözlerini daha da kıstı. Bu hareketiyle kaşlarını çatıyor alnında iki çizgi oluşmasına neden oluyordu. Kız titreyen dudaklarını gererek gülümsedi. Onu tanıdık bir ifadeyi takınırken görüyor olmak ne kadar kalbini sızlatıyor olsa da içine yayılan ve onu çığlık atma isteğiyle cebelleştiren o neşeye hakim olamıyordu.
Eli aynadaki yansımada tam da çocuğun yanağının olduğu yere bilinçsizce dokundu.
"Xavier..." diye fısıldadı tedirgince. Kelimenin dudaklarından döküldüğü an çocuğun gözleri irileşmiş ve bedeni aynaya daha da yanaşmıştı. Avery de sanki yer kalmış gibi birkaç santim daha yanaştı aynaya. Şimdi Xavier da onu net bir biçimde görüyordu.
"Ah...Şükürler olsun iyisin."
Genç adam alnını aynaya yasladığında Avery kafasını yavaşça yana eğip yüzünü daha net görebilmeye uğraştı. Bu aynanın kısmı bir geçit oluşunu umursamıyordu bile. Bir süredir, yaşanan gariplikler onu şaşırtmaktan vazgeçmişti.
"Xavier, dinle beni."
Kız gözlerini kapatıp derin bir nefes çekti. Gencin onu affedip affetmeyeceğini bile bilmiyordu.
"Hayır! Avery fazla zamanımız yok. Bu cadı işi şeyin ne kadar dayanacağını bilmiyorum." Lux ona yandan "hey" diye bağırarak sitem etti. Avery gözlerini açıp konuşmaktan vazgeçmiş, pişmanlık dolu bakışlarını ayaklarına çevirmişti. Onunla karşılıklı durduğu anın midesine sapladığı sancıya ve benini ateşe veren utancına uzun süre dayanamayacağını biliyordu.
"Bana iyi olduğunu söyle" diye fısıldadı çocuk. Kız şaşkınca ona baktığında yüzündeki endişeyi fark etti. Xavier birkaç gün içerisinde bitap düşmüştü. Kaybettiği kilo, belirginleşmiş elmacık kemiklerinden anlaşılıyordu. Avery onu bekletmeden kafasını sallarken yanıtladı.
"Sorun yok. Şimdilik bana zarar vermeyecekler. Xavier, Tigris burada."
"Başından beri seni arayan oydu değil mi? Kitapta yazanlar doğruymuş demek. Lanet olsun! Haklı olduğumu biliyordum. Ondan olabildiğince uzak durmalısın Avery."
Çocuk öfkeyle çenesini sıvazlarken arkasını döndü. Karanlığa karşı kendi kendine mırıldanarak düşünüyordu. Avery bu sırada oluşan sessizliği çevresini kolaçan etmek için kullandı.
"Xavier. Bu mümkün değil."
Avery ağlamamak için yanağını içten ısırsa da burnu kırışmış boğazı düğümlenmişti. Çocuk yavaşça dönerken kızın ses tonundaki korkuyu hissetti. Bazı şeyler için geç kalındığı açıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHLARIN HİKAYESİ
FantasyHer şeyin en başında Prenses Avery Elwood'un yegane amacı Ruhlar Ormanı'na gitmek ve Spiritus'uyla tanışmaktı. Tören günü gelip çatmışken müstakbel eşi ve onun kardeşiyle ormana gidecek, kendi eşlerini bulacaklardı. Ancak yıldızlara yazılmış olan ka...