"Helen, Prenses Avery'nin böyle bir yere kapatılmasını kabul edemeyiz."Helen tek bir kelime bile etmeden babasının arkasındaki sandalyede oturuyor bakışlarını, normalde bakmaya doyamadığı, Ronald'dan kaçırıyordu. Bu onun kararı değildi ve olamazdı da. Büyüklerinin uygun gördüğü şekilde davranması gerekiyordu.
"Ronald artık koca bir adam oldun. Fikirlerini kabul ettirmek için kızımı koz olarak kullanmaktan vazgeç!"
"Canım lütfen sakin ol."
Helen'in annesi hemen eşinin oturduğu sandalyenin yanından omuzlarını okşuyordu. Ronald'ı çocukluğunun bir kısmında o büyüttüğünden onu oğlu gibi seviyordu. İçten içe o da dediğine kulak vermelerini istedi ancak bir oda dolusu erkeğin içerisinde bunu dile getiremedi.
"Efendim bu zindan kararı planlarımızda yoktu. Güvenli evlerden birine kapatılacağını düşünmüştük. Xavier'ın işini zorlaştırıyorsunuz."
Adam elini havaya kaldırıp susması için işaret verdi. Mutsuz yüzü masadaki dosyaların ve haritaların üzerindeydi. Nereden başlasa bilemiyordu. Güvendiği birkaç konsey üyesi daha onlara katılmış konuşmasına başlaması için sabırsızca kıpırdanıyorlardı. Odanın en uç köşesindeki, kızı Helen'e eşlik etmiş olan, adamların kaptanına baktı. Loş odanın içerisinde parıldayan delici gözleri havayı yarıp ona saplanıyor gibiydi. Kimse onu ve adamlarını hoş görmediği için uzakta kalmayı tercih etmişlerdi. Şimdilik.
"Bu genç adam Ronald Deborah. Kendisi benim uzaktan kuzenim olan Rodney Deborah'ın oğlu olur. Ona göre davranınız."
Birkaç kişi Ronald'ı selamlarken o sabırsız bir şekilde oturduğu yerde bacaklarından birini sallıyor ve konuya dönmelerini bekliyordu. İlk defa bir grup geri kafalı yaşlı siyasetçiyle bir arada oluşu değildi. Onların kafasına girmenin yollarını babasından öğreneli çok oluyordu. Kararlı şekilde ağzını açtı.
"Beni dinleyin. Konsey üyeleri olarak Prenses'in daha sağlıklı bir yere alınmasını sağlayabilirsiniz."
"İyi de neden böyle küçük bir pürüz için planımızı riske atalım?" diye çıkıştı Ronald'ın hemen karşısında oturan yaşlı konsey üyesi. Omzundaki mavi işlemeli vatkaya bakılırsa limandan görevli üyenin o olduğu anlaşılıyordu.
"Küçük diye adlandırdığınız pürüz hepimizin burada oluş nedeni. Avery Elwood'un başına gelecek en ufak zarar hepimizin hayatına mal olabilir. Bunu çok iyi biliyor olmalısınız."
"Ronald duygularınla hareket ediyor gibi görünüyorsun."
Albert Cain Porter gözlerini kısmış Ronald'a bakıyordu. Karşısındaki, kızını emanet etmiş olduğu, genç adamın hatırladığı güçlü karakterindeki çatlakları adeta görebiliyor gibiydi. Ronald bir anlığına durup kendini bu fevri ruh halinden kurtarmaya çalıştı. Kafasında tek bir cümle dönüyordu. Deborahlar, Avery'nin ağzından çıkacak tek kötü lafla leşinizi ailenizin ayaklarına attırırım. Avery'nin babası Frederick Elwood söylemişti onlara bunu. Ensesinden yavaşça akıp giden birkaç damlayla daha da gerilirken Xavier'ın Avery'i bulup bulamayacağını düşündü. Yalvarırcasına Helen'e baktığında kendini daha çaresiz hissetti. Helen'in yüzündeki dingin ifade silinmiş yerinde babasınınkini andıran hırslı, haşin bir bakış vardı.
"Kont'a haber iletildi. Bu gece bizimle görüşmeyi kabul etti. Ne olacağı o zaman anlaşılacak. Aksi bir emrime kadar hiçbiriniz aptalca bir şeye kalkışmayın" dedi Albert.
Parmağıyla uyarır gibi Ronald'ı işaret edip bir süre durdu. Ardından herkesin dağılmasına izin verip odadan diğer konsey üyeleriyle beraber ayrıldı. Helen oda boşalsa da yerinden ayrılmadan duvarı izlemeyi sürdürüyordu. Avery'nin zindanlara götürüleceğini en başından beri biliyordu. Kont esirleriyle konuşmadan önce onları psikolojik olarak yıpratmayı severdi. Genç bir kız için orada geçirilecek bir akşam bile yeterli olabilirdi. Bunu Ronald'a anlatmasına gerek yoktu. İmkanı da yoktu. Onun ve Xavier'ın Avery'e karşı korumacı iki köpek gibi davrandığını gayet açık bir şekilde görüyordu. Eskiden onun olan bu önceliğin artık başka birine ait olması kanına dokunuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHLARIN HİKAYESİ
FantasyHer şeyin en başında Prenses Avery Elwood'un yegane amacı Ruhlar Ormanı'na gitmek ve Spiritus'uyla tanışmaktı. Tören günü gelip çatmışken müstakbel eşi ve onun kardeşiyle ormana gidecek, kendi eşlerini bulacaklardı. Ancak yıldızlara yazılmış olan ka...