BÖLÜM 2

490 43 3
                                    


Törenden iki hafta önce

Frederick Elwood masasının başında belgelerine gömülmüş çalışırken babası Thomas odada volta atıyor ve yalnızca kendinin duyabileceği şekilde mırıldanıyordu. Onu oturmaktan alıkoyan düşüncelerin kaynağı, dün sabah ellerine ulaşmış olan açılmaması adına sarıp sarmalanmış ve mühürlenmiş bir mektuptu. Ayrıntıya yer verilmemiş olan bu kısa mektupta yalnızca Deborah varislerinin Elwoodlar ile görüşmek üzere saraya geldikleri ve bu emrivaki ziyaretin nedenini güvenlik açısından yazamayacak olmalarına rağmen konunun Avery ile alakalı olduğu belirtiliyordu.

Kendileri planlamaya göre iki hafta sonra yapılacak olan, Avery'nin, ruh töreninde ona eşlik etmek üzere burada bulunacak ve ilk kez orada tüm aileyle tanışacaklardı. Bu erken tanışmanın altında kafasında kurduğu korkunç teorilere yakın bir şeyler olduğunu biliyordu.

"Baba bu evrak işlerini bugün tamamlamam gerekiyor. Lütfen oturur musun? Dikkatimi dağıtıyorsun."

"Tabi ya oturayım. Torunumun hayatı tehlikede değilmiş gibi keyif çatayım. Senin endişeli baba rolün de benim omuzlarıma yüklenmiş anlaşılan."

"Avery hakkında endişelenmediğimi mi sanıyorsun? Zaten kızımın başına konulmuş bir ödülün izini sürmeye çalışırken iki genç çocuğun söyleyeceği şeyler beni ne tür bir paniğe sürükleyebilir?"

Elindeki kağıtları masaya geri fırlatıp o da babası gibi ayağa kalktı. Bu sırada yanında yatmakta olan Spiritus'u Banjo da yerinden kalkmış kafasını sallayarak kızıl yelesini kabartmıştı. Göz ucuyla dolanmayı kesmiş yaşlı adama baktı.

"Thomas, Avery'nin arandığı haberleri krallığımıza kadar ulaştı. Artık kapımıza üşüşmeleri an meselesi. Frederick elinden geleni yapıyor."

Çalışma odasının kapısı yavaşça tıklatılıp aralandı. Gelen yaşlı bir yaverdi. Adam bir şey söylemeden içeri geçip kafasını eğdi ve arkasından gelen kişilerin geçebilmesi için yol açtı. Gelenler Deborah ailesinin varisleri olan iki gençti.

"Sör Thomas, Sör Frederick ani ziyaretimiz için affınıza sığınıyoruz."

Büyükbaba homurdanıp elini havaya kaldırdı. Attığı voltalar yüzünden başı dönmeye başladığı için bir an önce kötü haberleri sindirmek istiyordu.

"Genç adam adın Ronald'dı değil mi? Sadede gel zira sabrım taşmak üzere. Buradan evinize hırpalanmış dönmek islemiyorsanız elbette."

Banjo hafif bir kükremeyle gülüp masanın altına doğru geri uzandı. Onları dinlemeyi sürdürecek olsa da onun için tehlike arz etmeyen bu gençleri boş verip odaya vuran güneşin keyfini sürmek istiyordu. Büyükbabanın gözleri Ronald'ın arkasındaki kardeşine kaydığında bir anda donup kalmıştı. Çocuğun siyah dalgalı saçları ve haşin bakan gözleri ona artık silik bir anıdan ibaret olan dostunun yüzünü anımsatıyordu.

"Baba biraz sakinleş. Gençler buyurun oturun. Biz de sizi bekliyorduk. Şehrin diğer ucundan gelmek yorucu olsa gerek."

Ronald gülümseyerek onayladı ve kardeşini beklemeden masanın kenarına konulmuş işlemeli koltuğa oturdu. Büyükbaba Thomas çocuğun, sözlerine bozulmamış olmasına irrite olduğundandı belki de, karşısına oturup gözlerini kıstı. Oğlu Frederick onun bu halini izlerken babasının yaş aldıkça daha da çocuklaşmış olmasına yakınmak istese de hala ayakta bekleyen diğer gence döndü. Bu, şık giyimli ve dimdik duran ağabeyinin yanında, daha vahşi ve çocuksu kalan Xavier'dı.

RUHLARIN HİKAYESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin