Yolculuğun daha ilk saatleri bitmemişken Avery dalgın bakışlarını önüne çevirmeye karar verdi. Çaprazında oturuyor olan Helen yanındaki Ronald'ın koluna sarılmış ve uykuya dalmıştı. Genç adam omzundaki ağırlığa rağmen dimdik oturuyor yanında getirdiği birkaç belgeyi incelemeyi sürdürüyordu. Avery onu incelemeyi sürdürmeden önce yanında hırıltılar çıkararak uyuyan Xavier'a baktı. Düşüncelerinin derinliğinde boğulurken yanındaki gürültülü çocuğu fark etmemişti bile. Aralanmış ağzına bakarken istemsizce yukarı kıvrılan dudaklarını engelleyemedi.
Ronald'a dönmeden önce "Büyükbabamın notlarında Crimson kitabını ona sizin getirdiğiniz yazıyordu" dedi.
"Evet öyle oldu."
Ronald bakışlarını kağıttan çekmemiş olsa da hareketsiz gözleri okumayı kestiğini belli ediyordu. Avery beklenti içinde ellerini sıvazladı. Daha fazlasını anlatması için bir fırsat sunuyordu.
"Ronald, lütfen sessiz kalma. Bu yaşadıklarımız hep birileri sessiz kaldı diye olmadı mı zaten?"
"Sadece nereden başlamam gerektiğini bilmiyorum. Ailemin hain olduğunu öğrenmemden mi? Ya da buna hala inanmakta güçlük çekiyor olmamdan mı?"
Kağıtlarını yanındaki boşluğa sertçe bırakıp kafasını kaldırdı ve kızın gözlerinin içine baktı. Avery bunun bir soru olmadığını elbette biliyordu.
"Kitabı bulan Xavier'dı. Ailemizin ruhları ağabeyimizin cansız bedenini ormandan sürükleyerek geri getirdiğinde, tamamen kontrolünü kaybetti. Yas bile tutmadan anne ve babamızı suçladı. Onlara dair kötü bir şey bulması hiç de şaşılacak bir şey değildi. Hayat amacı onları paramparça etmek olmuştu."
"Ronald, böyle olduğunu sanmıyorum. Ne kadar sivri uçları olsa da aslında sadece bir çocuk olduğunu biliyorsun. Hepimizin de olduğu gibi" dedi Avery bakışlarını tekrar yanına çevirdiğinde. Ona baktığında içine yayılan sevgi dolu hissi engelleyemediğinden, onun özünde hiç de kötü biri olmadığına emindi. Xavier bazen yapmaya çalıştığı şeytanlıkları unutup gülüyor ve kıza sevgiyle yaklaşıyordu.
"Ona inanmadığımda ise sıra bana gelmişti. Onu defalarca engelledim Avery. Bunun sadece bir kitap olduğunu söyleyip unutmasını istedim."
Avery'nin kardeşini gülümseyerek süzdüğü sırada zoraki yutkundu. Kızın Xavier'a karşı beslediği anlaşılamaz empatinin varlığı o kadar belirgindi ki cümlelerini sürdürse ne kadar korkunç biri olacağı ortaya çıkacakmış düşüncesiyle nefesi tıkanmıştı.
"Seni korumak için yanında olması gereken yalnızca o olmalıydı."
"Yanılıyorsun. Ne kadar doğrular için çabalıyor olsa da Xavier henüz böyle bir görevi ayakta tutabilecek kadar olgunlaşmış değil. Bu yüzden ağabeyine ihtiyacı var."
"Asıl yanılan sensin. En son görmek istediği kişi benim."
Avery gülümsemesini ona çevirirken başını yan tarafa yasladı.
"Belki de ağabeyini değil de yalnızca onun sahip olduğu düşüncelerini görmeye katlanamıyordur. Büyükbabam her zaman küçüklerin en çok sevgiye aç kişiler olduğunu söylerdi. Bazen kalbimizi dağlayan hisler görüşümüzü bulanıklaştırsa da bizi oradan kurtaracak kişiler daima bizi en çok sevenler olacaktır."
"Belki de..."
"Yaralandığın sırada seni yerde hareketsiz görünce o kadar endişelendi ki beni tuttuğunu unutup yere düşürdü."
İkisi de bu cümleye kıkırdadıkları sırada Helen mırıltılarla kıpırdandı ve gözlerini açtı. Kendine gelmesi için önce birkaç saniye etrafına şaşkın şaşkın bakması gerekmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHLARIN HİKAYESİ
FantasyHer şeyin en başında Prenses Avery Elwood'un yegane amacı Ruhlar Ormanı'na gitmek ve Spiritus'uyla tanışmaktı. Tören günü gelip çatmışken müstakbel eşi ve onun kardeşiyle ormana gidecek, kendi eşlerini bulacaklardı. Ancak yıldızlara yazılmış olan ka...