BÖLÜM 13: SADECE ARKADAŞIZ

383 251 98
                                    

BÖLÜM  13: Sadece arkadaşız

Aybüke’den                                                      15.08.2019–07.14
                                                                            İzmir

Saat sabahın yedisi. Aybüke’nin güne ilaçsız başladığı ilk gün. Uykusuz geçireceği kaçıncı gün onu hesap edemiyor ama.  Yine bütün gün desteğe ihtiyacı olacak uykusuzluktan bayılmamak için. Saat gece dörtte uyuyabildim arkadaşlar, yani üç saatlik uykuyla duruyorum. Hani bana ilaçları bıraktığımda hep yanımda olacağını söyleyen birtakım insanlar vardı ya, ha işte, onların hepsi şu anda uyuyor. Yani Aybüke yine yalnız yine yalnız…
Şu an Ece uyuyor, tahminimce Görkem ve Doruk da uyuyordur. Bense uyuyamadım ki! İlaçları bırakmanın kolay olacağını düşünmüştüm ama tahmin ettiğimden bin kat daha zorlayıcıymış ilaçları bırakmak. İnsan çok fazla desteğe ihtiyaç duyuyormuş, gerek ailesinden gerek arkadaşlarından. Ama benim ailem ilaç kullandığımı bilmiyor ki bıraktığımı bilsinler. Arkadaşlarım var bir tek benim. Ece, Nazlı, Görkem, Doruk, bir de ayak uydurmaya çalışan Yağız. Sadece bu beş kişi. Beşininde aynı anda yanımda olmamasından faydalanan içimdeki bastırdığım yalnızlık duygusu böyle anlarda hep patlak veriyor.

Yine verdi işte, yine gözyaşlarım akıyor yanaklarımdan. Yine yalnızlığı sonuna kadar yaşıyorum. Size bir sır vereyim mi? Nazlı’yla neden herkesten daha iyi anlaşıyoruz biliyor musunuz? Çünkü onun da ailesi yok. O da aynı duyguları yaşıyor. Ama bence benimki daha zor. Ben yaşadıklarını biliyorum ve farkındayım ama o yaşamadıklarını bilip merak duymuyor. Yani ben böyle biliyorum. Ama onun çocukluğundan beri yanında Doruk var. Her kötü, iyi anında yanında olmuş abisi yerine koyduğu bir Doruk’u var. Benim de abim vardı. Vardı diyorum fark ettiyseniz. Artık yok çünkü. Hayat ne saçma değil mi? Sizi yıllar önce terk etmiş sayılan, arayıp sormayan kişinin acısını yaşıyorsunuz hala. Ama en acımasız tarafı da ne biliyor musunuz? Bazı yaralar kabuk bağlamıyor. İşte en acımasızı bu…

Dedim ya hani Nazlı’yla iyi anlaşıyoruz diye. Evet, iyi anlaşıyoruz ve aynı zamanda da benziyoruz diyebilirim. Benim yüklerimden birazını ona verdiğimi ve bazı şeyleri de attığımı düşünürsem eşitleniriz. Bir tarafta ailesini kaybetmiş, abisi gibi gördüğü bir arkadaşı olan biri; diğer tarafta ailesinin ve abisinin yaşadığını bilip bağını koparmış, onlarla görüşmeyen, arkadaşları olan ama yine de yalnız hisseden bir kız var. Ne garip değil mi? Garip olan söylediğim şeyler, yanlış anlamayın. Nazlı’yla kendimi aynı kefeye koydum. Ne garip!

Daha fazla burada efkârlı efkârlı kalamayacağım konusunda kendimi ikna ettiğimde üzerimi değiştirmek için yavaşça dolabımın kapaklarını açtım. Ece uyanırsa anında Görkem’e yetiştirirdi ve Görkem bu sefer beni yatağa dikerdi. Hızlı ama sessiz bir şekilde dolabın kapaklarını açıp siyah bir eşofman ve beyaz bluzumu giydim. Çoraplarımı ayağıma geçirdikten sonra ayakkabılarımı giyip bağcıklarını bağladım ve aynanın karşısına geçtim. Harap olmuş saçımı rastgele bir dağınık topuz yapıp kapıya doğru ilerledim. Telefonumun, kulaklığımın ve anahtarımın cebimde olup olmadığını kontrol ettikten sonra kapı koluna uzanıp kapıyı açtım. Yavaş adımlarla koridordan ilerleyip merdivenlerden indim. Pansiyonun kapısındaki görevlilere selam verip biraz yürüme kararı aldım. Sabah sabah gidip hemen bateri çalarsam başım ağrırdı ve bundan nefret ediyordum. Üstelik doktor bir ay herhangi başka bir ilaç da almamamı söylemişti ve Görkem elimdeki ağrıkesicilere de el koymuştu. İnsan bir arvelesle ya da parolla ölmezdi ki! Ölsem de bir şey fark etmezdi zaten, ben yaşayan bir ölüydüm. O psikolojiye giren bir insanın fikirlerini nasıl değiştirebilirsin ki?

Yavaş adımlarla pansiyonun otoparklı bahçesinden çıktım ve ara sokakta hafif tempolu olarak yürümeye başladım. Görkem bunu duyarsa ki duyacaktı mutlaka, beni öldürecekti. Bundan emindim. O anda aklıma gelen dâhiyane bir fikirle durdum ve telefonumu cebimden çıkardım. Pansiyonun çitle çevrili duvarına yaslanıp Yağız’la olan mesajlaşmama girdim. Ardından aynen şöyle bir mesaj yazdım.

DOMİNO Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin