DOMİNO-2 BÖLÜM 20: SON GÖSTERİ

5 4 0
                                    

BÖLÜM 20: Son Gösteri

Yağız'dan 18.10.2019–17.58
İstanbul

Büyük bir yorgunlukla dairemin kapısını zar zor açtım. İçeri girip ışığı açtığımda koridorda, yerde duran sarı bir not kâğıdı gördüm. Biri evime girmiş olabilir miydi?

Kâğıdı almadan önce içeriyi dinledim ama ses gelmedi. Yere eğilip not kâğıdını aldım ve açtım.

"İzmir'den döner dönmez beni ara! Önemli!"

ALPER

Alper abinin el yazısını tanıdığımda bir sorun olmasının korkusu içimi sardı. Acaba biz burada değilken bir işler karıştırmış olabilir miydi? Bu kâğıdı, ben burada değilken kapımın altından atacak kadar önemli ne olmuş olabilirdi?
Korkuyla koridorun ışığını kapatmadan yatak odama yürüdüm. Sırtımdaki çantayı bir kenara atmayı unutmamıştım.

Yatağıma oturup ceketimi çıkardım ve telefonuma sarıldım. Yutkunarak Alper abinin numarasını buldum ve arama tuşuna bastım. Telefon çok geçmeden açıldı.

"Alo?"

"Alo, Yağız. Döndünüz mü?" dedi Alper abi hızlıca.

"E-Evet, bir sorun mu var?"

"Çok düşündüm Yağız ve... Seninle son görüşmemizde bana söylediğin şeyi kabul ediyorum. Madem arkadaşların benim hakkımdaki gerçekleri öğrenmeden kardeşimle görüşmeme izin vermeyecekler, o zaman kabul. Arkadaşların da senin gibi her şeyi öğrenecekler." Dedi. Bu gerçekten önemli bir karardı, Görkemlerin bunu hemen bilmesi gerekiyordu.

"Iıı, peki. Tamam. Ben onlarla konuşacağım."

"Tamam, bana haber vermeyi unutma!"

"Merak etme, döneceğim sana." Dedim hızlıca.

"Hoşça kal! Aybüke hala sana emanet unutma!" dedi bir abi şefkatiyle.

"Unutmam! Görüşürüz!"

Telefonu kulağımdan indirip yutkundum. Demek artık her şey ortaya çıkacaktı. O zaman ben hazırdım, ne kadar çabuk o kadar iyiydi.

Telefonumdan Görkem'i aradım. Açmadı, eve gitmemiş olabilir miydi? Görkem acil durumlar dışında araba kullanırken telefonla görüşmezdi.

Hızla ne yapacağımı düşündüm. Görkem'in aramasını beklemekten başka çarem yoktu. Üzerimi değiştirdikten sonra telefonumu eşofmanımın cebine koyduğumdan emin olup mutfağa yöneldim. Kendime bir kahve yaparsam bu, bana iyi gelebilirdi.

Kahvemden bir yudum aldıktan sonra telefonumu çıkarıp Görkem'in arayıp aramadığını kontrol ettim, belki telefon çalmamıştır diye. Ama aramamıştı, üstelik duvarlar üstüme üstüme geliyordu. Neden bu kadar gerilmiştim ki?

Kahvemi de alıp odama geçtim. Yatağımın üzerine fırlattığım kıyafetlerimi kenara çekip yatağımın başlığına yaslandım. Kahvemi komodinin üzerine koyduktan sonra kitaplığımdan bir kitap almak için doğruldum. Biraz rahatlamaya ihtiyacım olduğu kesindi.
Raftaki kitaplarımdan birine uzandım fakat o an ablamın günlüğü dikkatimi çekmişti. Onu okuyacağıma dair kendime söz verip okumamıştım. Bence şu an zamanıydı, şu an değilse de bir daha o anı elde edemeyecektim çünkü. Kolum istemsizce günlüğe uzandı. Elime alıp yatağımdaki deminki pozisyonumu korudum. Elimi ablamın el yazısının olduğu sayfalarda gezdirip ayracımın olduğu yeri açtım. Kaldığım cümleyi bulduktan sonra okumaya devam ettim.

Ben geldim günlüğüm,
Yağız... Kardeşim beni başından savdı. Bazen kahverengi gözlerinde onun çocukluğunu ararken buluyorum kendimi. Bugün tekrar aradım ama bulamadım ilk defa. Yağız büyümeye başlamış bile.
Olgunlaşıyor artık her insan gibi. Yakında dalından koparılacak ne yazık ki. Bunun farkındayım ve çok üzülüyorum. Evet, küçük kardeşimin büyümesine üzülüyorum.

DOMİNO Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin