DOMİNO-2 BÖLÜM 14: FESLEĞEN VE KAR KÜRESİ

5 3 0
                                    

Yorum ve oylarınızı bekliyorum canlarım, keyifli okumalar ❤️

BÖLÜM 14: Fesleğen ve kar küresi

Nazlı'dan 07.10.2019-10.27
İstanbul

Güneş gözümü almaya başladığında perdemi çekmeyi unuttuğum için pişman oldum. Hızlıca yataktan doğrulup komodinin üzerindeki çalar saate baktım. Saat on buçuktu! Bugün Aybüke'nin doğum günüydü, erkenden Doruklara gidecektim. Ama uyuyakalmıştım.

Hızlıca yataktan kalkıp banyoya gittim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra tekrar odama döndüm. Koridordan geçerken Aybüke'nin odasın gözüme çarptı. Kapısı kapalıydı, daha uyanmamış mıydı yoksa?
Aybüke'yi bir süre kafamdan çıkarıp yatağımı düzledim. Hızlıca dolabımı açıp dün akşam giymeyi planladığım siyah eteğimi, çorabımı ve V yaka bordo bluzumu çıkarıp bir poşete koydum. Üzerime eşofmanlarımdan biri ile tişörtlerimden birini giydikten sonra saçımı tarayıp rastgele bir topuz yaptım. Dün akşam yatmadan hazırladığım makyaj çantamı poşete koyduktan sonra tarağımı, takılarımı ve gerekli olan diğer malzemeleri de poşete koydum. Siyah kol çantamın içine anahtarımı ve diğer eşyalarımı koyduktan sonra poşeti ve çantamı alarak odamdan çıktım. Koridorda Aybüke ile birbirimizi görmeyip çarpıştık.

"Ah!"

"İyi misin?" dedim Aybüke'nin düşmemesi için kollarını tuttuğumda. "Affedersin görmedim Aybüş'üm!"

"İyiyim iyiyim ya, bir şeyim yok." dedi Aybüke gülümseyerek tekrar dengesini sağladığında. "Sabah sabah güzel bir karşılaşma oldu."

"Aynen öyle. Çok güzel oldu." Dedim aynı şekilde gülerek.

"Hayırdır? Bir yere mi gidiyorsun?"

"Evet. Doruk'la..." dediğim an Aybüke heyecanla atıldı.

"Barıştınız mı?"

"Yok daha. Ama deniyorum. Sana söz verdim. Değil mi?"

Aybüke bana göz kırptıktan hemen sonra devam ettim.

"Sen nereye?"

"Ece ve Ege'yle birlikteyim bugün. Ece uzun zamandır birlikte vakit geçirmiyoruz dedi. Buluşacağız işte. Kahvaltıyı birlikte yapacağız sahilde."

"Anladım. O zaman ben çıkayım Aybüş, geç kaldım çünkü."

"Tamam Naziko, ben de geliyorum zaten. Ece'yle Ege gelmiş."

"Tamam."

Kapının önüne geldiğimde çantamı ve elimdeki poşeti yere bıraktım. Aybüke de ceketini giymiş yanıma geliyordu. Siyah deri ceketimi üzerime geçirirken Aybüke'nin sorusuna söyleyecek bir yalan düşündüm.

"O poşetteki ne?"

"Ha... Bu mu? Şey ya o... Doruk'un!" dedim saçma bir şekilde.

"Doruk'un mu? Doruk'un eşyası bizim evde ne geziyor?" dedi Aybüke afallamış bir şekilde.

Hadi çık işin içinden şimdi!

"Bilmiyorum. Bize ne zaman geldiyse artık unutmuş, ona götüreceğim."

"Hmm, anladım."

Aybüke oldukça normal bir tavırla tepki verdiğinde ayakkabılıktan ayakkabısını alarak çıktı. Benim biraz daha oyalanmam gerekiyordu ki Aybüke'ye yakalanmayayım. O an bir şey unutmuşum gibi odama gittim. Aybüke de arkamdan seslendi.

"Nazikom, ben gideyim. Ece sabırsızdır, bekletmeyeyim olur mu?"

Arkamı dönerek yanıt verdim.

"Git sen canikom git, ben bir şey unuttum galiba."

DOMİNO Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin