DOMİNO-2 BÖLÜM 3: BAŞ BAŞA BİR AKŞAM

10 3 0
                                    

"Sen sevda mısın, yoksa yalan dolan?"

Ah be Yağız! Canım benim🥺👆

Selam arkadaşlar!

Ben çok iyiyim, umarım siz de iyisinizdir:)

Size upuzun, kitap sayfası olarak tamı tamına 22 sayfalık, 5000 kelime bir bölüm getirdim.

Ben çok gevezelik etmeyeyim. İyi okumalar, oy ve yorumlarınızı bekliyorum ❤❤

___________________________________________

BÖLÜM 3: Baş başa bir akşam

Yağız'dan
23.09.2019-18.46
İstanbul

Kapının çalmasıyla yattığım yerden doğrulup telefonumu koltuğun üzerine fırlattım. Ne güzel, keyfim yerindeyken, dizi izlerken bu beni rahatsız eden hangi gereksizdi? Öfkeyle ve sert adımlarla dış kapıya doğru ilerlerken içimden kapının ardındaki kişiye sayıp duruyordum. Yine eğlencemi bozmuşlardı. Düzenli yaptığım tek tük iş vardı zaten, onların da sayısı gitgide azalıyorlardı. Of! Bir rahat bırakın beni be! Ne biçim hayatım var!

Kapıyı açtım, karşımda gördüğüm kişi boğazıma büyük bir yumru oturmasına neden oldu. "Sen de nereden çıktın şimdi Aybüke?" diye çığlık atan içimdeki sesi susturarak büyükçe yutkundum.

Demin söylediğim her şeyi geri almak için dualar ederken kendi kendime verdiğim dersin tatsızlığını yaşıyordum. Demek ki neymiş arkadaşlar, kapıyı açmadan ardındaki kişiye beddua etmeyecekmişiz. Kapının arkasındaki kişi sevgilimiz de olabilirmiş... Böyle bir ihtimal de söz konusuymuş.

"Acaba kimin gelmesini bekliyordun ki! Bu saatte sevgilinden başka kim gelebilir kapına! Bir de kıza sövdün!"

Sussana sen bir ya!

"Gelebilir miyim?"

"T-Tabi gel." Dedim. Sesim titremişti, onu beklemediğimden.

Kapının kenarına geçerek Aybüke'yi içeri buyur ettim. Aybüke beni koridorda beklerken kapıyı kapatıp yanına gittim ve elimi beline koyarak oturma odasına yönlendirdim. Daha önce evime gelmiş olmasına rağmen ilk defa geliyormuş gibi davranması gözümden kaçmamıştı.

Çekingendi...

Bir dakika!
Aybüke şu an benden mi çekiniyordu?

Oturma odasına girdiğimizde Aybüke koltuklardan birine oturdu, bense yanına. Hızlıca sordum, bir sıkıntısı olduğu belliydi. Acil bir durum olmadıkça bu saatte yanıma gelmezdi. Üstelik ilişkimiz henüz yeni sayılırdı.

"Daha iyi misin?"

Aybüke kafasını iki yana salladığında buraya gelme sebebini daha çok merak ettim. Aybüke genelde evime gelmeyi tercih etmezdi, ya ben onu evinden alırdım ya da bir yerde buluşurduk. Bugün biraz garipti. Belki de öğrendiği şey yüzündendir diye düşündüm. Babası yüzünden yani...

"Çay kahve bir şey ister misin? Ya da..." diyerek konuyu dağıtmaya çalıştığımda Aybüke şaşırtıcı bir şekilde sözümü kesti. Hemen sadede gelmek huyu değildi, beni şaşırtmıştı.

"İkisi de değil Yağız. Ben seninle konuşmak için geldim."

Bu cümlenin üstüne kaşlarımın çatıldığına ve yüz ifademin sertleştiğine eminim. Evet, belki de yalnızca dertleşmek istiyordu ama ben Aybüke'nin ne düşündüğünü mimiklerinden çıkarırdım. Şu an ki yüz ifadesi hiç de iyi şeyler söylemiyordu.

DOMİNO Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin