DOMİNO-2 BÖLÜM 18: BÜYÜK TARTIŞMA

5 3 0
                                    

BÖLÜM 18: Büyük tartışma

Aybüke'den 12.10.2019-08.34
İzmir

Gözlerimi yağmurlu bir sabaha araladığımda yanımdaki yatakta yatan Nazlı'nın hala uyuduğunu gördüm. Yataktan doğrulup yastığımı dikleştirip yaslandım, yanı başımda duran telefonumu alıp saate baktım. O an Ece'nin yatağını toplamış olduğunu gördüm. Uyanmıştı, acaba kafeteryada mıydı?

Üstümdeki yorganı fırlatıp pijamalarımla oldukça uyumlu olan mor terliklerimi ayağıma geçirdim ve odadaki kirişin arkasına geçtim. Ece köşedeki pencerenin önünde dışarıyı izliyordu. Beni gördüğünde oldukça samimi bir sesle "Günaydın!" dedi.

Ona karşı gülümseyerek ben de "Günaydın!" dedim.

Yanına doğru ilerleyip sağ omzumu duvara yaslayarak pencereden dışarıya baktım. İzmir'e şakır şakır yağmur yağıyordu. O sırada Ece sordu.

"Dün akşam ne oldu Aybüke?"

Sesi oldukça ciddi, sarı kaşları çatıktı. Ece nadiren bu kadar ciddi olurdu, ben de bunun o anlardan biri olduğunu anladım. Oldukça umursamaz bir tavırla,

"Sevgili partnerin anlatmadı mı size?" dedim. Sebepsiz yere triplere giriyordum belki de ama bu, kalbimin kırıldığı gerçeğini değiştirmiyordu.

"Biraz bahsetti, ama ben senden de dinlemek istiyorum." Dedi Ece daha yumuşak bir sesle. Kaşlarım alayla havaya kalktı.

"Neden? Görkem yalnız kalmayayım diye, onsuzluktan fenalaşmayayım bir yerde diye, size mi yükledi bana duyduğu tüm sorumluluklarını?"

Ukala tavrım hoşuna gitmemişti, Ece sinirlenmeye başladı. Kendini rahatlatmak için derin bir iç çekip devam ettirdi pek de iç açıcı olmayan sohbetimizi.

"Saçmalama istersen, ben merakımdan sordum." dedi. Sesi hala sakin fakat oldukça sertti. Kaşlarımı çatarak üstüne basa basa o cümleyi kurdum. Bu konuyu anlatmak istemiyordum, içimde geçici süreliğine gömdüğüm öfkeyi ortaya çıkarmanın hiç zamanı değildi. Yaptığım planı alt üst edebilirdim.

"Hmm, merakından?" dedim alayla.
"Peki, neden 'merakından' bana soruyorsun? Eminim, Görkem yüzsüzlüğünü büyük bir zevkle anlatır sana."

"Senden duymak istediğimi söyledim." Dedi Ece, sesinden sabrının sonuna geldiğini anlamıştım. Az sonra seslerin yükseleceğini bile bile üstelemeye devam ettim. Anlaşılan sarışın hanım biraz dolmuştu, benim hakkımda bir tartışmanın geçtiği belliydi. "Seni dinlemek istiyorum, neden neler düşündüğünü bilmek istiyorum. Anlamama izin versen seni?"

"Beni ruh hastası falan mı sandın Ece? Eğer öyleyse yanılıyorsun." Dedim kırgın ama sert bir sesle. Ne ben ruh hastasıydım, ne de o psikologdu. Birilerinin beni anlamasına ihtiyacım yoktu, zaten isteseler de beni anlayamazlardı. Geldiğim halin, düştüğüm kuyunun, yürüdüğüm yolun farkında bile değillerdi. İşte beni en çok yıkan da buydu. Beni düşündüklerini düşünüp, duygularımı umursamadan hareket etmeleri...

"Neden beni tersliyorsun?" dedi Ece. Artık sesi yükselmişti. "Ayrıca ne ruh hastalığından söz ediyorsun, abuk sabuk konuşma!"

Aramızda bir süre suskunluk hâkim oldu. Ama Ece patlamaya hazır, hatta pimi çekilmiş bomba gibiydi.

"Anlatır mısın?"diyerek diretti. "Bir de seni dinlesem hiçbir şey kaybetmem. Görkem'le aranızdaki soğukluğu provalara yansıtıyorsunuz. Ben..." dedikten hemen sonra birkaç saniye düşünerek kendi kendini düzeltti. "Hatta biz bunu istemiyoruz."

Yeniden sakinlemişti. Aslında amacım onu sinirlendirmek değildi fakat beni yapmacık bir şekilde düşünüyor gibi yapmalarını çekemiyordum. Burada asıl öfkeli olan bendim, fakat sebepsiz öfkesini dışa vuran nedense Ece'ydi.

DOMİNO Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin